Fransa’da parlamento seçimlerinin ilk turu sol ittifak NUPES ve merkez ittifak Ensemble arasında oldukça çekişmeli geçti. Şimdi gözler 19 Haziran’da yapılması planlanan ikinci turda. ‘Son Neoliberal: Macron’ kitabının yazarı Amable, sol ittifak NUPES’in politikalarını şöyle değerlendiriyor: “Mesele neoliberal düzeni güçsüzleştirmek değil, başka bir yolu mümkün kılmak”.

Başka bir yol mümkün

Stathis KOUVELAKİS

Fransa’da 12 Haziran Pazar günü tamamlanan parlamento seçimlerinin ilk turu; Jean-Luc Mélenchon’un liderliğindeki sol ittifak NUPES (Yeni Ekolojik ve Sosyal Halk Birliği) ile Emmanuel Macron’un liderliğindeki Ensemble (Birlikte) ittifakının başa baş yarışına sahne oldu. Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi’nin lideri Mélenchon’un yeşiller, sosyalistler ve komünistlerle bir araya gelerek oluşturduğu ittifak, Ortak Gelecek Programı etrafında Fransız ekonomisinin radikal bir şekilde dönüşümünü vadediyor.

Bruno Amable ile birlikte “Son Neoliberal: Macron” adlı kitabı kaleme alan Stefano Palombarini, Jacobin’den Stathis Kouvelakis ile Fransa’da Sol’un radikalleşmesi, geleneksel partilerin çöküşü ve Mélenchon hükümetinin Fransa ve Avrupa’ya ne getireceğini konuştu. Paris Üniversitesinde görev yapan Palombarini verdiği yanıtlarda, parlamento seçimlerinin ikinci turunun gerçekleştirileceği 19 Haziran öncesi, neoliberalizmden kopuş iddiasını da kapsayan Ortak Gelecek Programı’nı ele aldı.

SOL, ORTAK RAKİP

Aşırı sağcı Marine Le Pen'in parlamento seçimlerinde Macron'a destek vermesi, Mélenchon’un etrafında solun yükselişine ve cumhurbaşkanı’nın parlamento seçimlerindeki en güçlü rakibi olan NUPES ittifakının ortaya çıkmasına bir tepki olarak da okunamaz mı?

2021 Mart'ında Positions'a verdiğim bir röportajda, Fransa'da hala bir cumhuriyetçi güvenlik ittifakı varsa bunun aşırı sağa değil, Mélenchon'a ve radikal sola yönelik geliştiğini söylemiştim. Buradan Macron'un bir numaralı düşmanının Le Pen değil, sol olduğunu; Le Pen'in bir numaralı düşmanının da Macron değil, sol olduğunu okuyabiliyoruz. Medya sistemi de aynı şekilde işliyor: En önemsiz olanlar da dâhil her unsur sola karşı sonuna kadar kullanılacaktır.

Le Pen ve Macron’un nesnel ortak çıkarı; her ikisi de ortak bir kurumsal çerçeve içinde işleyen "ilerleme kutbu" ile "kimlik kutbu" etrafında yapılandırılmış bir sisteme doğru ilerlemek. Bu dinamiği engelleyen ise Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi çevresinde konumlanmış ve bu sistemden kopmak isteyen bir solun da var oluşu. Mélenchon, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna katılmayı başaramamış olsa da, 2012, 2017 ve 2022'deki sonuçları bu sol kanadın gücünün de arttığını gösteriyor. Bu, neoliberal geçişe karşı gelişen bir trend ve neoliberal geçişin başarılı olduğunu görmek isteyenler için de gerçek bir sorun teşkil ediyor.

Macron ve Le Pen'in bakış açısından bakarsak da, birbirleriyle gerçek bir mücadeleye girişmeden önce, siyasi çatışmanın yapısı üzerindeki mücadelede birlikte hareket ederek galip gelmeleri gerekiyor. Bu mücadeledeki ortak rakipleri ise soldur.

Sol, şu an hem Macron hem de Le Pen'in ortak düşmanı durumunda. Ve parlamento seçimlerinde çoğunluk oluşturabilecek kadar da güçlü olduğunu gösterdi. Başarıp başaramayacağından bağımsız olarak, politik çatışmanın yeniden tanımlanması ve klasik sağ-sol çatışmasına daha çok benzeyen bir şeye dönüşe yakın değil miyiz?

Pek çok insan cumhurbaşkanlığı seçiminde az ya da çok benzer ağırlıkta üç farklı kutbun ortaya çıktığını gördü. Bense uzun vadede sadece iki kutup kalacağını düşünüyorum. İki ihtimal var. Birisi benim daha önce anahatlarıyla açıkladığım şey: Sol eriyip gider. Ancak kendisini konsolide ederse, o zaman Macron ve Le Pen'in pozisyonları daha bile yakınlaşacaktır. (...)

Sol neoliberalizmden kopuş ekseninde kendisini kurarsa, sağ-sol ayrımına geri döneriz, ama bu ayrım neoliberalizmden başka bir şey öneren bir solla karşı karşıya gelen neoliberal bir sağ anlamında olur. Bu anlamda Mélenchon ve Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi, sol bir ittifak önererek elini çok iyi oynamıştır. Neden? Çünkü diğer senaryo hâkim hale gelirse, sosyalistler ve Yeşiller burjuva "ilerici" blokun uyduları haline gelecektir. Ancak yine de durum açık olduğundan, onları Macron kampından uzaklaştırabilirsiniz.

Öte yandan bu partilerin bu seçeneği sahici stratejik ve programatik iddialarla mı yoksa sadece son başarısızlıkların ardından gemiyi rotasına sokacakları taktiksel bir anlaşma olarak mı kullanacaklarını hala bilmiyoruz.

İNANDIRICI ALTERNATİF

"Anti-neoliberal sol" kavramınının sizi tatmin etmediğini, bu solun neoliberalizmden başka bir şey önerdiğini belirttiniz. Nedir bu "başka bir şey"?

Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi ve Halk Birliğinin (Yeni Ekolojik ve Sosyal Halk Birliği - NUPES) sadece "anti-neoliberal sol" olarak tanımlanamayacağını söyledim. Fransa'da ve hatta Fransa'nın da ötesinde siyaset tarihinde nadir görülen, çok iyi çalışılarak yapılandırılmış bir programları var. Bence neoliberal sürece etkili bir tepki de böyle bir çalışmayı gerektirir, çünkü mesele neoliberal düzeni yavaşlatmak veya güçsüzleştirmek değil, başka bir yolu mümkün kılmak.

Halk Birliği’nin programı bir gözlemle başlıyor. Yaklaşık yarım yüzyıldır işleyen neoliberal mekanizma; üretim, emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları veya ekolojik denge ve gezegenin geleceği açısından, bizleri sürdürülemez bir duruma götürüyor. Mélenchon'un sık sık bahsettiği su döngüsünü ele alalım. Bazıları bunu garip buldu çünkü konu Fransızların acil kaygılarından uzak görünüyordu. Ancak gerçeklik şu ki, yazdan itibaren Fransa'nın yarısı kuraklık çekecek. Bu tür örnekleri çoğaltabiliriz.

Mélenchon ve Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi’nin en büyük değeri, neoliberal gidişata karşı inandırıcı bir alternatif sunmuş olmalarıdır. Bugün yaygın bir memnuniyetsizlik ve öfke var ama aynı zamanda bir döngünün sona yaklaştığına dair bir politik farkındalık söz konusu. Yine de bunun inşa edilmesi gerekiyor ve bu süreç en somut sorunların anlaşılmasına dayanıyor. Öyleyse evet, işler bir duvara toslayacak, bu sonuçtan bizi kurtaracak farklı bir yol var ama bundan neoliberalizmin ayarlamalarıyla kurtulamayacağız.

Bu nedenle "kopuştan" bahsediyorum. Otuz, kırk yıl önce, çevre sorunlarının -yeni bakanın önerdiği şekilde- daha az araba kullanarak, ısıyı biraz düşürüp, daha az e-posta göndererek çözülmesinin mümkün olduğunu düşünebilirdik. Şimdiyse bu tür önlemler süreci değiştiremez. İklim krizinin etkileri üretim ilişkilerinin örgütlenmesinde, tüketim davranışlarında ve doğayla kurduğumuz ilişkide radikal bir değişiklik olmadan geri döndürülemez durumda. Bence Mélenchon ve Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi’nin asıl kıymeti, neoliberal yörüngeye inandırıcı bir alternatif getirmesinde. Sadece savunduğu toplumsal çıkarlar anlamında değil, aynı zamanda Mélenchon'un dediği gibi, insanlığın genel çıkarları anlamında.

ÖZLENEN ŞEFFAFLIK

Seçim sonuçları ne olursa olsun, Fransa’da sol için ve özellikle -Pierre Bourdieu’nun tabiriyle- “solun solu” için yeni bir dönemin başladığı aşikâr. Bu solun yapılandırılması, toplumda kök salmasının sağlanması ve uzun vadede hegemonya inşa etmesi adına ne düşünüyorsunuz?

Ortada kesin olan bir şey var, sol ya kopuşun solu olacak ya da olmayacak. Neoliberalizmle uyum içinde bu yolu sürdürmek artık mümkün değil. Neoliberalizmle uyum içinde olan sol, negatif toplumsal etkileri azaltmaya çalışırken neoliberal reformları hayata geçirdi. Bir yönü de zamanlama: en büyük ızdıraba yol açacak reformlar sona kaldı. Kuşkusuz ki, finansal liberalizasyon veya serbest ticaret anlaşmaları, er ya da geç istihdam ilişkileri ve sosyal güvenliğe topyekün bir saldırı içerecek bir stratejinin parçasıydı. Ancak kırk yıl önce çalışmaya başlayan işçilerin emek ilişkilerinin esnekleşmesinin getirdiği yıkımdan kısmen de olsa kaçabilmeleri sosyalistler sayesindeydi. Bu, o tür bir solun varlığının anlamının kavranmasını sağladı. Şimdiyse bu yolun sonuna geldik ve neoliberal modele geçişi tamamlamak için istihdam ilişkileri ve sosyal güvenlik üzerinde reformlar gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bu nedenle o tür bir sol (burjuvazinin solu) için artık politik bir alan söz konusu değil.

O tür bir solun sosyal ayağı olan burjuvazinin sol cenahı 2017 yılında Macron’a gitti. Ki bu da bu politik alanın artık yok olduğunu gösteriyor. Macron’un ilk döneminde bu sınıfsal kesim gerçek bir direnç testine maruz kaldı. Hükümet neredeyse tepki oluşturabilecek hiçbir şeyi es geçmedi: Macron’un toplumsal hareketlere yönelik baskıları, sivil özgürlüklere yönelik saldırıları, tepeden inme yönetimi, parlamentoyu hiçe sayması, kararların tamamen anti-demokratik bir şekilde güvenlik konseyi tarafından alınması… Sosyal ve ekonomik önlemlerden değil, güya bu eski “burjuva soluyla” ilişkilendirilen temalardan bahsediyorum. Tüm bunlara rağmen, bu solcuların yüzde 80’i Macron’a sadık kaldı. Bu, oldukça keskin bir sınıf bilincini gösteriyor: işçi sınıfının bir kısmıyla uzlaşma içinde neoliberal reform isteyen bu eski “sol” burjuvazi, bu ihtimalin ortadan kalktığını biliyor. François Hollande ve Anne Hidalgo gibilerinin böyle bir solu diriltme çabaları tamamen beyhude.

Öyleyse kopuşçu sol nasıl uygulanabilir ve kalıcı bir alternatif sunabilir? Bu, parti formu meselesini gündeme getiriyor. Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi’nin iç örgütlenmesine dair eleştirel bir bakışımız olsa bile, kesinlikle sıradışı bir yapılanmaydı. Mélenchon etrafındaki grupta katı bir merkeziyetçilik hâkim olmakla birlikte, karar alma süreçlerinin merkeziliğine eşlik eden bir şeffalık söz konusuydu ki ben bunu siyasette başka hiçbir yerde görmedim.

Örneğin, biz bu şeffalığı sadece Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi’ne ait kadrolarla sınırlı olmayan parlamento adaylarında görüyoruz. Bunu aynı zamanda Ortak Gelecek Programı‘nın geliştirilmesi sürecinde görüyoruz. Klasik bir partide, programa katkı sağlamak için yerel örgütlere dâhil olmalı, komitelere girmeli, kongre delegeleriniz olmalı vesaire… Ancak Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi ve dolayısıyla NUPES programı son derece açık: Sahiden kolektif bir yapılanmanın ürünü; evet doğru, özellikle Avrupa konusunda bu tür kararlar dayatılmış olsa bile, bunlar tepeden inme bir şekilde gelmedi.

SOL, SEÇİMİN İLK TURUNDAN ZAFERLE AYRILDI

577 milletvekilinden oluşan Ulusal Meclis seçimlerinde 6 bin 293 aday vekil olmak için yarışıyor. 12 Haziran’da yapılan ilk turun sonuçlarına göre sol ittifak NUPES’in oyların yüzde 25,66'sını, merkez ittifak Ensemble’nin ise oyların yüzde 25,75'ini aldığını gösteriyor.

MACRON YENİLDİ

Mélenchon ilk sonuçların gelmesinin ardından yaptığı açıklamada, "Gerçek şu ki, birinci tur sonunda cumhurbaşkanı’nın partisi yenildi" dedi ve "Macron'un çoğunluğu kazanmasını engellemek üzere" seçmenleri ikinci tur için sandığa çağırdı.

Fransa'da her bir seçim bölgesinde adaylar kendi aralarında mücadele ediyor. Bir adayın kazanabilmek için oyların yarısından fazlasını ve aynı zamanda o bölgede kayıtlı seçmenlerin en az yüzde 25'inin oyunu alması gerekiyor. Bunu başarabilen aday yoksa ikinci tur seçim yapılıyor.

ÇOĞUNLUK GEREKİYOR

Cumhurbaşkanlığı yarışını ikinci kez kazanan Emmanuel Macron’un partisinin mecliste hükümet kurması için gereken 289 milletvekili ile çoğunluğa ulaşması gerekecek. Gözler 19 Haziran’da yapılması planlanan ikinci turda.

BirGün Çeviri Kolektifi tarafından Jacobin’den kısaltılarak çevrilmiştir.