Depremde hasar gören tarihi eserlerin restorasyon sürecine yakın zamanda başlanacak. Ancak uzmanlar daha önceki hatalı restorasyonlardan dolayı endişeli. Sanat Tarihçisi Coşkun, “Sadece bilime kulak verilmeli” dedi.

Bilimin ışığında bir restorasyon olmalı
Tarihi Antep evleri de Maraş depremlerinde zarar gördü / Fotoğraf: BirGün

Eda Köprü Yılmayan

Maraş depremleri yitirilen yüzlerce canın yanı sıra, binalarda da büyük yıkıma yol açtı. Tarihi yapılardan da yüzlerce eser yıkıldı ya da hasara uğradı. Biz de tarihi eserlerle ilgili son durumu Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Zeki Coşkun ile konuştuk.

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, deprem bölgesinde yıkılan tüm tarihi eserlerin parçalarının korunmaya alınması için Turizm ve Kültür Bakanlığı yetkililerine çağrıda bulundu. Bu çağrıya siz de katılır mısınız?

Elbette katılıyorum. En büyük yıkımın yaşandığı merkezlerden Hatay’a bakın. Neredeyse bir anıt kentti. Hep söylenegeldiği üzere gerçek ve canlı tarihsel, kültürel “mozaik”. Bu nitelik göz önünde bulundurulursa sembolik yapıların ötesinde kentin, yörenin bütününe koruma perspektifiyle yaklaşılması gerekir. Belirgin örnek olduğu için Hatay’ı andım. Tüm deprem bölgesi için aynı durum geçerli. Tarihsel yapı envanteri elde olduğuna göre öncelikle oralara sayın Candan’ın çağrısı doğrultusunda yaklaşmak gerek.

Zeki CoşkunZeki Coşkun

Gaziantep Kalesi’nden Malatya Arslantepe Höyüğü’ne, Diyarbakır Surları’na kadar onlarca tarihi eser yıkıldı veya hasar gördü. Bu eserlerin sanat tarihi için nasıl bir önemi vardı?

Her bir tarihsel yapı, bulunduğu coğrafyada bizden önceki zamanların toplumsal, kültürel, zihinsel ve fiziksel – pratik belgeleri, izleridir. Bize devrolan, farkında olalım, olmayalım o coğrafyadaki varlığımızı biçimlendiren hayat kalıntılarıdır. Tanpınar, Beş Şehir’e şu saptamayla başlar: “Her şehrin toprağının hususiyetlerinden gelen bir yüzü vardır ki garip bir şekilde orada geçen zamana hükmeder ve çok defa nesillerin hayatında psikolojik bir amil vazifesi görür.”

Sanat tarihi kapsamında anılan yapılar, hayatımıza etkisini pek de fark etmediğimiz o kültürel, duyusal etkenlerin işaretleridir. Düşünsenize; Gaziantepliler kale burçlarının, Diyarbakırlılar surların, Malatyalılar Aslantepe’nin gölgesinde, eteğinde, yanında yöresinde yürüyor, soluklanıyor, yarenlik ediyor, gündelik gailesini yaşıyor… Tarih de sanat tarihi de kapanmış sayfalar, safhalar değildir.

İNCELEMEYE İZİN YOK

Bu eserlerin restorasyonu için nasıl bir yol izlenmeli? Daha önce başka eserler için kötü restorasyon örnekleri de gördük. Bunun doğru yöntemi nasıl olmalı?

Yöntem açık ve net: Bilim ne diyorsa onu yapacaksınız, kimleri ve neleri işaret ediyorsa onlarla yapacaksınız. Tersine davrandığınızda, bilfiil depremin kendisinde de görüldüğü, yaşandığı üzere her şey çöküyor, altından kalkamayacak, hiçbir şekilde ödenemeyecek faturalar çıkıyor karşınıza. Yok olan hayatları geri getiremezsiniz, yerle yeksan olan kentleri de yapıları da... Restorasyon şart, evet. Ve uzmanlık işi. Zorunlu. Her şey bir yana, depremin büyük yıkıma yol açtığı Antakya’da herhangi bir hasar var mı diye kendiliğinden Arkeoloji Müzesi’ni incelemeye koşan akademisyenlere; yerbilimcilere, mühendislere, neden izin verilmiyor? Neyi sakınıyor, neyi, neden engelliyorsunuz?

YÜZLERCESİ ZARAR GÖRDÜ

Maraş merkezli 11 ili etkileyen depremler, binlerce binayı yerle bir ederken, yüzlerce yıldır ayakta duran tarihi yapıları da etkiledi. Asırlık camiler, kaleler, kiliseler ve tarihi eserler depremler sonrası tamamen yıkıldı ya da büyük zarar gördü. Onlardan bazıları şöyle:

Meryem Ana OrtOdoks Kilisesi: Hatay’da bulunan ve tarihi yaklaşık 700 yıl olarak bilinen Meryem Ana Ortodoks Kilisesi, depremde ağır hasar alarak yıkıldı. Yıkılan kilisenin çan kulesi ise ayakta kaldı. Kilisenin 2020 yılında restore edildiği öğrenildi.

Antep Kalesi: Depremden etkilenen antep'te, tarihi kale de hasar gördü. Merkez Şahinbey ilçesindeki tarihi Antep Kalesi'nin doğu, güney ve güneydoğu kısımlarında bulunan bazı burçlar, depremin etkisiyle yıkılırken, enkaz yola saçıldı. Kalenin yanındaki istinat duvarı da çöktü. Bazı burçlarda ise büyük çatlaklar oluştuğu görüldü.

Eski Meclis Binası: Fransız mimar Leon Benju tarafından 1927 yılında Köprübaşı olarak anılan meydanda inşa edilen ve 1938'den Hatay Devleti'nin Türkiye'ye katıldığı 29 Haziran 1939'a kadar meclis binası olarak hizmet veren yapı yerle bir oldu.

Tarihi Antep Evleri: Tarihi Antep evleri de, Maraş depremlerinde zarar gördü.

Beyaz Han: Antep'teki tarihi Beyaz Han da deprem nedeniyle hasar aldı.

Hatay Uzun Çarşı: Hatay'ın simgelerinden ve turistlerin mutlaka uğradığı yerlerin başında gelen Tarihi Uzun Çarşı da depremde büyük hasar gördü.