9 kişinin öldüğü Vartinis Katliamı davası, bugün yeniden başlıyor. Ailenin kalan tek üyesi Aysel Öğüt, “En büyük kardeşim 14 yaşındaydı” dedi. Davanın 2023’te zamanaşımına uğrayacağını söyleyen Av. Karaçelik ise “Mağdurun gerçeği bilme hakkı karanlıkta kalacak” diye konuştu.

Bir ailenin katledilmesinde zamanaşımı tehlikesi: Vartinis davası yeniden başlıyor

Dilan Esen

Muş’un Korkut ilçesine bağlı Altınova Beldesi’nde 3 Ekim 1993’te aynı aileden 7’si çocuk 9 kişinin bulunduğu ev yakıldı. Vartinis olarak da bilinen beldede yakılan evdeki 9 kişi de hayatını kaybetti. Aileden geriye sadece şimdi 45 yaşında olan ve o gece o evde bulunmayan Aysel Öğüt kaldı. Vartinis Katliamı’nın üzerinden yaklaşık 28 yıl geçti. Zamanaşımına 2 yıl kalmışken katliama ilişkin dava bugün Kırıkkale 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülmeye başlanacak.

Vartinis’in kuzeyinde 2 Ekim 1993’te çıkan çatışmada bir Astsubay Mustafa Uçar ile PKK’li yaşamını yitirdi. O günün tanıklarının anlattıklarına göre çatışma sonrası köy içerisinden iki araçla geçen güvenlik güçleri araçlarını durdu. İçlerinden, Hasköy İlçesi Jandarma Komutanı Yüzbaşı Bülent Karaoğlu havaya ateş açıp “Bu şehidimin intikamını alacağım bu gece bu köyü yakacağım” dedi ve beldeden ayrıldı.

Ve ardından 1993, 3 Ekim Pazar gecesi, Vartinis’te ‘yasadışı örgüte yardım ve yataklık ettikleri’ iddiasıyla Öğüt ailesinin evi ateşe verildi. İçeride ev sahibi Mehmet Nasır Öğüt, eşi Eşref Oran, çocukları Sevim, Sevda, Aycan, Mehmet Şakir, Mehmet Şirin, Cihan ve Cinal vardı. Aysel Öğüt hariç tüm aile üyeleri yanarak hayatını kaybetti. Aysel Öğüt, olayın hemen ardından evin askerler tarafından yakıldığını belirterek suç duyurusunda bulundu fakat Muş Cumhuriyet Başsavcılığı evin PKK tarafından yakıldığını ileri sürdü.

Aysel Öğüt’ün katliamdan sonraki ilk 10 yılı soruşturma başlatılsın diye şikâyetler ve suç duyurularında bulunmakla geçti. Nihayet 2003’te Öğüt’ün yaptığı suç duyurusu sonucu bir soruşturma başlatıldı. Ancak Öğüt bu kez de bir dava açılsın diye 10 yıl daha bekledi. 2013’te dönemin Jandarma Yüzbaşı Bülent Karaoğlu, Hasköy İlçe Jandarma Komando Bölük Komutanı Piyade Kıdemli Üstteğmen Hanefi Akyıldız, Muş Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürü Şerafettin Uz ve Gökyazı Jandarma Karakol Komutanı Başçavuş Turhan Nurdoğan hakkında ‘kasten ev yakmak suretiyle birden çok kişinin ölümüne sebebiyet vermek’ suçundan dava açıldı. Öğüt, adliye koridorlarını arşınladı, defalarca davanın ‘güvenlik’ gerekçesiyle nakledilmesi nedeniyle Kırıkkale’ye gitti fakat haklarında 225 yıla kadar hapis cezası istenen sanıklar 2016’da beraat etti. Aysel Öğüt ve avukatının itirazı sonucu karar Yargıtay’a taşındı. Yargıtay 1’nci Ceza Dairesi, 26 Ocak’ta 3 sanık hakkındaki beraat kararlarını onarken Bülent Karaoğlu hakkında verilen beraat kararını bozdu. Yargıtay kararında, yangının sanık Bülent Karaoğlu’nun emir ve talimatları doğrultusunda meydana geldiğinin anlaşıldığını belirtildi.

Devlet güvenlik mahkemelerinden ağır ceza mahkemelerine kadar süren yargılama neredeyse yılan hikâyesine döndü. Dava bugün Kırıkkale 1’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden başlıyor fakat zamanaşımı süresinin dolmasına yalnızca 2 yıl kaldı.

‘İÇERİDE AİLEM VAR’

Ailesi katledildiğinde henüz 17 yaşında olan Aysel Öğüt, o günü şöyle anlattı: “Altınova’nın yukarısında çatışma olduğunu ve bir komutanın öldürüldüğünü duydum. Bülent Karaoğlu köye geliyor, insanları kahveye topluyor. ‘Köyünüzü bu gece yakacağım’ diyor. Herkes çok korkuyor hatta bazı kişiler köyü terk ediyor. Babam da ‘Bizlik bir şey yok, korkmayın’ dedi. O akşam amcamlarda kaldım, gece saat 03.00 sıralarında silah sesleriyle uyandık. Her tarafta askerler vardı, silah sesleri hiç durmuyordu. Dışarı çıktığımda babamın evinde yangının başladığını gördüm. Bizi döverek içeri soktular, ‘İçeride ailem var’ dedim ama bırakmadılar. Cenazeleri çıkarmaya bile izin vermediler, göremedim.”

Öğüt, şimdi 45 yaşında. 28 yıldır ailesinin ölümüne sebep olanlar tutuklansın diye mücadele veriyor: “Adalet bekliyorum. Cezalandırılmasını istiyorum. Yorulmayacağım, çökmeyeceğim, ayaklarımın üzerinde duracağım. Çünkü kendisi bu katliamı yaptı, 9 kişiyi öldürdü. Üvey annem hamileydi. En küçük kardeşim 2 en büyüğü 14 yaşındaydı. Hiçbirimiz çocukluğumuzu yaşayamadık. Adliye koridorlarında çok acı çektim.”

***

Katliam karanlığa gömülebilir

1990’lı yıllar ülkenin en karanlık dönemlerinden, özellikle faili meçhul cinayetler, insan kaçırmalar, ev yakmalar... Vartinis Katliamı davası avukatı ve Muş Barosu Başkanı Kadir Karaçelik, sözlerine şöyle başladı: “Gerçek bir öyküyle aynı zamanda zamanaşımı tehlikesiyle karşı karşıyayız. Ulusal mevzuata göre 2 Ekim 2023 yılında zamanaşımı süresi dolacak.”

Karaçelik, “Zamanaşımından sonra verilecek herhangi bir kararın kıymeti kalmıyor” dedi ve ekledi: “Dolayısıyla bu da sürekli sorguladığımız, kaygılandığımız cezasızlık politikasının değirmenine su taşıyan bir nitelikte. Mağdurun adalet talep etme ve gerçeği bilme hakkı ile olayın aydınlatılması gibi birçok konu yine bir karanlık içinde kalmaya devam edecek. Bu davanın bozma kararı sonrası duruşma tarihi maalesef 9 aylık ertelendi. Bu da her adımda bizi zamanaşımına yakınlaştırıyor.”

Karaçelik, şunları ifade etti: “O dönem operasyona katılan askerlerin tanıklıkları vardı. Sanığın operasyona katıldığını, bölüğe döndükleri zaman askerlerin otları ateşe verdiği minvalinde konuşmalar gerçekleştiğini, askerler arasında başları puşiyle bağlı kişilerin olduğunu ifade ediyorlar. 4-5 birliğin operasyona katıldığını tespit ettik, itiraf ettirdik. Kimisi bir çatışma oldu, kimisi olmadı dedi. Olay yerinde yapılan tespitler, güçlü bir çatışma artığına rastlanmadığını ortaya koydu. Aynı zamanda köyden onlarca tanık söz konusuydu. Yargıtay, sanki bir kişinin öfke patlamasından kaynaklı bireysel bir öfke eylemiymiş gibi hüküm kurdu. Bunun hukuk dışı, kabul edilemez bir karar olduğu kanaatindeyim.”