Berlin Bavul kollektifte Kahramanmaraş merkezli on ili kapsayan depremde etkilenen insanlarla dayanışma buluşmaları sürüyor.

Berlin Bavul’dan depremzedelerle dayanışma seferberliği
Fotoğraf: BirGün Avrupa

BirGün BERLİN

Berlin’de Bavul Kolektif, Kahramanmaraş merkezli on ili etkileyen depremler sonrası yaşam mücadelesi veren insanlarla dayanışma etkinlikleri düzenliyor. Bavul ve Berlinli müzisyenlerin çağrısıyla gerçekleştirilen ilk etkinlik sonrasında, 22 Şubat Çarşamba günü Gölgede Güneşte Grubu’nun dayanışma dinletisi, 23 Şubat Perşembe Doç. Dr. Fırat İlim’in sunumu ve moderatörlüğünde ‘Kayıp ve Yas’ konulu toplantı ve 25 Şubat Pazar günü müzisyenler Selim Kırılmaz ve Efe Bahadır’ın dayanışma dinletisiyle sürdürüldü. Dayanışma etkinlikleri 3 Mart Perşembe günü Ufuk Elik ve Cem Dinler tarafında oluşturulan PAYE Grubu’nun dinletisinin yer aldığı etkinlikler serisi devam edecek. 5 Mart Pazar günü tanıtımı Bavul’da yapılacak olan Beyazıt Taş’ın kaleme aldığı Felsefe Bahçesi adlı kitabın gelirleri depremzedelerle dayanışmaya ayrılacak.

YIKIMIN YOL AÇTIĞI ÖLÜMLER ÖNLENEBİLİRDİ

İlk buluşma Berlin’deki müzisyenler ve değişik çevrelerden çok sayıda insanın bir araya gelmesiyle gerçekleşti.

Bavul Kollektif adına Özgür, Jaafer ve Doğukan, Türkçe, İngilizce ve Almanca olarak yapılan konuşmalarda Türkiye’nin depremin hep yaşandığı bir ülke olduğu vurguladı. Depremi önlemenin mümkün olmadığı, ancak bu gerçekliğe uygun davranıldığı zaman yıkım ve can kayıplarının önüne geçilebileceğinin altı çizilerek; “Yıkım ve can kayıplarının nedeni rant düzenidir. Avrupa ülkeleri gibi zengin değiliz. Ancak halkımız depremin bir felakete dönüşmemesi için boğazından kısarak yardım etmekte, deprem için konulan vergiyi itirazsız ödemektedir. Yıllardır toplanan milyarlarca dolar nerede? Toplanan milyarlar neden deprem önlemleri doğrultusunda kullanılmıyor?” denildi.

berlin-bavul-dan-depremzedelere-yardim-seferberligi-1132063-1.

“BİZ AKIL SAĞLIĞIMIZI KORUMAYA ÇALIŞIYORUZ”

Bavul Kollektif’ten Doğukan: “Ben 17 yaşıma geldiğimde, babamın daha on yedi aylıkken Erzincan depreminde annesini babasını kaybettiğini öğrendim. Yirmi yaşımda ise teyzelerimin 1966 depreminde Varto’da toprak evlerinin altında kalıp öldüklerini, hayatlarını kaybettiklerini öğrendim. Daha bir gün önce Hatay’da halamın torunu Umut, otuz üç yaşında genç bir insanı kaybetti. Ya biz buna kader diyebilir miyiz? Yani biz yas tutalım, evde ağlayalım sürekli televizyonu izleyip kaç tane daha insan kurtarabilecekler, günler sonra diye bekleyeceğimiz bir durum değil ki. Emin olun şurada bir araya gelmemizin kendisi sadece maddi olarak Türkiye’deki depremzedelere bu işin mağdurlarına yardım etmek değil. Biz akıl sağlığımızı korumaya çalışıyoruz. Bizim akıl sağlığımızı kuruyabilmemiz için bir arada olmamız lazım. Biz bir arada olduğumuzda ölmüyoruz. Bir arada olmadığımızda ses çıkarmadığımızda, bunlar sadece doğal afetmiş gibi karşılandığında ölüyoruz, öldürülüyoruz yani. Bir önceki gibi, bir önceki gibi ve bir önceki gibi…

Hiçbir şey yokmuş gibi davranıp sadece ağlamamızı istiyorlar. Bir araya gelmeyelim. Sadece bu duruma üzülelim ve yardım edelim. Vicdanen kendimizi rahatlatalım istiyorlar. Ama biz sadece üzüntülü değiliz aynı zamanda öfkeliyiz.

Biz her gün ölülerimizin sayılarını üç bin, üç bin, beş bin, beş bin artarak öğreniyoruz ama televizyonlardan bize bir tane bir tane kurtarılanları izletiyorlar. Ya biz televizyonların başında sabah akşam bunların üzüntüsüyle yaşamak zorunda mıyız? Biz hayatımızın neresine kadar bunları dinleyeceğiz böyle?

Utanacaksak bugüne kadar bunların hesabını soramadığımızdan utanalım.

Kimsenin bizim samimiyetimizi, bizim nasıl üzüleceğimizi, ne yapmamız gerektiğini bize anlatmasına ihtiyacımız yok. Biz biliyoruz nasıl anlatacağımızı kendimizi. Biz ne zaman üzüleceğimizi, ne zaman sözümüzü söyleyeceğimizi biliyoruz.

Arkadaşlarım bazen sosyal medyada şöyle bir mesaj yazıyor. Orada insanlar soğukta üşüyorken bana yemek yemek haram geliyor. Ben utanıyorum bundan diyor. ‚ Niye utanalım arkadaşlar? Utanacaksak bugüne kadar bunların hesabını soramadığımızdan utanalım. Hala öldürülüyoruz ve bunu izliyoruz. Utanacağımız şey bu. Bundan başka utanacak bir şey yok bizim için. O yüzden rica ediyorum bir arada olalım. Sadece bugün değil her zaman bir arada olalım. Hesap soralım. Bundan önce gidenler için, bugün yitirdiklerimi için de hesap hesap soralım. Gelecekte yaşanacak deprem gibi doğal olayların bir felakete dönüşmemesini sağlayalım.”

Etkinlikte yer alan çok sayıda sanatçıdan; İsa ve Hüseyin Boğa, Cihangir Aro, Ceyhun Kaya, Cemile Dinçer, Ufuk Elik ve Grup Allmende yaptıkları müziklerle duygularını paylaştılar. Bavul Kollektif’ten yapılan açıklamada da etkinliğin gelirinin, katılımcıların yaptıkları dayanışma katkıları ile birleştirilerek depremde oluşan yaraların sarılması için bölgeye ulaştırılacağı ifade edildi.

ETKİNLİKLER DEVAM EDECEK

Dayanışma etkinliklerinin ikincisi 22 Şubat Çarşamba günü Gölgede Güneşte Grubu’nun dinletisiyle devam etti. 23 Şubat Perşembe Doç. Dr. Fırat İlim’in sunumu ve moderatörlüğünde ‘Kayıp ve Yas’ konulu toplantı çok sayıda insanın katılımıyla gerçekleşti. Katılımcılar görüşlerini paylaştılar. Sorulan sorular Doç. Dr. Fırat İlim ve katılımcılar arasında bulunan doktor ve psikiyatristler tarafından yanıtlandı. 25 Şubat Cumartesi günü Müzisyenler Selim Kırılmaz ve Efe Bahadır’ın dayanışma dinletisiyle sürdürüldü.

Dayanışma etkinlikleri 3 Mart Perşembe günü Ufuk Elik ve Cem Dinler tarafında oluşturulan PAYE Grubu’nun dinletisi diğer etkinliklerle devam edecek. 5 Mart Pazar günü tanıtımı Bavul’da yapılacak olan Beyazıt Taş’ın kaleme aldığı Felsefe Bahçesi adlı kitabın gelirleri depremzedelerle dayanışmaya ayrılacak.

berlin-bavul-dan-depremzedelere-yardim-seferberligi-1132064-1.

berlin-bavul-dan-depremzedelere-yardim-seferberligi-1132065-1.