Bavul Dergi’nin Genel Yayın Yönetmeni Abay: ‘Zulme, haksızlığa, vicdansızlığa razı olmayan herkes bizim erişmek istediğimiz yerdedir. Sokak, herkesi ilgilendirir’

‘Bavul sokakların  sesi olacak!’

> COŞKU BOZDUMAN @coskubozduman

Edebiyat ve sokak dergisi iddiasıyla yayın hayatına merhaba demeye hazırlanan Bavul Dergi yarın raflardaki yerini alıyor. Bavul Dergi’nin Genel Yayın Yönetmeni Önder Abay’la derginin içeriğini, neler yapacaklarını ve kadrosunda kimlerin yer alacağını konuştuk.

>> Aylardır duyup içeriğini ancak bu hafta öğrenebildiğimiz Bavul Dergi sonunda yarın okura ulaşıyor. Bu kadar fazla dergi varken, bir tane daha dergi çıkarmanızın sebebi neydi?
Türkiye’de dergiciliğin oldukça köklü bir geçmişi var. Yayınlandığı dönemin edebiyatını şekillendiren, siyasi hareketlerine esin kaynağı olan, söylenemeyeni söyleyecek cesarete sahip onlarca dergi sayabiliriz. Sayacağımız her derginin temsil ettiği bir ifade alanı var. Biz, günümüz dergi dünyasında temsil edilmeyen bir akımın devamı olarak görüyoruz kendimizi. Yalnızca hakkında konuşulup sesini duyuramayanların kendini ifade edebileceği bir yer Bavul Dergi.
Edebiyatını yapmaktan gerçekliğini unuttuğumuz kişiler var. Sokaktakiler, ezilenler, canı yananlar, yok olanlar, suça itilenler. Bu insanlar gerçek. Bu gerçekliği makbul cümlelerle estetize edince gerçekliğinden birşey kaybetmiyor. Biz bu gerçeği göstermek istedik.
Bavul Dergi’nin 2 yıllık teorik, 6 aylık da pratik olmak üzere 2 buçuk senelik bir hazırlık süreci var. Yola çıkarken ne istediğimizden, ne yapacağımızdan çok emindik. Önce bir dergi çıkarma kararı alıp, sonra da acaba ne yapsak diye düşünmedik. İstediğimiz şey de sokağın gerçeğini olduğu gibi gösterebilmekti. Bunu da ilk sayıda hakkıyla yerine getirdiğimizi düşünüyorum. Sokak serttir, gerçekliğine üstten bakarsanız olmaz.

>>Çarşamba akşamı kapağınızı yayınladınız ve yazar kadronuzu açıkladınız. Kapak’ta Bergen tercihi bir çok insan için şaşırtıcıydı. Bergen tercihinin sebebi neydi ve nasıl tepkiler aldınız?
Bergen bu ülkenin bir bölümü için hala yaşıyor ancak ülkenin bu bölümünün satın alma gücü çok yüksek olmadığı için “trend” değil. Bergen bu insanların silahsız isyanının önderi. Konfeksiyon atölyelerinde, yeraltı imalathanelerinde, hayalleri çalınanların teyplerinde kimin sesi olduğunu düşünüyorsunuz?
Söylediğim gibi bugün temsil edilmeyen bir dergicilik kuşağının devamı olarak görüyoruz kendimizi. Bir derdimiz var ve derdini taşıdığımız insanlara karşı, sokağa karşı sorumluyuz. Ayrıca Bergen bir anlamda kadına şiddetin de sembollerinden biri. Ne yazık ki Bergen’den beri de bu ülkede kadına karşı şiddet azalmadı. Bergen’in mezarı nerede biliyor musun? Özgecan’ın yattığı mezarlıkta. Bu öyle romantik bir tesadüf değil. Bu, kadına şiddetin ne yazık ki hala azalmadığının çok sert bir görüntüsü.

>> Uğur Yücel, Nejat İşler, Ali Mendillioğlu, Alev Karaduman, Meltem Yılmaz, Barış İnce ve daha birçok güçlü yazarın dergide olduğunu görüyoruz. Bu isimlerin dışında da sokak ekibinin işleri ve sokaktan gelen yazarlar var. Bu kadar geniş bir yazar kadrosunu bir araya getirmek zor olmadı mı?
Gerçek güçlüdür. Bu kadar geniş bir kadroyu bir araya getirmek o yüzden zor olmadı. Bavul Dergi’nin sokak ekibi 15 kişi. Birbirine benzemez 15 kişi olarak aylardır çalışıyoruz. Ortak bir çizgi ve bakış açısı geliştirme yolunda çok kıymetli bir mesafe kat ettik. Sokak ekibi olarak kolektif bir anlayışla çalışıyoruz. Hem bu emeği hem de savunduğumuz gerçekliği de samimi şekilde ifade ettiğimizi düşünüyorum. Aksi halde bu tanınan yazarları bir araya getiremezdik. Hele ki sokaktan gelen yazarlara asla yazdıramazdık. Buradan da bize inanan ve destek veren tüm yazarlarımıza teşekkür ederiz.

>> Derginin yaşayabilmesi için satması gerekiyor. Dağıtım, baskı gibi maliyetleri karşılayabilmek için reklam alımı, pazarlama gibi noktalarda zorluklar yaşanabiliyor. Bu zorluklarla nasıl başa çıkacaksınız?
Bu zorluklarla tek başımıza başa çıkamayız. Bu zorluklara kimse tek başına karşı çıkamaz. Dergicilik bir gelenektir, kıymetli bir emek ürünüdür ve özgür ifade alanıdır. Bu geleneğin yaşayabilmesi adına halktan yana olan tüm dergilerin birbiriyle dayanışma içinde olması gerektiğini düşünüyoruz. Aksi halde her dergi, ticari kaygılara hapsolur. Birilerinin ticari kaygıları yüzünden geceye hapsolmuş insanların hikayelerini ticari kaygılarla yazmayı da kendi adımıza ahlaksızlık sayarız.

>> Derginin isminin bir hikayesi var mı?
Elbette. Bavul, insan nereye giderse gitsin değişmeden ve terk etmeden onunla birlikte gelen tek şeydir. Aynı anda hem hatırayı hem yeniyi hem de yenilgiyi taşır. Ayrılırken de kavuşurken de dolaptan ilk çıkandır. Giderken bavulunuza koyduklarınız hikayenizi anlatır. Biz içinde para taşınanlar hariç her türlü bavula aşinayız. Bu sebeple seçtik bavul ismini.

>> Sokak/Mutfak ekibi biraz kalabalık değil mi? 15 kişinin koordine olması ve ortak bir üretim disiplini sağlaması zor olmadı mı?
Sokak ekibi bu derginin kalbi. Elbette zorlandığımız birçok konu oldu ancak koordinasyon ve üretim disiplini bunlar arasında değil. Biz ortak bir dert, samimiyet ve istekle bir araya geldik. Geri kalan herşey zaman içinde halloluyor zaten.

>> Emrah Serbes de mi sokak ekibinde? Yazarlar arasında tanıtılmadı.
Evet. Kendisi Hayvan Dergisi’nde muhabirdi. Eğer bugün sorarsanız, bugüne kadar en keyif aldığı, en gerçek işin o zamanlar yaptığı işler olduğunu söyleyecektir. Gerçek güçlüdür demiştim ya, işte böyle kendine çeker.
Emrah Serbes ilk sayıda dergimizin yazarı olmadığı için tanıtmadık. Kendisi dergimizin editörlerinden biri. Aynı zamanda sokak ekibinde. Halinden de oldukça memnun.

>> Peki derginin hedef kitlesi nedir?
Zulme, haksızlığa, vicdansızlığa razı olmayan herkes bizim erişmek istediğimiz yerdedir. Sokak, herkesi ilgilendirir.

>> Peki her sayıda sokaktan bu kadar fazla haber alabilecek misiniz?
Eğer sokaktan haber alsaydık muhtemelen bu kadar fazla alamazdık. Biz sokaktan haber veriyoruz. Asla sokak ve okuyucu arasında köprü olmak gibi bir tavrımız yok. Eğer ortada bir köprü varsa, biz onun sokak tarafındayız.

>> Son dönemde birçok dergi çıktı. Bu yoğunluğu kendinize karşı tehdit olarak görüyor musunuz?
Bu günlerde sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla insanlar kendilerini daha çok yazıyla ifade etmeye başladı. Kitapçıların yakıldığı bir dönemde yazının değerlenmesini çok olumlu karşılıyoruz. Bu bağlamda yayın hayatında olan veya yeni çıkan hiçbir dergiyi rakip olarak görmüyoruz. Biz diğer dergilerden çok bağımsız ve ayrı ifade etmiyoruz kendimizi. Hepsinin kazanımlarını kendi kazanımları gibi sahipleniyoruz. Bizim için risk diğer dergiler değil gece yarısı dergiyi basanlardır.

>> “Kaldırım taşından yalnızlık çıkaranların yüzlerini ezbere bilirken, kaldırım taşını yastık yapanlar yalnızca birer gölge olmasın diye geldik” diyorsunuz. Bu ne demek?
Sokakta yaşayan çocuğun, suça itilmişlerin, kalbi kırılanların, geceye hapsedilmişlerin gerçeklerini birilerinin filtresinden geçebildiği kadarıyla öğrenmek zorunda kalıyor okuyucular. Sonra bu filtrenin sahiplerini tüm Türkiye tanırken kimsesizler mezarlığı her gün daha da doluyor. Burada bir adaletsizlik var gibi geliyordu bize. Biz de o gerçeklerin sahipleri tanınsın, kendilerini anlatsınlar istedik.