3. Ulusal Eğitim Kurultayı Sonuç Bildirisi’nde, TÜBİTAK ve TÜBA gibi bilim kurumlarının, iktidarın kadrolaşma alanları...

ATTİLA AŞUT

24-25 Kasım 2012 tarihlerinde Ankara’da toplanan 3. Ulusal Eğitim Kurultayı sonunda yayımlanan bildiride, 4+4+4 Yasası’yla “laik, halkçı ve eşitlikçi eğitim sisteminin sonlandırıldığı” belirtildi. 13 demokratik kitle örgütünün desteklediği ve iki gün süren Eğitim Kurultayı’nın Sonuç Bildirisi’nde; eğitimin dinselleştirilmesini amaçlayan düzenlemeler eleştirilirken, üniversite gençliğinin önümüzdeki günlerde yeni YÖK Yasa Tasarısı’na karşı yükselteceği savaşıma omuz verilmesi istendi.
Düzenleyicileri aralarında Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Müzik Eğitimcileri Derneği, Tüm Öğretim Elemanları Derneği, Ulusal Eğitim Derneği, Dil Derneği ve Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Ankara Şubesi’nin de bulunduğu Eğitim Kurultayı’nda benimsenen görüşler özetle şöyle:
»AKP iktidarı, içeriği ve biçimiyle tam bir karmaşaya ve çelişkili uygulamalara dönüşen 4+4+4’lük eğitim düzenlemesi ve Yeni YÖK Yasa Taslağı’yla, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda yer alan laik, halkçı, eşitlikçi ve bilime, sanata dayanan eğitim sistemini sonlandırmıştır.
»Son on yılda eğitim sisteminde yapılan değişikliklerle, “Öğretimi Birleştirme Yasası”ndan “Öğretimi Ayrıştırma Yasası”na geçilmiştir.
»Yaşanan adaletsizliklere itiraz etmeyen, “formatlanmış” kuşaklar yetiştirilmek istenmektedir.
»Gelinen noktada eğitim sistemimizin % 35’i özelleşmiştir. 8 yıllık kesintisiz eğitim için Özel İletişim Vergisi’nden alınan payla oluşan kaynaklar, bugün artık özel okullara aktarılmaktadır.


4+4+4'E İLİŞKİN TESPİTLER
»8 yıllık zorunlu eğitimin parçalı duruma getirilmesi, okulöncesi eğitimin zorunluluk kapsamına alınmaması, temel eğitimin bütünlüğünü bozan bir yaklaşımdır. 60 aylık öğrencilerin birinci sınıfta öngörülen eğitimi almaları olanaksızdır. Şu anda 60 aylık ve 84 aylık çocukların aynı sınıfta eğitim aldıkları bir uygulama yürürlüktedir. Zihinsel, bedensel gelişimleri bu denli farklı grupların aynı sınıf içerisinde, bir arada okutulması, kaçınılmaz olarak yaşça küçük öğrencilerin ezilmesi sonucunu doğuracaktır.
»“4+4+4” söze, anlatıma, metne dayalı; uygulamayı, araştırmayı, tartışmayı yok sayan “modüler eğitim” anlayışını temel almaktadır. Bu sistemle hedeflenen, ortaokullar için İmam Hatip, liseler içinse “Açık Lise” uygulamalarını yaygınlaştırmaktır.
»Yeni sistemle din derslerinin süresi artmaktadır. Ortaokullar için belirlenen 21 seçmeli dersten yalnızca “Kuranı Kerim” ve “Hz. Muhammed’in Hayatı” yasal güvence altına alınmış, diğer derslerin Talim ve Terbiye Kurulu tarafından değiştirilebilmesine veya kaldırılabilmesine izin verilmiştir. Haftalık 36 saatin 10 saati, fiilen din kültürü dersi haline getirilmiştir. Pek çok okulda, öğretmen açığı veya tercih eden öğrenci sayısının azlığı öne sürülerek, din ile ilgili olanlar dışındaki seçmeli derslerin alınabilmesi engellenmektedir.
»Ortaokulda 20 saat Türkçe ders yapılırken, 18 saate kadar yabancı dilde ders yapılabilmesi, ancak sömürge ülkelerinde görülebilecek bir uygulamadır. Seçmeli Arapça derslerinin önünün açılması için alınan bu karar, eğitimin dinselleştirilmesi hedefinin bir parçasıdır. Öğretim gücü, sözümona ders açığını kapatmak için melelere, mollalara akmaktadır. Eğitimciler, gericiliği örgütleyen yerel güç odaklarının (aşiret ağalarının, tarikat önderlerinin) kulu/kölesi olacak duruma getirilmektedir.
»“Nüfusa dayalı kayıt sistemi” uygulaması, İmam Hatipler söz konusu olduğunda rafa kaldırılmakta, velilerin çocuklarını istedikleri İmam Hatip ortaokuluna yollayabilmeleri yönünde esneklik sağlanmaktadır.


ÜNİVERSİTELER VE BİLİM
»AKP iktidarı döneminde üniversiteler bilim kurumu olmaktan çıkmış, açıldıkları kentlerin ekonomik gelişimine katkı sağlayacak kurumlar olarak görülmeye başlanmıştır. Neredeyse bütün cemaatler, birer üniversite açmıştır. TÜBİTAK, TÜBA gibi bilim kurumları, iktidarın kadrolaşma alanları haline getirilmiştir.
»Yeni YÖK Yasa Taslağı, anayasaya açıkça aykırıdır. Üniversiteler üretim odaklı yapılanmaya gitmekte, akademisyenler piyasa öznesine dönüştürülmektedir. Bilimsel çalışma, kısa erimde ticari kazanç sağlayacak alanlarla sınırlanmaktadır. Üniversite yönetimleri tümüyle siyasi iktidara bağımlı kılınmakta, zaten yetersiz olan üniversite özerkliği büsbütün ortadan kaldırılmaktadır. Yükseköğretimde özelleşmenin, devlet kaynaklarıyla destekleneceği açıkça belirtilmektedir.
» Eğitim, parasız ve anaokulundan üniversite sonuna dek Türkçe olmalıdır.


ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
»Baskı altında ve siyasi iradeye bağımlı üniversite modeli kabul edilmez. Üniversite ile ilgili kararlar, üniversite bileşenlere tarafından, demokratik yollarla belirlenmelidir.
»Ulusal bir bilim gündemi oluşturulmalı ve Türkiye’nin bilim gücü, bu gündeme uygun olarak yetiştirilip bu yönde çalışması sağlanmalıdır. Tüm bu işler, bir eğitim reformuyla değil, eğitim devrimiyle yapılır! Esas olan, bu iktidarı değiştirmek, bunları yapacak Cumhuriyet iktidarını yaratmaktır.
»Sorun, üniversitenin ya da okulun sorunu değil ülkenin var olma sorunudur. Bilimcilerimize, öğretmenlerimize sahip çıktığımızı göstermek için onların yanında olduğumuzu gösterecek eylemleri başlatalım.
»Bu bağlamda üniversite gençliğinin yeni YÖK Yasa Tasarısı’na karşı yükselteceği savaşıma omuz verilmelidir.