Gazeteciler, AKP’nin yarattığı baskıyla mücadele ediyor. Basın özgürlüğünün durumunu değerlendiren meslek örgütü temsilcileri, “Baskının ayak seslerini duyuyoruz” diyerek dozun artacağına işaret etti.

Basın özgürlüğü kilitler altında

Deniz GÜNGÖR

Bugün 24 Temmuz Basın Özgürlüğü Mücadele Günü… Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü, sansürün kaldırılmasının ardından 24 Temmuz 1908’de ilan edilmesine rağmen bugün gazetecilere yönelik baskı, hedef ve gözaltına alma, tutuklama, şiddet, tehdit, şantaj ile saldırılar devam ediyor. Bugüne İkinci Meşrutiyet’in ilanının ardından başta ‘basın bayramı’ denilse de gazetecilerin yaşadığı sıkıntılar nedeniyle mücadele gününe dönüştü.

Özellikle AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana baskı akıl almaz bir hale geldi. Basın Özgürlüğü İndeksi’nin raporuna göre Türkiye, AKP’nin iktidara geçtiği 2002 yılında basın özgürlüğünde 99’uncu sıradayken, 2021 yılında 180 ülke içerisinde 153’üncü sırada bulunuyor.

NE ŞİDDET NE BASKI EKSİK KALDI

Basın özgürlüğüne adeta düşman kesilen AKP’nin iktidar olduğu dönemde, kendisine yakın olmayan gazeteleri ve gazetecileri hedef aldı. Birçok basın emekçisi yazdığı haberden dolayı yargılanırken tehdit edildi veya şiddete maruz bırakıldı. Emniyet Genel Müdürlüğü, geçen aylarda yayımladığı genelgede, gazetecilerin eylemlerde görüntü alması engellendi. Toplumsal gösteri ve yürüyüşlerde gazeteciler polis tarafından hedef alındı, darp edildi. Aralarında gazetemizin yazarı Erk Acarer’in de olduğu çok sayıda gazeteci evinin ya da iş yerinin önünde saldırıya maruz bırakıldı. Bu saldırıların AKP ya da MHP’liler tarafından hedef gösterildikten sonra gerçekleşmesi ise dikkat çekti. Öte yandan medyaya müdahale bunlarla da bitmedi. Saray rejimi baskıcı, otoriter uygulamalarına bir yenisini daha ekleme hazırlığına başladı. Medyanın neredeyse tamamını kontrol altına alan iktidar, yeni sosyal medya düzenlemesinde sosyal paylaşım ağlarına yönelik yaptırımların ağırlaştıracak.

ŞİDDETİ SAKLAMAYA ÇALIŞIYORLAR

Basın meslek örgütü temsilcileri, BirGün’e ülkenin basın özgürlüğüne ilişkin durumunu değerlendirdi. Emniyet’in nisan ayında çıkarttığı ve gazetecilerin eylemlerde görüntü ile ses kaydı almasının önüne geçen genelgeyi değerlendirerek sözlerine başlayan Disk Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, “Bu genelge ise iktidarın sokakta uyguladığı ve uygulayacağı şiddeti başkaları tarafından görülmesini engellemek için çıkarıldı” dedi.

“Basın özgürlüğünün geldiği son durumu geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Suruç Katliamı anmasında gazetecilere yapılan müdahalede gördük” diyen Eren, gazetecilerin yoğun polis şiddetine maruz kaldığını hatırlattı. Eren, “Ne yazık ki Türkiye’de basın özgürlüğünden söz etmek mümkün değil.” diye konuştu. Eren şunları söyledi: “Gazetecilere uygulanan bu baskılar artacak gibi görünüyor. AKP şu an iktidarını korumak için her şeyi göze alacak gibi görünüyor. Bunun içinde tüm topluma büyük bir baskı uyguluyor ve bu baskının duyulmamasını, görülür olmamasını istiyor. Bizler hep halkın haber alma hakkından söz ediyoruz ya bunu sağlayacak olan gazeteciler değildir, halkın kendisidir. Esas sorun halkın haber alma hakkı için çabalamamasıdır. Bu bir demokrasi sorunudur. Sadece gazetecilerin değil, tüm toplumun sorunudur. Toplum eğer özgür bir şekilde yaşamak istiyorsa, haber alma hakkına ve gazetecilere sahip çıkmalıdır.”
İktidarın basın özgürlüğüne kilit vuran baskılarına yönelik değerlendirmelerde bulunan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, “Cezaevlerinde yaptıkları haberlerden dolayı 43 meslektaşımız özgürlüğünden mahrum bırakılıyor. Dışarıda ise toplumsal olaylarda gazetecilere yönelik baskı artmış durumda” ifadelerini kullandı.

ÖZGÜR BASINDAN RAHATSIZLAR

Gökhan Durmuş’a göre iktidar, basının kamuoyuna gerçekleri aktarmasından rahatsız ve bağımsız medya kuruluşlarını RTÜK ve Basın İlan Kurumu ile cezalandırmaya devam ediyor. Basının bu şartlar altında susturulmaya çalışıldığını aktaran Durmuş, şunları dile getirdi: “Uzun yıllardır basın özgürlüğü yok ve kıskaç altında. AKP iktidarı medyanın yüzde 90’nını etkisi altına almış olsa bile yüzde 10’luk kesimin yaptığı habercilikten rahatsız oluyor çünkü yüzde 10’un yaptığı haberler daha etkili oluyor. Dolayısıyla yüzde 10’luk kesimde habercilik yapmaya çalışan medya kuruluşlarına yönelik televizyon kanallarına RTÜK cezaları, gazetelere ilan kesme cezaları ve oralarda çalışan gazetelere basın kartı vermeme gibi baskılarla bir sindirme politikası sürdürmeye çalışılıyor.”

TABLOYA RAĞMEN UMUT IŞIĞI VAR

Durmuş, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Dışarıda ise toplumsal olaylarda gazetecilere yönelik baskı artmış durumda. Bu tablonun içerisinde bir umut ışığı elbette var. Gazetecilik zaten doğası gereği bu şekilde işliyor. Kamu yararını gözeten bir meslek olduğu için Türkiye tarihinin her döneminde gazeteciliğe karşı bir baskı oldu. Ancak, gazeteci de bir yolunu her zaman bularak gerçeği, doğruyu kamuoyuna ulaştırdı. Bu dönemde bulacak ve buluyor. Gazeteciler artık uğradığı şiddete eyvallah demeyecek ve gerçekleri kamuoyuna duyurmak için bu kadar baskıya rağmen devam edecek.”

HABER YAPMAK SUÇ DEĞİL, BASKIYA SON VERİN

Çok sayıda basın meslek örgütü de Basın Özgürlüğü Mücadele Günü’ne ilişkin açıklama yayımladı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) yayımladığı açıklamada, basın ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kalkmadığına değinildi. TGC açıklamasında, şöyle denildi: “Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü tanımını 24 Temmuzların alışılagelmiş bir ifadesi olarak kullanıyoruz. Ülke özgür habere ulaşmanın suç olmadığı günlere kavuştuğunda elbette gazeteciler yeniden ‘Basın Bayramı’nı kutlayabileceklerdir. Cemiyet olarak haberin suç olmadığını anlatmaya sürdüreceğiz.”

Türk Basın Konseyi ise şunlara yer verildi: “24 Temmuz’ları uzun yıllar ‘Basın Bayramı’ olarak kutlayan medyamız, bugün iktidar baskısı altında o günlerin çok uzağına düştü. Siyasal ve ekonomik baskılarla medyanın yüzde 95’ini tam kontrolüne alan siyasi iktidarın, medyaya dönük uygulamalarıyla durum çok daha vahimdir. Büyük medya grupları kamu kaynakları kullanılarak el değiştirdi; biat etmeyen onurlu gazeteciler işlerinden edildi; fonlamalarla adeta ‘besleme basın’ yaratıldı. Yargı siyasallaştı ve basın özgürlüğünü kısıtlamanın aracı oldu.”

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet yetkililerinin son dönemlerde bağımsız medya kuruluşlarını hedef alan sözleri ve ‘yeni sosyal medya düzenlemesi’ iddiaları ile ilgili 23 yerel ve uluslararası basın ile ifade özgürlüğü kuruluşu ortak bildiri yayımladı. Aralarında Ankara Gazeteciler Cemiyeti, Committee to Protect Journalists (CPJ) ve International Press Institute’nün (IPI) de olduğu kuruluşların açıklamasında, eleştirel haber yapan kurumların hedef gösterilmesi kınandı.