Bilgisayar sanatı beynimizin işleyişine ışık tutabilir mi?

AYŞEGÜL ŞENYİĞİT

“Domuz-salyangoz”, “Kuş-deve”, “Balık-köpek” ve daha fazlası… Bunların hiçbiri hayvan türü değil, sadece Google’ın yapay zekâ üzerine yürüttüğü “Inceptionism” (Fikir aşılama sanatı) adlı projesi içerisinde bilgisayarın “beyni”nden çıkan halüsinasyon benzeri yaratıcı ürünler.

“Inceptionism” yapay bir sinir ağına yüklenen fotoğrafların içinden, bilgisayarın şekilleri ve belli nesneleri tanımasına deniyor. Çok katmanlı yapay sinir hücrelerinden oluşan ağda, nesne tanıma işlemi şöyle gerçekleşiyor: Her bir imge/fotoğraf birinci “girdi” katmanına yükleniyor. Bu katmanda bilgisayar imgeyi, örneğin, “köşe veya daire” bulmak için tarıyor. Başlangıç katmanlarıyla iletişim halinde olan diğer ara katmanlarda bilgisayar, imgelerin içindeki temel özellikleri (köşe veya dairesel şekiller gibi) baz alıp onlara bir anlam yükleyerek “kapı veya salyangoz” gibi öğeler algılıyor. Son katmanlarda ise bulduğu bu nesnelere cevaben bir “yorum” getiriyor. Örneğin bilgisayar bulduğu bir “salyangoz” öğesi üzerinden ona cevaben “domuz” yorumunu getirebiliyor. Bu süreci, eğlence olsun diye baktığımız kahve fallarındaki şekilleri kuş, araba ya da ağaca benzetip son olarak bunlara yorum getirmemize benzetebiliriz.

Kontrollü gerçekleşen bu imge tanıma sürecinin amacı makinenin pek çok nesne arasından belli bir nesneyi tanımasını sağlayarak ona bir nevi “düşünme”sini öğretmek. Ayrıca, rüya görme veya soyut düşünme gibi beynimizin yaratıcı yönünü daha iyi anlayabilmek de hedefler arasında....