Berkin Elvan’sız 8 yıl geçti: Devletin gözü hâlâ ailemizde

Filiz GAZİ

Gezi Direnişi sırasında polisin attığı gaz fişeğinin başına isabet etmesi sonucu yaralanıp 9 ay komada kaldıktan sonra 11 Mart 2014'te hayatını kaybeden Berkin Elvan'ın bugün sekizinci ölüm yıldönümü. Berkin Elvan’ın ailesi ve dostları her yıl olduğu gibi bu yıl da çocuklarını Şişli Feriköy Mezarlığı’ndaki mezarı başında törenle anacak.

Berkin Elvan gaz fişeğiyle vurulduğu sırada on dört, yaşamını yitirdiğinde on beş yaşındaydı. Davanın ilk duruşması, Berkin Elvan’ın ölümünden tam 3 buçuk yıl sonra 6 Nisan 2017’de, İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmüştü. Karar duruşmasında mahkeme heyeti sanık polis Fatih Dalgalı’nın kasten öldürme suçunun sabit olduğuna hüküm vererek, müebbet hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Mahkeme heyeti daha sonra indirim uygulayarak sanık polisin 16 yıl 8 ay hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Tutuklama kararı vermeyen heyet, sanık polis için yurt dışına çıkış yasağı getirdi. Sanık Fatih Dalgalı, görevine devam ediyor. Tüm bu süreç boyunca ise Elvan’ın ailesinin üzerinden devlet baskısı eksik olmadı.

ACININ KARŞILIĞI HİÇ

Baba Sami Elvan, haklarında AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret davası açıldığını belirterek “Her duruşma sonrasında yaptığımız rutin basın açıklamasından birindeki sözlerimiz nedeniyle hem eşim hem ben 9 yıl 4 ay gibi bir cezayla yargılanıyoruz. Çocuklarım devamlı gözaltına alınıyor. Devletin gözü hep üzerimizde ama bunlardan korkmuyoruz. Biz yargılanıyoruz. Polis görevine devam ediyor.”

Elvan’a cezasızlık ve üzerlerindeki baskı nedeni ile yaslarının tamamlanamadığını ve bunun yorucu olup olmadığını sorduğumuzda ise şöyle yanıtlıyor:
“İlk vurulduğu günden bugüne kadar hiçbir saniyesi aklımın ucundan çıkmıyor. Birisi orada kendini tatmin etti, zevkine çocuğumu vurdu ve bunun karşılığında bir hiç var. Acının üstüne acı koymak bu, çok daha kahredici.”

MUTLULUĞUMUZ ÇALINDI

Anne Gülsüm Elvan, “Devletin ailemle derdi bitmedi” diye başlıyor sözlerine ve şöyle devam ediyor:

“Çocuğum katledildi, yetmedi meydanlarda yuhalatıldım. Hakaret davası açıldı. Hepsinin yıldırma çabası olduğunu biliyorum ama korkmuyorum. Bu yas bitmez. Evladımın acısını taş gibi içime gömüp, kendimi kapadım. Ne zaman emri verenden, tetiği çekene hak ettikleri cezayı alırlarsa o zaman içimdeki taşı çıkaracağım, yasımı çekeceğim.”

Elvan, ailece değişen hayatlarını ise şu sözlerle dile getiriyor:

“Ben sabah 5’te işe gidiyorum. Bazı zaman gecenin 4’ünde sokağa çıktığım, yürüdüğüm oluyor. Sokaklarda çocuğumu arıyorum. Ailemin mutluluğunu çaldılar, ateş bıraktılar evime.”

Elvan Ailesi Avukatlarından Çiğdem Akbulut, “Aileye özel olarak devlet baskısı olduğunun göstergeleri var” diyerek şöyle konuşuyor:

“Elvan Ailesine, çocuğumuzun öldürülmesinin gerçek sorumlusu Tayyip Erdoğan’dır demeleri üzerinden açılmış bir dava bulunuyor. Dönemin Başbakanı olan Erdoğan’ın ‘Emri ben verdim’ dediği bir konuşma mevcut. Hukuki olarak suçu kabul eden bir üst düzey devlet sorumlusu var. Dolayısıyla bu hakaret olarak değerlendirilemez. Gülsüm Elvan’a bir eylemde özel olarak saldırdıklarını kendi gözlerimizle gördük. Gözaltına alırken, kasten, zorlayarak, yüksek bir dirençle karşı karşıya kalmamalarına rağmen kolunu kırmışlardı. Aynı eylemde Berkin’in ablası olan Özge Elvan da gözaltına alındı. Berkin’in bir diğer ablası Gamze Elvan, polisler tarafından kaçırılmaya teşebbüs edildi."

Akbulut, son olarak İstinaf Mahkemesi’nde olan dosyanın incelendiğini belirterek, “Siyasi tarafı yüksek olan bir dosya. Görünüşte dosyayı iyi bir cezayla bitirmiş olsak da aile ve biz avukatları diken üstündeyiz. Yurt dışı çıkış yasağının bile kaldırılabileceği bir kararla karşı karşıya kalabiliriz” diyor ve ekliyor: “Fatih Dalgalı’nın Berkin’ kasten vurduğu artık mahkeme kararıyla da kesinleşti. 16 yıl 8 ay aldığı bir hapis cezası var. Türkiye yargı tarihinde çok sık karşılaştığımız bir durum değil, bu anlamda güzel bir karar ama eksik bir karar. Dalgalı, tutuklu değil. Bunun sebebi olarak duruşmaları düzenli olarak takip etmesi ve devlet nezdinde cesur bir görevi yerine getirmesi gösterildi. Oysa duruşmalar İstanbul’da görülürken, Dalgalı bildiğimiz kadarıyla Van’da olan görev yerinden SEGBİS üzerinden duruşmalara katıldı. Soruşturmanın başı savcıdır. Savcı, soruşturmayı polisle yürütür. Bize bu kişi Van’da görev yapıyor, dediler. Belki de Van’da değil, sadece duruşma günlerinde Van’a gitti. Çocuk öldürmekle yargılanan bir sanık huzura getirilmedi. Mahkeme niyetini ölçmek için de gözlemlemelidir dedik ama güvenlik gerekçesiyle bu duruma itirazlarımız kabul edilmedi.”