İktidarın kaybettiği belediyeler üzerindeki hesaplarının sürdüğünü ve yeni bir yasal düzenleme hazırlığında olduğunu kaydeden CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Torun, şöyle konuştu: Aldığımız duyumlara göre iktidar, belediyelerin vatandaşa uzanan elini kesmek için hazırlık yapıyor. Buna sonuna kadar karşı çıkacağız.

Belediyelerin ‘elini kesmek’ istiyorlar

Hüseyin Şimşek

İktidarın CHP ve HDP’li belediyeler üzerindeki baskısı sürerken CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, AKP’nin her alanda uyguladığı ‘baskıcı’ politikaları seçimle kaybettiği belediyeler üzerinde de hayata geçirmek istediğini söyledi.

Torun, ‘yeni yasal düzenleme’ hazırlıklarına dikkat çekti. AKP’nin, ‘seçmenden yediği ağır tokattan’ sonra belediyeleri başarısızlığa sürüklemek için harekete geçtiğini ifade eden Torun, CHP’nin bu süreçten başarıyla çıkabilmeyi sağlayacağını düşündüğü çalışmalarını BirGün’e anlattı.


► Yerel seçimlerin üzerinden geçen yaklaşık iki yıllık süre içerisinde, belediyelerin performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yerel seçimlerde, nüfusun çoğunluğunu oluşturan bir coğrafyada elde ettiğimiz başarı, iktidarın seçimle yenilebilir olduğunu kanıtlayarak, vatandaşa umut oldu. Seçimlerin üzerinden geçen iki yıla yakın sürede belediyelerimiz, başarılı bir fotoğraf ortaya koyarak, “CHP gelirse şehirlerde hizmetler çöker” kara propagandasını boşa çıkardı. Başkanlarımız yeni devraldığımız belediyelerde, ağır bir borç yükü ile karşılaştılar. AK Parti’nin şehirlerde küçük çıkar çevrelerine rant dağıtma motivasyonu, sosyal hizmetlerde ayrıştırıcı yardım dağıtma davranışları, finansal olarak da israfa dayanan yaklaşımları, belediyeleri içinden çıkılması çok zor bir sorunlar yumağına dönüştürmüştü. Bu ağır sorunlara bir de Covid-19 döneminin yıkıcı etkisi eklenince başkanlarımızın karşı karşıya olduğu kaotik durum daha da ağırlaştı. Genel Başkan’ımızın talimatına uyarak, ötekileştirici yaklaşıma son verip, belediye hizmetlerini herkese ulaştırdılar. İsrafı önlemek için çalıştılar.

Biz de başkanlarımızın hizmetlerinin etkisini araştırdık. Kazandığımız bütün şehirlerde başkanların görev onayının güçlenerek sürdüğünü, seçmen desteğinin ortalama yüzde 5’e yakın arttığını, bugün seçim olsa başkanlarımızın hepsinin yeniden kazanacağını gördük.

MASADA ÇALMAYA ÇALIŞTILAR

► İktidar, yerel seçimlerin ardından belediyelerin birçok yetkisini bakanlıklar aracılığı ile aldı. Bu durumun belediyelere ne gibi etkileri oldu?
31 Mart’ın sonuçlarını içine sindiremeyen iktidar, önce sandıkta kaybettiği İstanbul seçimlerini masada çalmaya çalıştı. Bunu başaramayınca, millet iradesini hiçe sayarak, seçimleri iptal ettirdi. 23 Haziran’da seçmenden yediği ağır tokattan sonra ise sandıkta kazanamayacağını gördü ve belediyeleri başarısızlığa sürüklemek için yetki gaspına, kaynakları sınırlandırmaya dönük yasal düzenlemelerden medet ummaya başladı. Belediyelerimizin, salgın döneminde iktidarın unuttuğu vatandaşlarımıza yönelik yardım kampanyalarını dahi engelleme gafletine düştüler. Ancak belediyelerimiz, mazeret değil çözüm üreterek, bu engelleri aşmanın yaratıcı yollarını bulmayı başardılar. ‘Askıda fatura’ ve ‘halkın bakkalı’ gibi projelerle vatandaşlar arasındaki dayanışmayı güçlendirerek sorunların altından halkla birlikte kalktılar.

► AKP’nin belediyeler üzerinde kurmak istediği otoritenin yerel yönetimlere zararı ne olur? Halk bundan ne kaybeder?
Belediyeler, vatandaşa en yakın yönetim birimleridir. Karar alma sınırlarını daralttığınızda, aslında halkın yönetime katılma kanallarını da tıkamış olursunuz. Dünyanın gelişmiş demokrasilerinde, milli gelirin yüksek olduğu ülkelerde belediye sayılarının hem daha fazla olduğunu hem de yetki alanlarının ve finansal kaynaklarının daha geniş olduğunu görüyoruz. Türkiye’de ise iktidar, siyasi hırsla hareket edip, yetkiyi merkezde toplamaya çalışıyor. Bu tutuma ancak otoriter ülkelerde rastlanır. Belediyelerin alanını daralttığınızda, rakiplerinizi etkisizleştirmiş olmazsınız, sadece seçmenin iradesini zayıflaşmış olursunuz.
Belediye Kanunu’nda da yeni değişiklikler gündemde. İktidarla bu konu hakkında görüş alışverişinde bulunuldu mu? AKP, bu konuda ne planlıyor?
CHP olarak Türkiye’de yeni bir merkez-yerel dengesinin kurulmasını öneriyoruz. Bu kapsamda Yerel Yönetimler Politikası Belgesi’ni hazırlamak için çalışmalara başladık. Yerel yönetim uzmanlarının, eski yeni belediye başkanlarının, akademisyenlerin katılımıyla bu ay bir de çalıştay gerçekleştireceğiz. Daha sonra iktidara geldiğimizde uygulayacağımız yerel yönetim politikalarını, somut olarak, maddeler halinde kamuoyuna açıklayacağız. Aldığımız duyumlara göre, iktidar, belediyelerin vatandaşa uzanan elini güçlendirmek yerine, o eli kesmek için hazırlık yapıyor. Bunu farklı kanunların içine serpiştirdikleri düzenlemelerde de görüyoruz. Biz, belediyeleri etkisiz ve yetkisiz hale getirecek her adımın sonuna kadar karşısında olacağız, milletimiz de haklının yanında olacaktır.

DEPREM ÇALIŞTAYI DÜZENLENECEK

► İzmir depremi, belediyelerin ve merkezi otoritenin halka karşı sorumluluklarını tekrar gündeme getirdi. Başta İstanbul olmak üzere olası depremler konusunda neler yapılabilir?
Coğrafyamızın yüzde 60’ı deprem tehlikesi altında. Öncelikle siyasi iktidarın bunu kabul etmesi ve samimi olarak çözüm üretmeye başlaması gerekiyor. 2012’de yürürlüğe giren Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun’la bu konuda yetki, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verildi. Belli süreçlerin sonunda riskli olduğu tespit edilen bir yapının yıkılmasına karar verecek olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’dır. İzmir depremi bize gösterdi ki Türkiye’nin birinci önceliği şehirlerimizi depreme hazırlamaktır. Bunun için de başta İstanbul olmak üzere binalarımızın depreme dayanıklılık envanteri çıkarılmalı ve gerekli işlemler süratle yapılmalıdır. Biz CHP’li belediyeler olarak sorumluluktan kaçmıyor, bu konuda atılacak her adıma sonuna kadar destek olacağımızı belirtiyoruz. Bunun için, ulusal ve uluslararası düzeyde uzmanların katılımıyla bir Deprem Çalıştayı düzenleyeceğiz. Bu çalıştayda, depreme karşı atılması gereken adımlarla ilgili bir yol haritası çıkarıp, kamuoyuna sunacağız.

18 yılda rant uğruna şehirlerimizi betona gömen iktidar, müteahhit zihniyetinden geri adım atmıyor. Deprem konusunda bile kusurlarını örtmek, sorumluluktan kaçmak için partimizi suçlamaktan medet umuyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’mız, “Benim en büyük projem İstanbul’u depreme hazırlamak” derken iktidar Kanal İstanbul sevdasının peşinden koşuyor. TOKİ eliyle yapılan yüksek binalar, yandaş müteahhitlere diktirilen gökdelenler ortadayken, Erdoğan’ın, “İstanbul’a ihanet ettik” itirafı yerinde dururken, deprem vergilerinin nereye harcandığı açıklanamazken hâlâ partimize saldırıyorlar. Millet, devletinden, yandaşlarını zengin etmesini değil, can ve mal güvenliğinin korunmasını bekliyor. İstanbul başta olmak üzere bizim en büyük projemiz, milletin canını korumaktır.