Gazeteci Alâettin Bahçekapılı, nehir söyleşi kitabını hazırlama sürecini kendisini “temize çekmek” olarak değerlendiriyor. Bahçekapılı, “Kimi yerde yel değirmenleriyle savaşan Don Kişot gibi de buldum kendimi” diyor

Bazen savaşan bir Don Kişot oldum

KADİR İNCESU

Radyonun popüler olduğu dönemin en çok dinlenilen programlarına imza atan, bir program için yüzlerce kilometre yol giden, sürekli okuyan, araştıran, Karadeniz dağları gibi başı dik, düşüncelerinden taviz vermeyen, değil geri adım atmak kımıldamayan, sonucu ne olursa olsun hep yolunda yürüyen bir basın emekçisi Alâettin Bahçekapılı. Gücü kendisinde, düşüncelerinde…

Bahçekapılı, gazeteciliğinin 50’nci yılını özel bir kitapla kutluyor. Yakın dostu yazar Korkut Akın’ın yaşamı, ülkenin 50 yıllık gündemindeki olaylar ve dostları üzerine sorduğu soruları yanıtladı. ‘Yitik Umutların Gece Bekçisi Alâettin Bahçekapılı’ adlı nehir söyleşi kitabında.

Her ne varsa anlatmış, sözü evirmemiş çevirmemiş… BRT Yayınları tarafından yayımlanan kitap 560 sayfa… Kitabı okuduğunuzda Bahçekapılı’nın hafızasına şaşıracaksınız. Bir o kadar da arşivleme ustalığına. Yanıtlar dönemin gazete, dergi ve kitaplarında çıkan yazılarla da desteklenmiş.

TRT’de, redaktör muhabir olarak başlayıp şef prodüktör olarak emekli olduğu güne kadar çalışan Bahçekapılı, çoğu 2000 sonrası yayımlanan kitaplarının da altyapısını bu süreçte oluşturmuş.

BİRAZ KALABALIĞIM

Bugüne kadar yaptığı radyo programlarını, çıkardığı dergileri, gazeteleri, kitapları, yazdığı her cümleyi, aldığı her nefesi açıklıyor sanki söyledikleri: “Beynim de, içim de yalnız bana ait değil. Ne düşüncelerim salt benim, ne bazen-savasan-bir-don-kisot-oldum-719449-1.içimdeki sesler. 70’ine merdiven dayayan herkes gibi biraz kalabalığım. Belki bir fark şu; biraz daha yoğun yaşadım, biraz daha duyarlı. O kadar. Yaşadık, gördük; yaşananları dinledik; içselleştirdik; paylaştık. Hepsi bu. Şu anda da yaptığımız bu; bir kuşağın yaşadığını, aktardığını paylaşıyoruz.”

Bahçekapılı 560 sayfalık kitapta neler olduğunu şöyle anlatıyor: “Çocukluk ve Türkiye, gençlik ve Türkiye, üniversite ve dünya, gazetecilik ve iç siyaset, her iş kutsaldır, ciddiyetle yapılmalıdır ve askerlik, bir kurum ve kuyu olarak TRT, öncesi ve sonrasıyla ihtilaller infialler, ‘küheylana binen aceminin’ aşkları, ‘sevgi emek ister’ anlayışına varıp evlilik, çoluk çocuğa karışmak…” Bir an nefesleniyor, “Yani bir ömrün, yolun yarısından sonraya gelmiş bir yaşanmışlığın kilometre taşları” diyor…

VAZGEÇMEMEMİŞ BİR KUŞAĞIN TANIKLIKLARI

Aslında anlattıkları kendi tarihi kadar ülkemizin de tarihi. Kendi deyişiyle “Dirençle, savaşımla yaşamış, dik durmuş, teslim olmamış, vazgeçmemiş bir kuşağın yoğun gözlemleri, tanıklıkları” anlatılan. Başka bir konuya geçmeme fırsat vermeden devam ediyor sözlerine: “Halk için, hak için imza attığım izlenceler, boynuma takılan ödüller, haklılığımı belgeleyen sürgünler, örgütlü mücadeleye katılmalar, bakanlarla söyleşilerim ve ilginç yorumlarım, ölmeler-öldürülmeler ve duygularım… Sıralarında dirsek çürüttüğüm okullar, ilk-orta-lise-üniversiteler. Yurdu karış karış, yurt dışını biraz biraz dolaşıp üretilen, antene çıkarılan sesler ve diyetleri… Tabii TRT dışındaki çalışmalarım da var bu ciltte: Yayınevlerine redaktörlük, türkü derlemeleri, ansiklopedilere madde yazarlığı, dergilere yazılar-söyleşiler, öykü yarışmaları, kitap hazırlamaları. Arkadaşlarımın hakkımdaki değerlendirmeleri de var bu ciltte. İkinci cilt de yayıma hazır.”

Nehir söyleşi süreci Bahçekapılı’nın bir nevi kendisiyle de hesaplaşmasını sağlamış. Kendisini “temize çekmek” olarak değerlendirdiği bu dönemi şöyle anlatıyor: “Sisyphos* gibi davranmak bir yana, kimi yerde yel değirmenleriyle savaşan Don Kişot gibi de buldum kendimi. Ama o güne bugünden bakmanın getirdiği sonuçlardır bu yargılar diye düşünüyorum. ‘Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu/ Birinciliği beyaza verdiler’ diyebilirim yine de.”

HÂLÂ SOKAKLARDA HABER PEŞİNDE

Uzun yıllardır yaşadığı Ataşehir’de Ataşehir Ev Kültür adlı aylık bir dergi ile Haberci Gazete’yi çıkaran Bahçekapılı bugüne kadar aralarında Susuksuz, Trabzon Kültür Sanat Yıllığı ’87 (M.Duman, G.Kayaoğlu ile), Gebze’nin Altın Yılları, Çevre Kurtuluş Savaşı Hemen Şimdi, Sesleri Bende Kaldı, İnsanlık Cüzdanı, Ataşehir’in 100’ü, Gelincik Tarlası Gibi, Nâzım Sen Gittin Gideli, Ruhi Su Sen Gittin Gideli (N. Belekoğlu ile), Sen Değersin (S. Aydın, N. Şahinoğlu Çokay, G. Bahçekapılı ile) gibi 20’yi aşkın kitaba imza attı. Basılmayı bekleyen 8 kitabı daha var. Bahçekapılı hâlâ sokaklarda haber peşinde, jübile yapmaya niyeti yok. Olmasın da…

*Sisyphos: Yunan Mitolojisinde, Yeraltı Dünyasında sonsuza kadar büyük bir kayayı bir tepenin en yüksek noktasına dek yuvarlamaya mahkûm edilmiş bir kraldır.