Münih Güvenlik Konferansı öncesi Almanya’da transatlantikçiler ile Rusya ve Çin arasında dengeyi savunanlar arasındaki tartışma tırmanıyor. Prof. Dr. Bozay, koalisyon ve muhalefetteki homojen olmayan duruma dikkat çekti.

Berlin’de rota tartışmaları

Yaren ÇOLAK

Güvenlik politikalarının Davos’u sayılan Münih Güvenlik Konferansı’na iki hafta kalırken Almanya'nın küresel denklemdeki pozisyonuna dair hem koalisyon hükümetinde hem de muhalefette ciddi tartışmalar yaşanıyor. Koalisyon hükümeti ortakları Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) ile muhalefet cephesindeki önemli bir kesim ABD ile birlikteliğin ve transatlantik ilişkilerinin daha da artırılması gerektiğini savunuyor. Diğer kesim ise Almanya'nın ve de Avrupa'nın çıkarlarının öncelenmesini Rusya ve Çin ile dengeli bir ilişki kurulmasından yana.

SPD'li Başbakan Olaf Scholz'un Ukrayna savaşındaki temkinli tutumu ve Çin ile ilerletmeye çalıştığı ilişkiden rahatsız olan transatlantikçiler eleştirilerini yükseltirken Savunma Bakanı Christine Lambrecht’in geçen günlerdeki istifasının altında yatan nedenlerden birinin de bu çatlak olduğu söyleniyor. Lambrecht’in yerine getirilen Boris Pistorius'un şahin kanatta yer aldığı ve Scholz'un Leopar tanklarının Kiev'e verilmesi meselesinde olduğu gibi taviz vermek zorunda kaldığı ileri sürüldü.

HER YERDE AYRIŞMA VAR

Die Linke'de de benzer bir çatlak, eski Eş Başkanı Sahra Wagenknecht ve destekçileri ile diğer kanat arasında yaşanıyor. Yine iktidardaki Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşiller içinde de farklı sesler yükselmeye devam ediyor.

Koalisyon hükümeti ortakları SPD, Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP), hükümet planında kapsamlı bir ulusal güvenlik stratejisi hazırlayacaklarını belirtmişti. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı.

KOALİSYONDA ÇATLAK

Almanya siyasetinde yaşanan hareketliliği değerlendiren Köln Uluslararası Yüksek Okulu'ndan Prof. Dr. Kemal Bozay, koalisyondaki çatlağa dikkat çekerek, “Koalisyon hükümeti ortakları SPD, Yeşiller ve FDP arasında ortak irade konusunda sorunlar var. Koalisyon hükümeti, çok istemese de ABD politikası etrafında yer aldı ve savaşın tarafı oldu. Bu da bambaşka çelişki ve sorunları beraberinde getirdi. Hem Sosyal Demokratlar hem de Yeşiller, kendini barıştan yana bir parti olarak tanıtırken savaştan yana bir çizgide yer aldı” dedi.

SPD’li Savunma Bakanı Lambrecht’in istifasının tüm bu çatlaklardan bağımsız olamayacağını vurgulayan Bozay, koalisyon içerisindeki homojen olmayan fikirlere dikkat çekti. Bozay, “Gerek Şansölye Sholz gerek Dış İşleri Bakanı Annalena Baerbock aslında seçmen baskından dolayı tedirgin kaldı. Ukrayna krizi ekonomik, politik birçok kaygı barındırıyor. Burada da Scholz ‘uluslararası denge sağlanırsa varız’ diyerek daha güvenli bir durum yaratmaya çalıştı. Ancak Scholz istediğini yakalayamadı ve gerek SPD’de gerek Yeşiller nezdinde seçmenler tarafından eleştiri dalgası var. Ayrıca yeni toplumsal hareketler gündeme getirdi, barış hareketi de ivme kazandı” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Kemal Bozay, Köln Uluslararası Yüksek OkuluProf. Dr. Kemal Bozay, Köln Uluslararası Yüksek Okulu

SOL DA HOMOJEN DEĞİL

Benzer çelişkilerin Sol Parti’de de yaşandığını söyleyen Bozay, “Sol Parti barış görüşmelerinin Çin aracılığında yapılabileceğine inanıyor ve destekliyor. Ayrıca Sahra Wagenknecht tabi kılındı. Onun çizgisinde Rusya hayranlığı vardı. ABD politikalarına karşı Rusya politikalarını destekledi, bu da homojen değil. Bu çizginin ağırlık kazanmasıyla da sol parti oy kaybetti” diye konuştu.

Konferansın ortak sorunun Rusya olacağının altını çizen Bozay, “Gelişmelere bakınca konferanstan çözüm beklenemez ama tartışma zemini oluşacaktır” dedi ve ekledi: “Tüm dünyayı konjonktür olarak etkilemekte. Bu da ortak çizgi dayatıyor. İçeride sağlanamayan homojenlik uluslararası arenayı nasıl bir çizgide buluşturur göreceğiz.”