Bir karikatüristin ölümü

FERİDE CİHAN GÖKTAN

Kuvvetli lodosun etkisinde uçuşan bir İzmir gününde Alsancak vapur iskelesi ve Şehitler Bulvarı arasındaki o dar patika yolda yürüyorum. “Karikatür ve Edebiyat” konulu bir toplantıya yetişmeye çalışırken cep telefonuma gelen İzmir’in sevilen karikatüristlerinden Sezer Odabaşıoğlu’nun ölüm haberi ve  “gidiyorum gündüz gece”  diye söyleyen bir sokak sanatçısının rüzgârın uğultusuna karışan hüzünlü sesi.  Önce hayatın tam orta yerinde olmak böyle bir şey olmalı diye düşündüm o dar ve uzun yolda yürürken;  sonra da bir karikatüristin ölümüyle bir gülmenin bir gülümsemenin daha yeryüzünden yok olduğunu. 

Karikatüristler… Çizgiye hayat veren insanlar onlar. Çizgiyi konuşturanlar... Egeli Kadın Yazarlar’ın bu ayki konuğu İzmirli karikatürist Hasan Efe karikatür için üç şey gerek dedi konuşmasında: Çizgi,  humor ve düşünce... Humor Latince’de sıvı demek.  Akışkan sıvı. Hipokrat tıbbına göre vücudumuzdaki safra, kara safra, balgam, kan gibi sıvıları birleşik kaplar misali dengelemeye çalışan sıvının adı humor.  Eski çağ tıbbında vücudumuzda dolaşan sıvıların karşılıkları ise öfke, haset, vicdan, sabır, sevda... Eğer humor denilen bu akışkan sıvı dengeli ve yeterliyse ruhumuz ve vücudumuz sağlıklı eski çağ inanışına göre. İşte karikatür ve mizahın humor bileşeni böyle bir şey. Ruhumuzu iyileştiren ve hatta salgılanan endorfin ile bağışıklık sistemini güçlendiren potansiyel bir güç.   Kısaca humor hepimizin kanında dolaşmalı daha iyi ve daha sağlıklı bir insan ve toplum olmak için.

Hasan Efe, eğitimde karikatürün yerinin yadsınamaz olduğunu, örneğin edebiyat derslerinin özelikle Divan Edebiyatı’nın orta öğretim gençliğine kasvetli gelen anlatısının karikatür ile birlikte nasıl keyifli bir hale geldiğini veya ilkokul öğrencilerine özgürlük, tutsaklık gibi soyut kavramları anlatmanın karikatürden geçtiğini, kendi öğretmenlik deneyimlerine dayanarak anlattı. İlkokul , hatta okul öncesi çocuklara verilecek karikatür eğitiminin zekâ düzeyini arttırdığının artık bilimsel çalışmalarla ispatlandığını da. Tabii ki yalnız eğitimde değil sözlü ve yazılı mizahın insan iletişimde pozitif enerjinin aktarımı yoluyla ne kadar önemli olduğunu günlük pratiğimizden hepimiz biliyoruz. Gülmenin ve güldürmenin öfke, saldırganlık kıskançlık gibi kötü duyguları nasıl dağıttığını. Ne yazık ki artık aramızdan ayrılan, gülümsemesinden mahrum kaldığımız Sezer Odabaşıoğlu, yaşamı boyunca karikatür üretmiş ve ayrıca kadın karikatüristler üzerine yapmış olduğu sergiler ve oluşturduğu albüm çalışmasıyla bu alanda kadına yer açılmasını önemsemiş bir sanatçı.

 İnsan hayatıyla bu kadar içli dışlı olmuş ve insan ruhunu hatta vücudunu iyileştiren karikatür sanatının 2011’den beri İzmir’de müzesi var. Neşe ve Karikatür Müzesi. Charlie Hebdo saldırısından sonra neşenin yerini derin bir hüzün alsa da karikatür umudunu asla kaybetmeyecek.  Çünkü karikatür sanatı çarpıklıklar, karşıtlıklar haksızlıklar ile dolu bir dünyada farkındalık yaratmak demektir ki, daha iyiye ve daha güzele ancak farkındalıklarımızla ulaşabiliriz. 

Bir karikatüristin ölümü bir gülümsemenin yeryüzünden kaybolması, belki de bir farkındalığın puslanmasıdır.

 

Kaynaklar;

Ahmet Özgür Güvenç: Dede Korkut kitabında mizah: tr/html/aog_dede_korkut_mizah.htm