Devlet İstatistik Enstitüsü"nce (DİE) gerçekleştiril

Devlet İstatistik Enstitüsü"nce (DİE) gerçekleştirilen 2004 Hanehalkı Bilişim Teknolojilerinin Kullanımı Araştırması, Hanehalkı İşgücü Anketi'ne ek bir parça olarak gerçekleştirilmiş. Yani sorgucular ellerindeki anket kağıtlarını yüzyüze görüşmelerde doldururken bilişim araçlarına ilişkin de bilgi almışlar. DİE veritabanından hanehalkı çalışmasında kime gidildiğine bakıldığında, hem kentsel hem de kırsal nüfusun kapsandığı öğreniliyor. Dolayısıyla, tersine bir açıklama yapılana kadar, 2004 Bilişim araştırmasının hem kentsel hem de kırsal nüfusu içerdiğini sayıltılamamız doğru olacak. Bilindiği gibi DİE kentsel nüfus olarak 20 binin üstündeki yerleşim birimlerini kabul ediyor. Bu nüfusun altında kalan yerleşim birimleri kırsal olarak tanımlanıyor.

Bu durum daha önce TÜBİTAK/Bilten araştırmalarıyla karşılaştırmayı bir ölçüde güçleştiriyor. Çünkü 1997 ve 2000 yılındaki araştırmalarda sadece kentsel nüfus kapsanmıştı. Bunun nedeni araştırıcıların tercihleri değil, kırsal nüfus katıldığı zaman sorgucuların gitmesi gereken kişilerin sayısının artmasıydı. Bu da araştırmanın maliyetini oldukça yükseltiyordu. Oysa, eldeki kaynaklar sınırlıydı.

Bütün bu zorluklara karşın gene de yıllar içindeki gelişime bakmak bir fikir verebilir. Tabloda gördüğünüz rakamlar bir anlamda bilişim teknolojilerine ilişkin olarak 1997'den beri Türkiye'de üretilen hanehalkı bazındaki temel göstergeleri içeriyor. Bilgisayar sahipliği 1997'de yüzde 6,5'tan 2000 yılında yüzde 12,3'e yükseliyor. Son yapılan araştırmadaysa bu rakam yüzde 10,8 olarak ortaya çıkmış (DİE anketindeki masaüstü ve dizüstü bilgisayarların toplamı). Benzeri bir durum İnternet aboneliğinde de ortaya çıkıyor. Yüzde 1,2'den (1997) yüzde 6,9'a yükseliyor (2000) ve 2004 yılında bu gösterge yüzde 6,4 olarak ortaya çıkıyor. Aslında bir "düşüş" söz konusu değil. Yukarıda vurguladığımız gibi, kırsal nüfusun araştırmaya katılması ortalamayı aşağıya çekiyor. Ancak, kentsel nüfusun hanelerin kabaca yüzde 65'ini oluşturduğunu düşünürsek, yüzde 35'in içindeki sahiplik oranlarının ciddi olarak düşük olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

Eğer DİE anketi çözümlerken kentsel ve kırsal nüfusu ayrı ayrı ele alırsa aslında yedi yıllık dönemde kentsel nüfustaki gelişim daha anlamlı olarak ortaya konabilir. Geçen yazıda belirttiğimiz gibi DİE araştırmasında sabit telefon hizmetinin niye araştırmaya katılmadığını da henüz anlamış değiliz. Umarız bir açıklama yapılır. Eğer kırsal nüfus sadece köylerden oluşssaydı belki sabit telefonun katılmaması anlamı olabilirdi, çünkü bazı köylerde her evde bir telefon olması beklenmeyebilirdi. Oysa nüfusu 20 binin altında çok sayıda ilçe, kasaba gibi evlerde telefonun olması beklenen yerleşim birimleri de var.