İşte İbo eski usuldeki pikaj gibi, varlığı görünmeyen ama yokluğu büyük bir eksiklik yaratan kaya gibi bir dayanıklılığın, sonsuz bir sabrın alçakgönüllü emekçinin adıdır ve yüreğimizde her zaman onun kocaman gülüşünün izi yer alacaktır.

89 Bahar Eylemlerinin ardından çıkmaya başlayan İşçilerin Sesi Gazetesi, onlarca işçinin, öğrencinin ve devrimcinin çalıştığı bir okul oldu. Gazetenin çıkarılış sürecine emeği geçen bütün arkadaşlarımıza künyede yer vermek için özenle davrandık. Ama her gazetemizin çıkarılışında İbo’nun görünmez bir emeği, tükenmez sabrı ve coşkusu vardı. Gazetemizin çıkışının ilk yıllarında henüz yayıncılık alanında bilgisayarlar yoktu. Yazılar daktilo ile yazılır, dizgiciye gönderilir, rulo halinde alınan çıktılar kesilip biçilip sayfa şablonlarına yapıştırılırdı. Sonra bu sayfaların filmi çekilirdi. Tabi bu aşamada onlarca kağıt kesiği filmde iz bırakır ve metal üzerindeki çapaklar gibi leke bırakırdı. Bu mini lekeler pikaj denilen aşamada tek tek silinerek temizlenir oradan kalıba gönderildi. Bu zahmetli montaj ve pikaj aşaması çoğunlukla geceleri yapılır ve gençlerin çoğunun sabrını aşan bir dayanaklılık ve çaba isterdi. Bu aşamada harcanan emek gazetede görünmez ancak eğer bu işler yapılmazsa gazete baskısı çok kötü olurdu. Yani olmaması eksiklik yaratan ama olması göze görünmeyen bu çalışmanın emekçisi çoğunlukla İbo olurdu. Saatler boyunca gece yarılarına kadar, sandalyeler üzerinde uyuyan Devin’e gözucuyla bakarak süren bu çalışmalar süresince İbo ne bir kere şikayet eder ne de karşılığında övgü beklerdi.
İşte İbo eski usuldeki pikaj gibi, varlığı görünmeyen ama yokluğu büyük bir eksiklik yaratan kaya gibi bir dayanıklılığın, sonsuz bir sabrın alçakgönüllü emekçinin adıdır ve yüreğimizde her zaman onun kocaman gülüşünün izi yer alacaktır. Çetin Uygur

**

İbrahim'in kaybı dolayısıyla hepinize başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Işıklar içinde yatsın.
Metin Çulhaoğlu

İbrahim Bey'in vefatını öğrenmekten dolayı büyük üzüntü içindeyim. Tüm BirGün ailesine başsağlığı dilerim
Meryem Koray

İbrahim Çeşmecioğlu'nun aramızdan ayrılmasına çok üzüldüm, hepimizin başı sağolsun
Aykan Sever

Birgün Gazetesi Sorumlu Yazıişleri Müdürü İbrahim Çeşmecioğlu'nun vefatı nedeniyle tüm BirGün Gazetesi emekçilerine başsağlığı diliyorum.
Yeldar Barış Kalkan

İbrahim Çeşmecioğlu'nun ailesine, dostlarına ve tüm BirGün çalışanlarına başsağlığı diliyorum.
Ünal Özmen

Ne zaman bir devrimcinin kaybını öğrensem, yüreğimden bir tel kopmuş gibi olur. İbrahim Çeşmecioğlu'nun kaybını öğrendiğimde de öyle oldu. Ailesine ve tüm BirGün çalışanlarına başsağlığı dilerim.
Dr. Uğur Cilasun

İbrahim Çeşmecioğlu'nu yitirmenin üzüntüsünü yaşıyorum. Ailesinin, dostalarının ve BirGün çalışanlarının başı sağolsun.
Mutahhar Aksarı

İbrahim Çeşmecioğlu'nun keybetmenin büyük üzütünsü içinde.... Devrimciler öldü, yaşasın devrim. Emrah

BirGün ailesinin başı sağ olsun..
Murat Karayalçın

BirGün’e ve Çeşmecioğlu ailesine başsağlığı dileklerimi gönderiyorum.
Erbil Tuşalp

**

Şen kahkahaları kulağımda duran yol arkadaşım

Ölüm ne soğuk kelime. Hele gençlere, sevdiklerimize hiç yakıştıramadığımız bir yok oluş.
Dört yıl önce Uşak’a gitmek üzereyken annemin ölüm haberini almış, yol boyunca ağlamıştım. İbo’nun ölüm haberi de öyle oldu. Bu kez Uşak’ tan İstanbul’a gelmek için otobüsün kalkış saatini beklediğim sırada geldi kötü haber. İbo ile ortak arkadaşlarımızdan Orhan’ın telefon etmesiyle irkildim ve konuşmamasından anladım beklenen acı haberi duyacağımı. Biz eskiden ağlamazdık ölümlerde, güçlü görünmek için. İçimize akıtırdık gözyaşlarımızı. Şimdi o zamanlar ağlamadığım kadar ağlıyorum. Otobüse bininceye dek yaşlar süzüldü gözlerimden, birçoğu da içime aktı. Şu otobüs hareket etse de doya doya ağlasam dedim ve yola koyulunca hiç engel koymadım gözyaşlarıma. Hem ağladım hem eski günlere yani İbo ile yol arkadaşı olduğumuz günlere gittim.
1980 öncesi Eskişehir’ de üniversite öğrencisiyken devrimci mücadele içinde tanımıştım onu. Okullarımız, çalıştığımız mahallelerimiz farklı olsa da her ortamda beraberdik. Özellikle Esin, Ayşe, Nurdan ve Oğuz’un olduğu ortamda şen kahkahalarını atardı hep.  Zor koşullarda gülmek için bahaneler bulurduk. İbo’nun annesi iç pilav yapınca Tepebaşı’ndaki evlerine giderdik pilav yemeye… Sonrası, yani 12 Eylül 80 sonrası Eylül Kasırgası herkesi bir yerlere savursa da biz cezaevinde birlikteydik bu kez. Koğuşlar ayrı bile olsa onların varlığı güç verirdi bize. Mahkeme günü arkadaşlarımızı göreceğiz diye heyecanlanırdık bayram çocukları gibi. Uzunca süren bu dönemden sonra İbo, ablası Dilek ve arkadaşı Ömer ile Eskişehir’ deki evime konuk olmuşlardı. O gelişinde daha evlenmemişti İbo.
Belli bir zaman sonrası yeni bir iş, yeni bir kent gerekti artık. Hayatlarımızda sürekli değişiklikler oluyordu. Evlenenler, ayrılanlar, okul bitirmeye çalışanlar derken İstanbul’u mesken tuttuk, bu kez yollarımız burada kesişti İbo ile. Onun mücadeleden kopmayışı, düzgün duruşu ve BirGün gazetesinde sorumlu müdür oluşu beni hep gönendirdi.
Yıllar sonra Eskişehir grubu olarak Eskişehir’de bir piknikte buluşmuştuk, İbo gelememişti ama aklı bizde kalmıştı. “Meğer Ne Çok Özlem Biriktirmişiz İçimizde” adlı yazımı BirGün’e götürüp arkadaşlarla resimlerimizi gösterince nasıl heyecanlanmıştı. Önümüzdeki temmuz ayındaki pikniğe gelmeyi ne çok istiyordu.
Sevgili İbo sen uykudayken seni göremeyeceğimizi bilsek de yanında olmak için Ali Asker, Songül ile birlikte gittiğim Cerrahpaşa Hastanesi’nin bahçesi sevenlerinle doluydu. Herkes o derin uykundan uyanmanı bekliyordu. Kader, Devin, Dilek, Ömer hep bu piknikten konuştuk. Doktorlar umut vermese de biz umudumuzu yitirmiyorduk. Şimdi senin yokluğunda o piknik nasıl geçer kestiremiyorum. Yine bizi kandırdın İbo. Sen hep böyle mi yaparsın, şimdi eksik kalmayacak mı bir yanımız?
Bu hayat seni çok yordu. Buna karşın sen hep direndin. Senin değişmeyen duruşunu ve kahkahalarını hep anımsayacağız. Seni çok özleyeceğiz İbo. İkbal Kaynar