Bilir misin madenci olmayı?

PINAR ŞENEL

Yeni buluşların makineleşmiş endüstriyi yaratmasıyla İngiltere’de başlayan Sanayi Devrimi, üretim ilişkilerinin yeniden şekillendirirken ekonomik, siyasi ve toplumsal dönüşümleri de beraberinde getirmiş; burjuva sınıfının karşısında işçi sınıfının doğmasına sebep olmuştu. Kömür madenciliği tekniklerini 18. yüzyılın sonlarında geliştiren İngiltere, 19. yüzyılın başında dışarıdan gelen işçilerin mevcut işgücü dengesini riske atmasından ötürü sendika gerçeğiyle tanışmıştı. Güney Galler’deki kömür madencileri, demir ve çelik endüstrisindeki işçilerin örgütlenmelerine de yardımcı olmuştu. O zamanlar bir madenci çalışma saatine göre değil, ne kadar kömür çıkardığına göre ücret alırdı. Mümkün olduğunca fazla kömür ve gelir elde etmek için evin tüm erkeklerinin daha çocuk yaştan yeraltına girmesi yaygın ve normaldi. Bize bu dönemi en iyi anlatan eserlerden biri, Richard Llewellyn’in Vadim O Kadar Yeşildi ki romanı. Birleşik Krallık’ın madencilik bölgesi Güney Galler’de, 9 çocuklu Morgan ailesinin en küçük oğlu Huw’un gözünden izleriz madenci olmanın ne demek olduğunu. Anlatı, bir grevle başlar: Demirhanelerin kapatılmasıyla işsiz kalan işçilerin daha düşük ücretlerle çalışmaya razı olarak kömür madenine gelmesi, iyi ücretlere çalışan madencilerin işten çıkarılmasıyla sonuçlanınca, madende grev kararı çıkar. Henüz sendika yoktur. Maden köylerinden gelen işçilerin geceleri dağlarda yaptığı örgütlenme toplantılarının mimarı Huw’un ağabeyleridir ki kurdukları sendikanın git gide büyümesiyle işleri yürütmek için Londra’ya gitmeleri belki de Birinci Enternasyonal’in çalışmalarına katılmalarındandır. Sendikal mücadelenin iniş-çıkışları romanın başından sonuna işlenen ana anlam katmanıdır. Romanın bir diğer izleği Gallilerin kimlik sorunudur. Birleşik Krallık’a 19. yüzyılın başında katılan Galler’in İngiltere’nin asimilasyon çabalarına maruz kalması, bir İngiliz okuluna gitmeye başlayan Huw’un dili ve ırkı nedeniyle okul yönetimi ve öğrenciler tarafından baskı altına alınması üzerinden anlatılır.

Ailenin babası Gwilym Morgan’ın eşine hürmeti ile Huw’un “kadınların her zaman ne kadar yiğit olduğu”nu defalarca söylemesi romanın dikkat çekici yönlerinden biri. Bütün fertleriyle dürüst, erdemli ve özgecil yaşam idealinin hayat bulmuş halini temsil eden Morgan ailesinin yirmi yıla uzanan hikâyesini izlemek edebî bir haz.

Morgan’lar dışında bir madenin ve bir vadinin de başrolde olduğu Vadim O Kadar Yeşildi ki romanında Richard Llewellyn, gerçekçi anlatımı yer yer lirik sahnelerle bir arada örmüş. Vadi sırtlarından inerken birbirlerine katılarak hep bir ağızdan şarkılar, ilahiler söyleyen ve tek bir organizma gibi hareket eden maden köylülerinin estetizmi ile vadi tabanına gün gün yayılan maden cürufunun ölü sessizliği arasındaki karşıtlık anlatının dramasıdır.

Galler’in en önemli edebi figürü olan 1906 doğumlu yazar Richard Llewellyn, yaşamı boyunca Galler’in Pembrokeshire eyaletinde doğduğunu iddia etse de Birleşik Krallık kaynakları bu iddiayı reddeder ve kayıtlara Londra’da doğduğu geçer. Yazar hakkında tartışmalı bir diğer iddia, romanı kendi deneyimlerine dayanarak yazdığıdır. BBC’ye göre LLewellyn, romanını Gilfach Goch madenci kasabasındaki insanlarla yaptığı görüşmelere dayanarak yazmıştı. The New York Times’a göre ise Llewellyn, romanı yazmadan önce dört ay boyunca kömür madeninde çalışmıştı. Kesin olan, “Vadim O Kadar Yeşildi ki” romanının LLewellyn’in, İngiliz ordusundaki görevi sırasında Hindistan’dayken yazılmış olduğudur. 1939’da yayımlanan, 1940’ta -uzun yıllar kalacağı- çok satanlar listesine giren, 1942’de sinemaya uyarlanan ve beş dalda Oscar ödülü kazanan Vadim O Kadar Yeşildi ki Gani Yener’in güzel Türkçesiyle Edebiyat’ta ikinci baskısında.