İLKER ASLAN Adı Tanrı’dan daha fazla dillendirilen ekonominin ne olduğu konusunda okumamıştan mürekkep yalamışa ilgili olan çok ama bilgili olan ise neredeyse yok. Ekonomi uzmanlığının fal bakıcılığına dönüştüğü bir süreçte Alfred Mill’in Ekonomi 101 adlı yapıtı anahtar bir kitap. İşsizlik oranı ve sevgili babanızın iç çamaşırını değiştirme eğilimi gibi tamamen farklı görünen şeyler arasında bağlantılar […]

Baş belası mı baş tacı mı?
İLKER ASLAN

Adı Tanrı’dan daha fazla dillendirilen ekonominin ne olduğu konusunda okumamıştan mürekkep yalamışa ilgili olan çok ama bilgili olan ise neredeyse yok. Ekonomi uzmanlığının fal bakıcılığına dönüştüğü bir süreçte Alfred Mill’in Ekonomi 101 adlı yapıtı anahtar bir kitap.

İşsizlik oranı ve sevgili babanızın iç çamaşırını değiştirme eğilimi gibi tamamen farklı görünen şeyler arasında bağlantılar kurmanıza imkân verecek anahtarın ekonomi olduğuna dikkat çeken Alfred Mill, bu yapıtla dünyayı daha iyi anlayacağımızı iddia ediyor. Faiz oranları değişince sonuçlarını kestirebileceğimizi; hisse senetleri, tahviller, yatırım fonları, teminatlı borç yükümlülükleri hakkında anlamlı bir tartışmanın artık Portekizcenin garip bir lehçesi gibi gelmeyeceğini söylüyor.

Bu bir finans kitabı olmamasına rağmen tanımladığı ekonomi prensipleri, kendi finansal işlerinizi düzenli yürütmenize yardımcı olacak. Ekonomide beklentiler, gerçekler haline gelir, para ise sadece toplumsal bir kurgudur. Bu sıkıcı değil, insanın aklını başından alan bir şey! Ekonomi 101’i okuduktan sonra azalan marjinal fayda ve herkesin yeni gözdesi olan parasal gevşeme gibi kavramları öğrenecek ve seveceksiniz. Bu kavramları anlamak, etrafınızdaki ekonomiyi ve insanların para konularında neden öyle davrandıklarını (tabii her zaman akılcı davranmayabilirler) daha iyi kavramanıza yardımcı olacak. Hatta patronunuza değişken giderleri kontrol etmeyi ve kârı maksimuma çıkarmayı öğreterek bu bilgileri uygulamaya sokabilirsiniz. Döviz kurları ve birikimlerin akışı, sizin için çocuk oyuncağı olacak. Sermaye ve yatırım bütünüyle yeni bir anlam kazanacak. TÜFE oluşturmak ve nominal GSYiH’yı azaltmak sizin için bir alışkanlık haline gelecek. Bir karavanda yaşayıp gitar çalan ve şiir yazan hippi kuzeniniz, kendisine neden ‘teknik’ olarak işsiz sayılmadığını açıkladığınızda çok heyecanlanacak.

Ekonomi biliminin, sadece, soyut terimleri tarif etmek olmadığını, bir bakıma, felsefe yapmak olduğunu savlıyor Alfred Mill. Çünkü ekonomi, hayatınızı her yönüyle etkiler, yaptığınız her şeye tesir eder. Gerçekten de her şeyi kastediyorum! Ekonomi, hiçbir şeyin bedava olmadığını öğretir. Her tercihin, parayla hiç ilgisi yokmuş gibi görünse bile, bir bedeli vardır. Ekonomi, evimizden uzakta bir yerlerde, adı sanı belli olmayan grupların yaptığı bir şey değildir. Tüm ekonomik kararlar bireyler tarafından alınır. Evet, yani sizi kastediyorum. Ekonomi, kişiseldir. Fiyatları onlar belirlemez, biz belirleriz.

Ekonomi dünyasını keşif ve ufuk genişletmeye bir yolculuk olan yapıtında sadece düşüncelerini, bildiklerini okura aktarmakla yetinemeyen Alfred Mill sorularla okuru da düşünemeye, sorular sormaya, yanıtlar vermeye ve kuşkuya düşmeye yönlendiriyor.

Ekonomiyi bireylerin, kurumların ve toplumun kıtlık durumuyla nasıl başa çıkmayı seçtiğini inceleyen bilim dalı olarak kısaca tanımlayan Alfred Mill, insanların kıtlığa nasıl tepki verdiklerini görmenin çok ilginç olduğunu ifade ediyor. Bazıları, herkesin kıt kaynaklardan adil bir pay almasını sağlayacak karmaşık planlar ve sistemler oluştururlar. Diğerleri ise kervan yolda düzelir diye düşünür. Herkes her gün ekonomiyi uygular. Tek bir bireyden dünyadaki en büyük topluma kadar tüm insanlar sürekli yaşamlarını sürdürme, geçimlerini sağlama ve hatta karşılaştıkları göreli kıtlık göz önüne alındığında, daha iyiye gitme mücadelesi verir.

Düşünce tarihi içinde ekonomiyi felsefenin çocuğu olarak görüyor Alfred Mill. Ona göre ekonomi, her zaman bu adla bilinmese de, uzun zamandır vardı. Bu alan bu şekilde adlandırılmadan çok daha önce, düşünürler kıtlık ve seçim üzerinde çalışıyorlardı. Modern ekonominin babası Adam Smith, bir ekonomist olarak değil, ahlak felsefesi alanında eyleyen bir düşünür olarak görülüyordu.

Çalışılan alana göre ekonomiyi Mikro ve Makro olarak iki ayrı ama birbirlerini etkilemede iç içe bölüme ayıran Mill şaşkınlığa yol açan bilgiler de sunuyor.

“Sermaye, yatırımın ürünüdür. Nokta. Bu, kafa karıştırmıyor mu? Muhtemelen şimdiye kadar, sermayenin para, yatırım yapmanın da borsada yaptıklarınız olduğunu düşünerek mutluluk içinde yaşıyordunuz. Üzgünüm. Sermaye, diğer nesneleri yapmak için kullanılan nesneler, yatırım da bu nesneleri satın almak için harcanan paradır. Sermaye oluşturmak için sermayeniz olmalıdır. Çünkü sermaye daima ödünç parayla satın alınır ve bunun da ödenecek bir faizi olur.” Atalar boşuna dememiş: “Borç yiğidin kamçısıdır” ve eklemiş: “Borç yiyen kesesinden yer.”

“Para Konuşur” diyen Mill, bireye, topluma fayda ve zarar olarak dönen çarkı açıklıyor: Ekonomistler, doğru kişilere verilen doğru öz kaynakları, tahsisat olarak tarif ederler. Marjinal fayda marjinal maliyete eşit olduğunda tahsis etkinliği gerçekleşir. Bu koşul karşılandığında en büyük fayda topluma gelir… Ekonomistler, insanların, kararlarının faydaları karşısında maliyetini de daima hesaba katan küçük bilgisayarlar gibi olduklarını düşünmeyi severler. Çoğunlukla kararlarınızı birer birer verdiğiniz için ekonomistler, bir kararın faydasını marjinal fayda olarak adlandırırlar. Marjinal fayda, para birimi olarak da fayda birimi olarak da ölçülebilir, hangisini tercih ederseniz. Fayda birimleri, bir şeyi yapmaktan elde ettiğiniz faydanın ya da mutluluğun miktarıdır. Kolayca para birimine çevrilebilirler.

Ekonomistlerin en sevdikleri konu üzerinde konuşurken belli varsayımlarda bulunduklarını ve bunların bilinmesini (ve kabul edilmesini) beklediğini yazan Mill, bunlardan önemli üçünü şöyle sıralıyor:

  • Başka hiçbir şey değişmez.
  • İnsanlar, mantıklıdır ve akla uygun davranırlar.
  • İnsanlar bencildir.

Bilmeden birlikte yaşadığımız ekonomiyi bütün yönleriyle tanıma fırsatı sunuyor bu yapıt.