Zihinlerimiz dijitalleştikçe izlenebilir ve ölçülebilir hale geldi. Hem devletlerin hem de kapitalizmin ezelden gelen rüyası gerçekleşiyor

Bayram mesajları  ve Stalker devlet

> ZİHNİ BAŞSARAY zihnibassaray@gmail.com

Yeniye dair umudum her tükendiğinde eskiyi anıyor ve hayatımda geçmişte bulunan güzelliklerin şimdi olmadığını düşünerek zamanı suçluyorum. Önceleri kendimi çokça yadırgasam da zamanla bunun toplumsal bir alışkanlık olduğunu anladım. “Eski bayramlar” özleminin klişeye dönüşebildiği bir ortamda yalnız değilim. Ben gerçek bir özlemin böylesine tüketilip klişeleşebileceğine inanmıyorum. Bence bu, sahip çıkamadıklarımıza ödediğimiz vicdan borcu. Benim o “eski bayramlara” pek bir vicdan borcum yok. Ancak ciddi bir vefa borcum var.

Benim için eski bayramlar, kutlamaların sırtını wi-fi’ye dayamış whatsapp gruplarıyla değil, tanesi 2 kontöre denk gelen SMS’lerle kutlananlardı. Hızlı kültürel tüketim böylesine alıp yürümemişken, henüz herkes arkadaş, henüz kimse RT edilmemişken örülen bu kutlama ağı ciddi boyutlara ulaşmıştı. Sınır tanımayan iyi dilek mesajları alınıyor, güzel bulunanlar aynı şekilde diğer tanıdıklara servis ediliyordu. Böyle bir servis silsilesi zamanında yazdım ilk metnimi. Akrabalara yollanacak SMS’leri kaleme alıyor, bayram mesajı yazarı olarak parlıyordum.

BAYRAM MESAJI, BAYRAM TIRAŞINDAN ÖNEMLİDİR
Biçim ve içeriğe gösterdiğim özen bayram mesajı çevrelerinde gittikçe popülerleşti. Bayram kısmını çıkardığınızda orta halli bir mektubuna dönüşen bu mesajlar beni yazı yazmaya ve zor koşullara ayak uydurmaya alıştırdı. Bayram mesajı, bayram traşından bile önemliydi ve ben bu önemli görevi yerine getiriyordum. Oradan başlayan yolculuğun devamında da metin yazarlığı yapmaya başladım. Tabii bu süreçte insanların okuma alışkanlıkları değişti, whatsapp/twitter/facebook vs. hayatımıza girdi ve Demet Akalın müzisyen oldu. Her ikisinin de çok önemli sonuçları olacaktı.

Zaman içerisinde bayram mesajları değişti ve gelişti. Gönderenin ve alıcının kimliği de göz önünde bulundurularak bir bayram mesajına gerekenden çok daha fazla önem verilir oldu. Siyasal kutuplaşma, yaşamımızın en içlerine kadar sirayet etmişken bayram mesajlarını kaçıramazdı. Bayram mesajalarının bile politize olduğu ülkemizde, apolitik olan pek de birşey kalmadı.

Artık birçok noktada birebir tebriklere ihtiyacımız yok. Sosyal medyadan kendi balkon konuşmalarımızı yapabiliyor, kendi mecralarımızdan kitlelere sesleniyoruz. Birçok iletişim kazasına hem tanık hem de sebep olmasına rağmen dijital iletişimden neredeyse hiçbirimizin vazgeçme şansı yok. Devletlerin de öyle. Zihinlerimiz dijitalleştikçe izlenebilir ve ölçülebilir hale geldi. Hem devletlerin hem de kapitalizmin ezelden gelen rüyası gerçekleşiyor. Düşüncelerimiz anlık olarak ölçülebilir ve eğilimlerimiz anlık olarak belirlenebilir. Daha da kötüsü, kolayca yönlendirilebilir. Bunun için de dijital dünyamızı hem gözlemeye hem de düzenlemeye ihtiyacı var.

POLİS BİZE DM'DEN YÜRÜME
“Hack” kavramı birçoğumuzun kafasında “halktan taraf” olduğu için “Hacking Team” haberinin başlığını gördüğümüzde “ya acaba nereyi hacklemişler?”’in ötesinde bir tepki vermedik. Oysa ki “Hacking Team”, uzaktan kontrol sistemleriyle dinleme ve gözetleme faaliyetleri yürüterek devletlere hizmet veriyor. İnsan hakları ihlalleriyle ünlü ülkelerle çalışan bu şirket, bizim haberimiz bile olmadan hayatımıza gelmiş, misafir olmuş, en mahremimizi basit bir log kaydına dönüştürmüş.

Bilgiyi özgürleştiren bir ekip tarafından açığa çıkarılan belgelere göre bizleri de uzaktan kontrol etmişler. Şirketten sızdırılan “Clint List_Renewal date.xlsx” isimli belgede Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, şirketin 2011-2014 yılları arasında aktif bir müşterisi olduğu belirtiliyor. Yine bu belgelere göre Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından bu şirkete 594 bin 718 dolar ödenmiş. Eğer bu bilgi doğruysa, özetle Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bizim dijital dünyamıza sızdığını söyleyebiliriz. Avukat Kerem Altıparmak’ın açıklamalarına bakarak bunun suç olduğunu anlayabiliyoruz. Ancak şu anda Türkiye, hukuk, adalet bulunduran cümleler kurarak bayram günü can sıkmak istemiyorum.
Ancak tabii tüm bu yaşananlar ve mevcut durum aynı zamanda bir fırsat. Ben oldum olası bu tip krizlerin fırsata çevrilmesi gerektiğine inanmışımdır. 1980 darbesinden sonra Süleyman Demirel, Kenan Evren’in kendi telefonlarını dinlediğini bildiği için başka insanları arayıp uzun uzun siyasi taktikler verirmiş. Yani devlete söylemek istediğiniz birşey varsa, bu bayram aradığınız fırsat ayağınıza geldi. Madem herşey takip ediliyor, en güçlü, en kalabalık, en uzun ve en gereksiz mesajları yollayacağımız bayramı doğru değerlendirelim. Hazır izleniyor, hazır her yazdığımız kaydediliyorken bunun kıymetini bilelim.