CHP 32.

CHP’nin bugün de devam edecek olan 32. Olağan Kurultayı dün başladı. Kurultayda, zaman zaman CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve genel başkan adaylarından Samsun Milletvekili Haluk Koç taraftarları arasında kavga çıktı. Kurultay Atatürk Kapalı Spor Salonu'nda başladı. Salonda, “Cumhuriyet'i kuranlar elbette Cumhuriyet'e sahip çıkarlar”, “Sadaka devleti değil, sosyal” yazılı iki büyük pankartı asılırken, Deniz Baykal ile Atatürk’ün fotoğrafları ile Türk bayrağı aynı pankart içerisinde yer aldı. Salona asılan diğer pankartlarda ise, hükümete yönelik eleştiriler yer aldı. Delegeler yerlerini alırken, salonda CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile Genel Başkan Adayı Haluk Koç taraftarları arasında zaman zaman kavga çıktı. DSP eski Milletvekili Faruk Demir, “Dersim dört dağ içinde” isimli türkü ile sahne alarak, Atatürk’ün sevdiği türküleri seslendirdi. Demir'in 68 döneminin önderleri için yazılan türküleri de seslendirmesi dikkat çekti.

Salona ilk olarak Haluk Koç geldi. Sivil polislerin koruması eşliğinde salona gelen Koç, basın mensuplarının bulunduğu alandan delegeleri selamlamak isterken, masalar kırıldı. Koç’a destek pankartını salon içinde gezdirmek isteyen grupla diğer partililer arasındaki arbede çıktı. Genel başkan adaylarından Umut Oran'ın gelişi işe kürsüden yapılan anonsla duyuruldu. Kurultayın saat 10.00’da başlayacağı bildirilmesine rağmen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal beraberinde Genel Sekreter Önder Sav ve il başkanlarıyla birlikte 1 saat gecikmeli olarak salona geldi. Baykal’ın gelişi de yine izdihama yol açtı.
Kurultay'da adaylık başvuruları da yapıldı. Haluk Koç, diğer başkan aday adaylarına çekilme çağrısı yaptı. 4 aday adayının çıktığı Kurultayda aday adaylarının genel başkan adayı olabilmek için 253 delegenin imzasını toplaması gerekiyor. Ancak adayların bu sayıyı bulması beklenmiyor. Bu durumda Deniz Baykal'ın yeniden genel başkan seçilmesi surpriz olmayacak.

LAİKLİK YİNE DİLDEN DÜŞMEDİ
Baykal, Kurultay konuşmasının başında delegelere "Siz Türkiye'ye sahip çıkmak için buradasınız. Çünkü siz Türkiye'nin nasıl kurulduğunu iyi biliyorsunuz" diye seslenerek başladı. Ülkenin bir siyasi kriz içine girdiğini kaydeden Baykal, "Krizin somut göstergeleri ortadadır. İktidar partisi Anayasa Mahkemesi'nin alacağı kararı bekler duruma gelmiştir" dedi. "Türkiye nasıl bir ülke olacak, laik bir cumhuriyet mi, ılımlı islam devleti mi" diye soran Baykal, Cumhuriyetin temellerini sarsan arayışlara, yönelişlere kesinlikle izin vermeyeceklerini bildirdi. Milletvekili dokunulmazlığının kürsü dokunulmazlığı ile sınırlı olması gerektiğini ifade eden Baykal, milletvekili seçimi sisteminin de değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Baykal, seçim çevrelerinin daraltılmasını, seçmenin kimi seçtiğini bilecekleri bir sistemin oluşturulmasının zorunlu olduğunu savundu.

ANADİLİ DE HATIRLADI
CHP Genel Başkanı Baykal, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ırkçı, kafatasçı devlet olmadığının altını da çizerek şunları vurguladı: "Bizim devletimiz, insanların devletidir. Devlet insanları yeniden tanımlayamaz. Benim kim olduğumu bana söyleme hakkına devlet sahip değildir. Devlet, insanların etnik kimliğini göremez. Devletin gözleri bu konuda kör olmalıdır. Devlet, herkesin hizmetkarı olduğunu unutmamalıdır. Herkes kendi kimliğini özgürce ilan etmeli, çocuklarına ana dilini öğretmeli, televizyonunda yayınını yapmalıdır. Bireysel hak ve özgürlükler eksiksiz uygulanmalıdır. Aleviler de, Kürtler de bu ülkede azınlık değildir. Bu ülkenin özüdür, köküdür."

AKP döneminde yolsuzluk ve usulsüzlük olaylarının artış gösterdiğini iddia eden Baykal, ekonomik tablonun da hızla bozulmakta olduğunu dile getirdi, şunları kaydetti: "İşsizlik olağanüstü artıyor.18-20 milyon insan yatağa aç giriyor. Dolar milyarderleri artıyor, emekçinin durumu aynı...Türkiye'yi bu şekilde güçlendirmek mümkün olmaz. Enflasyonu indirmeyi hedefliyorsun, indiremiyorsun. 82 yıllık borcun iki katı kadar borç 5 yılda yapıldı. Pamuğun vatanı Türkiye, Yunanistan'dan pamuk alıyor. Fiyat artışının nedeni kuraklık değil. Fiyat artışlarının nedeni TMO'nun batırılmasıdır." Birgün

***
Baykal ve CHP’ye eleştiriler çığ gibi
KurultayI salonda ve televizyonları başında izleyen deneyimli gazetecilerin, akademisyenlerin ve eski siyaset adamlarının CHP’ye yönelik eleştirileri ise şu noktalarda yoğunlaştı:
»Siyasi örgütlenme, tabandan başlar yukarı doğru gelişir. CHP bunun tam tersini yapıyor. Birkaç yönetici partiyi dilediği gibi şekillendirmeye çalışıyor, beğenmediği il ve ilçe örgütlerini hemen görevden alıyor, delegeleri istediği isimlerden oluşturuyor, genel ve yerel seçimlerde kimlerin aday olacağını belirliyor. Kurultay’da genel başkanlığa aday olabilmek için bile en az 253 delegenin oyu gerekiyor. Bir siyasi partiyi ayakta tutan, dinamik yapan demokrasidir oysa. CHP, Türkiye için demokrasi isterken kendisi kimilerinin padişahlık, kimilerinin politbüro dediği bir tarzda yönetiliyor.

»Bugünkü CHP’nin solla, sosyal demokrasiyle filan ilgisi yok. 12 Eylül sonrasında emekli general Turgut Sunalp başkanlığında kurulan Milliyetçi Demokrasi Partisi’nin değişik bir versiyonunu sergiliyor parti yönetimi. Orduya yaslanıyor, darbe bekler gibi bir izlenim veriyor, muhtıralara ses çıkarmıyor.
»Ülke sorunlarını çözme yönünde net, uygulanabilir bir programı seslendiremiyor. Sokaktaki vatandaş, CHP sözcülerinin söyleminden, “Bunlar türbana karşı, rakıya-şaraba yandaş” mesajı alıyor. Kimse, CHP’nin işsizliği önleyeceğine, yatırımları artıracağına, enflasyonu düşüreceğine, yoksulluğu ortadan kaldıracağına, yolsuzlukla mücadele edeceğine inanamıyor.

» Deniz Baykal, Mülkiye’de siyaset bilimi hocalığı yapmış olmasına karşın siyasetin pratiğinde varlık gösteremiyor, ana muhalefet partisi liderliğini haftada bir partinin Meclis grubunda hırçın, öfkeli bir üslupla hükümeti eleştirmek sanıyor. Sendikalarla, meslek örgütleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla ilişki kurmuyor, Anadolu’yu dolaşmıyor, vatandaşın nabzını tutmuyor. “Rakip yaratmama” endişesiyle seçkin aydınlardan, bilim adamlarından yararlanmıyor. B, hatta C takımıyla çalışıyor.
»Güneydoğu’nun kangren olmuş sorununu çaresiz gözlerle seyrediyor, o yörede birinci gelmesi gerekirken sonuncu parti oluyor, bazı yerlerde oy oranı yüzde 1’e kadar düşüyor. Sorunun siyasal, ekonomik, kültürel ve toplumsal boyutlarını ya görmüyor ya görüyor ama çözüm üretemiyor.
»Diğer ülkelerin sosyalist ve sosyal demokrat partilerle iletişime geçemiyor, onların deneyimlerinden yararlanamıyor, dünyadan kopuk bir parti olarak içe kapanık yaşıyor. AB üyelik yolunda atılan adımları sağlıklı değerlendiremiyor.

***
Genel başkan adaylığı için 253 delegenin oyunu almak gerekli
Kurultaya bin 231 delege katılıyor. CHP’nin yeniden açıldığı 1992 yılında gerçekleştirilen 25. Olağan Kurultay’da ilk kez genel başkan seçilen Baykal, 10. kez delegelerin karşısına çıkacak.
Kurultay öncesinde genel başkanlığa aday olacaklarını açıklayan Haluk Koç, TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Meclisi Başkanı Umut Oran, akademisyen Tolga Yarman ve Parti Meclisi üyesi Ayhan Yalçınkaya’nın aday olup olamayacakları ise başvurular başladıktan sonra netleşecek. CHP tüzüğüne göre delege tam sayısının yüzde 20’sine denk düşen 253 delegenin salonda imza vermesi durumunda aday olunabiliyor.

PARTİ MECLİSİ SEÇİMİ BUGÜN
Kurultayda asıl yarış bugün yapılacak Parti Meclisi seçimi için yaşanacak. Baykal’ın çevresinde Parti Meclisi’ne girmek isteyenler, liste karşılığı destek vaatleri nedeniyle sıkı bir kulis çalışması yapıyor.