Berberoğlu'nun tutukluluğuna devam kararı
MİT TIR'ları davasının ikinci duruşması sona erdi. CHP Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutukluluğunun devamına karar verildi.
MİT TIR'ları görüntülerini Cumhuriyet Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'a verdiği iddia edilen tutuklu CHP Milletvekili Enis Berberoğlu'nun İstinaf Mahkemesi'ndeki ikinci duruşması görüldü. Berberoğlu'nun tutukluluğunun devamına karar verildi.
MİT TIR'ları görüntülerini Cumhuriyet Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'a verdiği gerekçesi ile İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 25 yıl hapis cezasına çarptırılan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi'nde görülen davanın ikinci duruşması kapalı yapıldı. 1 Aralık 2017 tarihinde görülen davanın ilk duruşmasında, 2. Ceza Dairesi, kamu güvenliğini gerekçe göstererek duruşmanın kapalı yapılmasına karar vermiş, ailesi ve avukatları dışında kalan herkesi dışarıya çıkarmıştı.
Bugünkü duruşmaya da avukatları katılırken, CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek de adliyeye geldi, ancak kapalılık nedeni ile duruşma salonuna giremedi.
KELEPÇE DAYATMASINA KARŞI ÇIKTI
Maltepe Cezaevi'nde tutuklu bulunan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinde yapılacak yargılaması için kelepçe vurularak adliyeye götürülmek istenmesini protesto etti. Kelepçe dayatmasına karşı çıktığı için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinde görülen duruşmaya gelmeyen olan Berberoğlu, cezaevinden SEGBİS sistemi ile duruşmaya katıldı.
CHP'Lİ ALTAY'DAN AÇIKLAMA
Duruşma sırasında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi önüne CHP Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Engin Altay, CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, CHP İstanbul milletvekilleri Gürsel Tekin, Gamze Akkuş İlgezdi, Dursun Çiçek, Barış Yarkadaş, Sezgin Tanrıkulu, CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, CHP İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanı Burkay Düzce, geldi. Engin Altay burada bir açıklama yaptı.
"KELEPÇEYLE GETİRİLMEK İSTEMEDİ"
Mahkeme kararlarının meşruiyeti kamu vicdanındaki karşılıklarıyla doğru orantılı olduğunu vurgulayan Altay, "Böyle baktığımız zaman, Türkiye olarak, 80 Milyon olarak bir hukuk garabetiyle, bir büyük trajediyle, bir büyük insan hakkı ihlaliyle karşı karşıyayız. Yargının siyasetin vesayeti altına girdiği ülkelerde demokraside temel hak ve özgürlüklerden bahsetmenin imkanı yoktur. Bugün hala milletvekili olan İstanbul Milletvekilimiz Kadri Enis Berberoğlu hakkındaki açılan dava ile ilgili Bölge Adliye Mahkemesi'ndeki duruşmaya katılmamıştır. Katılmama sebebi de Rıza Sarraf'a reva görülmeyen muamele ve başka milletvekillerine de reva görülmeyen bu muamele Enis Berberoğlu'na tatbik edilmek istenmektedir ısrarla. O da milletvekilimizin suçu sabitlenmeyip hüküm kesinleşmediği halde kelepçe ile adliyeye getirmek istenmesi ve bu konudaki basınç ve dirençtir. Milletvekilimiz buraya gelmemek suretiyle aziz milletimizin gururunu, itibarını; ona halel getirmemek amacıyla duruşmaya SEGBİS yöntemiyle katılacaktır. Önce şunu belirtmek isterim. Anayasa Mahkemesi biran önce üzerindeki gölgeyi, meşruiyet gölgesini kaldırmak zorundadır. Yüksek yargının en üst organı olması sıfatıyla AYM'nin milletvekilimizin yaptığı başvuruyu halen işleme almamış olması düşündürücü ve vahim bir durumdur. Bunu da kabul etmemiz mümkün değildir" dedi.
"TÜRKİYE'NİN DEĞİL, DÜNYA HUKUK TARİHİNİN EN BÜYÜK SKANDALIDIR"
Altay konuşmasını şöyle sürdürdü; "Öte yandan Hakimler Savcılar Kurulu'nun milletvekilimizin 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği cezayı bozan Bölge Adiye Mahkemesi'nin başkan ve heyet üyelerini duruşmadan 20 gün önce değiştirmesi, Türkiye'nin değil, dünya hukuk tarihinin en büyük skandalıdır. Bunu da kabul etmemiz buna rıza göstermemiz mümkün değildir. Saray iktidarı muhalefetin ve toplumun sabrını gereğinden fazla zorlamaktadır. Buradan iktidara ve saraya seslenmek isterim. Bizim sabrımızı daha fazla zorlamayın. Bizim ve aziz milletimizin sabrını daha fazla zorlarsanız, demokratik kanalları bir kez daha tıkarsanız bu ülkede hiç kimsenin olmasını istemediği büyük bir kaos ortamının da zeminin hazırlamış olursunuz. Her şeye rağmen adalete, yargıya saygımızı korumak istiyoruz. Her şeye rağmen etin koktuğu bu şartlarda tuzun da kokmadığına inanmak istiyoruz. Ama görünen manzara yargı üzerindeki ağır basınç ve vesayetin maalesef Türkiye'de artık adaletin yerle yeksan olduğu noktaya geldiğini de söylemek mümkün. Şimdi bu Bölge Adliyesi Mahkemesi'nin başkan ve heyet üyeleri 14 Ağır Ceza'nın verdiği kararı bozan yani 'burada bir casusluk yoktur' hükmünü veren heyet hangi gerekçe ile değiştirilmiştir. Hakimler Savcılar kurulu kimden nereden aldığı talimatla hangi hukuki dayanakla bu heyeti değiştirme gereği duymuştur. Burada siparişle bir yargı kararı düzenlenmek isteniyor. Talimatla bir milletvekiline bir ceza hükmü ortaya koyulması talep ediliyor"
DAVANIN GEÇMİŞİ
CHP Milletvekili Enis Berberoğlu, "MİT TIR'ları görüntülerinin yayınlanması" Davası'nda 14 Haziran 2017 tarihinde "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini, siyasal ve askeri casusluk maksadıyla açıklamak" suçunu işlediği gerekçesiyle 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve tutuklandı. Berberoğlu'yla aynı davada yargılanan Can Dündar ve Erdem Gül'ün dosyaları ise ayrıldı. Enis Berberoğlu'nun avukatları karara itiraz ederek, İstanbul Bölge Adliye Mahkmesesi'ne başvurdu. Berberoğlu'nun avukatları aracılığıyla yaptığı istinaf başvurusunu yerinde bulan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararının bozulmasına 9 Ekim'de karar verdi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi de, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi'nin kararını, "usul ve yasaya aykırı olduğu" gerekçesiyle 7 Kasım da iade edilmesine karar verdi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi iade kararında, "(İstinaf Mahkemesi) Adeta kendini yüce Yargıtay'ın yerine koyarak esastan bozma yapmış, mahkememizin bağımsızlığına, karar verme özgürlüğüne müdahale etmiştir. Hatta Bölge Adliye Başsavcılığı dahi bu hatalı uygulama karşısında sessiz kalmamış, itiraz yetkisi olmamasına rağmen 'görüldü' yaparken dile getirdiğimiz hususlarda eleştirilerde bulunma zarureti hissetmiştir" ifadelerine yer verildi. Kararda, istinafın yetkisi ve görevi dahilindeki bir konuda söz konusu yetkiyi kullanmayıp görev ve yetkisini ilk karar veren mahkemeye devretmesinin usul ve yasaya açıkça aykırılık teşkil ettiği kaydedilerek "Her ne kadar Yargıtay, Bölge Adliye Mahkemesi bozma kararlarına karşı ilk derece mahkemelerinin direnemeyeceğini, direnme yasağı olduğunu içtihat altına almışsa da bu içtihadın, kanuna uygun şekilde yapılmış bozma kararlarına münhasır olduğunun kabulü gerekecektir" denildi.
Kararda, tüm bu nedenlerle "bozma kararının usul ve yasaya aykırılık teşkil etmekle verilen bozma kararı yönünden mahkemece yapılacak bir işlem olmadığından" karar verilmesine yer olmadığına hükmedildi.
(DHA)