'Bana yeni bir parti kurdurtmayın' sözü sarayın koridorlarında yankılanmış!

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın içinde yetiştiği Milli Görüş çizgisinin ve Saadet Partisi'nin yayın organı Milli Gazete'nin yazarı Ahmet Yavuz ilginç bir iddia ortaya attı.

Ahmet Yavuz, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yeni bir parti kurulacağının gündeme geldiğini öne sürerken, gerekçeninse 15 Temmuz’a rağmen, partide ve kabinede bazılarının mücadelede ayak sürümesi olduğunu yazdı. Adını anmadan Tayyip Erdoğan'a atıfta bulunan Yavuz, "Külliye'nin koridorlarında 'bana yeni bir parti kurdurtmayın' cümlesinin yankılandığını duyduğunu" yazdı.

Yavuz, 16 Nisan’da yapılacak referandum sonrası AKP’de “sıkı bir tasfiyeden hatta partiyi kapatıp açmaktan” bahsedildiğini öne sürdü.

İŞTE O YAZI

Yavuz’un dünkü (5 Nisan 2017) Milli Gazete’de "Bana yeni bir parti kurdurtmayın!” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

Az kaldı. Şu referandum hengâmesi bir geçsin. Nisan’dan itibaren çarşı karışacak! Neden mi? Kaynaklarım beni yanıltmıyorsa eğer başlıktaki cümleler, Külliye’nin koridorlarında yankılanmış!

Gerekçesi ise 15 Temmuz’a rağmen, partide ve kabinede bazılarının “mücadelede ayak sürümesi” imiş!

16 Nisan sonrası iktidar partisinde bir değişimden, sıkı bir tasfiyeden, hatta hatta “partiyi yeniden kapatıp, açmaktan” bile bahsediliyor!

Siz bakmayın Başbakan’ın, “FETÖ’nün siyasi ayağı yok. Gereken temizlik yapıldı” açıklamalarına! 17/25 Aralık’tan sonra; iktidar içindeki ve MHP’deki FETÖ sempatizanlarına da tırpan atılması gündemde!

Merak edilense şu: Devşirmeler yerine yeni kadrolar milliyetçi mi, İslamcı mı olacak?

Son 688 Sayılı KHK ile 416 kişi, tasfiye edildikleri kamu görevine geri alındı.

İçlerinde polis de var, asker de, hâkim de var doktor da. Demiryolcu da var, mühendis de! Diyanetçi de var, ormancı da! Yani at izi, it izi ayıklaması! Diyeceksiniz ki, Süleyman Soylu’nun açıklamasına göre 113 bin kişinin gözaltına alındığı bir yerde, bu kadar “hata payı” normal! Olabilir.

MİT harıl harıl çalışıyor, dosya, ByLock listesi hazırlıyor. Lakin kurumlarda bir keşmekeş, bir karışıklık olduğu da orta da değil mi? Acaba daha kaç alakasız “it izine kurban” gitmişken, kaç elebaşı kamuda el üstünde, makamda, icra-i faaliyette? Kamuda FETÖ mücadelesindeki beş yanlışı anlatalım da hak verin!

BİR: Mücadele aşağıdan, yukarıya yapılıyor. İşçi, memur, uzman, kameraman, öğretmen, mühendis… Bu yanlış. Yukarıdan aşağıya olmalıydı.

İKİ: Önce müsteşar, genel müdür, yardımcıları, daire başkanları… Önce “mücadeleyi yürütecek” ekip soruşturmalı, araştırılmalıydı. Oysa “mücadele”, bunlar eliyle yapılıyor!

ÜÇ: Kurum yöneticileri arasındaki Gezi’ci tipli, sol tandanslı yöneticilerin aşırı solcu/FETÖ’cülere hiç dokunmaması…

DÖRT:Kripto yöneticilerin, kurumlarındaki gerçek FETÖ’cüleri görmezden gelip, alakasızları tasfiye etmesi!

BEŞ: YELKENCİLER! Bir zamanlar en iyi Atatürkçü! Sonra en iyi Özalcı! Sonra en sıkı Gülenist! Şimdi de en iyi Reisci/AK Yelkencilerin sadece “menfaatlerine göre mücadele yürütmesi.” Bütün bunlara karşın, yüzde 90 başarı varsa, gerçekten büyük başarı!

Taksim’e camii… Devrim niteliğindeki, TSK’da başörtüsü serbestîsi…

İlginçtir! Millet, “Tamam, güzel” diyor ama “Evet” için yüksek oranda ikna olmuyor!

Oysa! Cumhurbaşkanı + AK Parti + MHP + BBP… Anketlerin yüzde 65’lere vurması lazımdı. Ama değil!

Hazır, “Vatikan, AB Hıristiyan Kulübü, Haçlı Birliği vs” demişken…

Bakanlar Kurulu Ayasofya’da topluca bir Cuma namazı kılabilir mi? Bu vesile ile Ayasofya açılabilir mi? Olabilir mi sizce?