‘Sonum Başlangıcımdır’ adlı oyunun yazarı Nurduran Duman, duygularını şöyle özetliyor: Bu bir kadının direniş öyküsü. Bir şiddet türü olarak entelektüel yalnızlığa dikkat çektim. Duygu kırıklığı da var, var olma mücadelesi de.

Bir kadının direniş öyküsü
Oyuncular Cansu Yılmaz, Ceren Kayış ve Emine Irmak Bavkır (Fotoğraf: DT)

Deniz Burak BAYRAK  

Size dokunan, çok iyi kotarılmış bir şiir okursunuz da su gibi akıp gider ya, son dizelere doğru giden yolculuk hiç bitmesin istersiniz. Şair-yazar Nurduran Duman’ın Bursa Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen ‘Sonum Başlangıcımdır’ oyunu tam olarak böyle bir oyun. Niçin yazıya şiir türüyle bağdaşım kurarak başladığımızı soracak olursanız yanıt olarak “Çünkü son yıllarda yazılan ve sahnelenen oyunların en şiirseli” deriz size.

Sonum Başlangıcımdır, Nurduran Duman’ın ilk oyunu. 2005’te Cemal Süreya Şiir Ödülü’nü alan Duman, şiirdeki hünerini son zamanlarda yazdığı oyunlarda da gösteriyor. Şairliğinin verdiği dilsel zenginliği kullanma yetisini oyunlar yazarak sürdürüyor. Oyunu Bursa’da beraber izledikten sonra bir araya geliyoruz ve başlıyoruz oyun üzerine sohbetimize. 

DİRENİŞ ÖYKÜSÜ

Baştan belirtelim ki oyun bir direniş öyküsü. Cansu Yılmaz, Ceren Kayış ve Emine Irmak Bavkır eş zamanlı olarak tek bir karakteri, Yosun’u ve onun bir kadın olarak direngen ruhunu canlandırıyorlar. İlk etapta kadının eve kapanmış, buhran içerisinde ve bir ezilmişlik hissettiği izlenimine kapıldığımız oyunda ilk dakikalardan sonra bu izlenim uçup gidiyor. Burada bir duygu kırıklığı ve belki de bipolar duyumsamalar yaşayan ama güçlü bir kadınla karşılaşıyoruz. Duman, “Bir duygu kırıklığı da var, var olma mücadelesi de. Yazar olarak orayı açık bıraktım. Metnin sonunu istediğinize bağlayabilirsiniz” diyor. Oyun evrensel bir sorun olan “şiddet”e odaklanıyor. Ama bir şeyler şiddetle sona gelse de yeniden başlıyor. Yazar şöyle diyor: “Karakter bu döngüye tekrar girebilir de bu zinciri kırabilir de. Kim bilir? İzleyici buna hem karamsar hem de ümit var bakabilir. Ancak altını çizelim ki dirençli bir son var oyunda.” 

Nurduran Duman

ENTELEKTÜEL YALNIZLIK 

Sonum Başlangıcımdır’da fiziksel şiddet dışında değerlendirilebilecek diğer şiddet türlerini görüyoruz. Karakterin bir yazar olduğunu vurgulayalım. Yaşadığı şiddet türlerinden biri, otobiyografik ögelerin de serpiştirildiği, Duman’ın da kendi ifadesiyle “entelektüel yalnızlık”. Yazarın önemle vurgulamak istediği bu. Bizler de tiyatro izleyicileri olarak sahnelenen oyunlarda şiddetin her türlüsünün yansıtıldığını görürken buna çok da tanık olmadığımızı fark ediyoruz. Otobiyografik ögeler için Nurduran Duman’ın yurt içi ve yurt dışında birçok şiir toplantısına davet alan, şiir etkinlikleri organize eden, atölyelerde dersler veren nitelikli bir kadın şair olarak yaşadıkları saptamasını yapabiliriz.

Sahnede üç kadın oyuncu var ama canlandırılan tek bir kadından söz ediyoruz. Şuna açıklık getirelim; bu üç yetenekli oyuncu, karakterin duygularını kendi aralarında paylaşmışlar âdeta. Karakter hâlden hâle geçiyor. Biri duygusalken diğeri kızgın. Halil Akarsu yaratıcı bir rejiyle farkı hiç hissettirmiyor. Bu üç kadın sahnede iç içe geçiyor. Bu karakter farklılıklarına Duman’ın yorumu, “Bir kadında onlarca kadın vardır” oluyor. Sahneden yansıyan başat duygularsa başarmışlık, kendinden eminlik, yalnızlık, bekleyiş ve yoğun bir benlik. 

TEKNİK ÖGELER 

Duman, oyununa bolca metinler arasılık serpiştirmiş ve metin oldukça zengin bir kültürel birikimle yoğrulmuş. Yosun bizi mitolojiden Hint masallarına, Beckett’ten Modigliani’ye kadar geniş bir kültür-sanat coğrafyasında geziye çıkarıyor. Duman’a bu sürecin nasıl geliştiğini soruyoruz; kendi yaşam amacının bütün disiplinleri, insanlığın uygarlık adına ürettiği bütün değerleri harmanlayıp bir arada tutmak olduğunu kaydediyor. Şiirsel metnin yanında dans, koreografi, derin anlamlar taşıyan figürler, Duman’ın şiirlerinden bestelenen şarkılar, ışık oyunları… Hepsi alkışı hak ediyor.

“Müzikli oyun” olarak sunulan Sonum Başlangıcımdır için biz “şiir-oyun” yorumunu yapıyoruz. Ancak eksik olduğunu düşündüğümüz birkaç başlığı da  Bursa Devlet Tiyatrosu’na bu yazı aracılığıyla iletelim. Bu derece etkili ve tüm ekip tarafından ciddi emek verildiği anlaşılan oyun; klostrofobik, koridor görünümlü dar bir salonu değil çok daha ferah bir mekânı hak ediyor. Ayrıca dekor üzerine biraz daha çalışılmalı. Belki başka bir salon düşünülürse dekor tekrar elden geçirilebilir. Bununla beraber oyun turneye de çıkmalı. Böyle çok katmanlı bir metinle başka şehirler de  merhabalaşmalı diye düşünüyoruz.