Muhalefet uzaktaki hedefe giderken günün koşullarını unutmamalı. Ne Erdoğan’ın demokratikleşmesi mümkün ne rejimin normale dönmesi. Bahçeli’nin ‘Türk tarihi sandıkla yazılmamıştır’ tehdidi bunun son örneği. Sokaktan korkan iktidar blokuna karşı en iyi kılavuz siyaseti toplumsallaştırmak.

Bir sandıkla bahar gelmez
Bahçeli, Van’daki eylemleri hedef aldı.

Politika Servisi

İktidarından muhalefetine sandıktan çıkan tablo değerlendirilmeye devam ediyor. İYİP, Gelecek, Deva, Saadet gibi partiler başarısız tabloyu nasıl toparlayacaklarını düşünürken AKP’den kopan seçmenle yükselen Yeniden Refah Partisi istikrarlı büyüme arayışında.

Ancak kesin olan bir sonuç var ki yıllar sonra AKP iktidarı ilk defa CHP’nin gerisinde kaldı ve şimdilik ülkedeki rüzgâr muhalefetin arkasında.

Ana muhalefet partisinde yüzler gülüyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ‘Rehavete kapılmayacağız, bir sonraki seçimlerde cumhurbaşkanlığını kazanmış bir parti olacağız” sözleri ile geleceğe dair beklentilerini ortaya koydu. Özel’in böyle bir hedefi şimdiden önüne koymasında elbette herhangi bir beis yok. Ancak tabii ki uzaktaki hedef, şu anki yapılacaklar listesini görülmesini engelliyorsa sorun yaratacaktır.

REJİM Mİ DEĞİŞTİ?

Muhalefet açısından başarı çok geç geldi. Hatta geciktirildi. Ülke adım adım felakete sürüklenirken AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hamlelerine muhalefet birçok kez can simidi oldu. Anayasa delindi, milletvekilleri dokunulmazlığı kaldırıldı, laiklik ilkesi yerle bir edildi. Ama her defasında muhalefet partileri halkı tribünlere çağırıp sandığı işaret ettiler.

Yerel seçim Erdoğan’ın yenileceğine dar en güçlü mesajın verildiği tarih oldu. Tüm büyü bozuldu. Ama unutulmasın ki rejim hala ayakta ve dümenin başında. Erdoğan’ın nasıl bir rota izleyeceğine dair belirgin bir görüntü oluşmadı. En azından Özgür Özel ve Dilek İmamoğlu’nun iktidar cenahına verdiği mesajlarına vesile olacak normalliğe çok fazla mesafenin olduğu çok açık. Bir seçimle rejimin kodlarının değişeceğini ummak en hafif deyimle Erdoğan’ı fazla küçümsemek olur. Erdoğan’dan daha ılımlı bir siyaset beklemek ve var olan rejimin normalleştiğini sanmak da bu zafer sonrası yapılacak en büyük hataları içerir.

VE BAHÇELİ GÖRÜNÜR…

Yaşanan yenilgi sonrası AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan şimdilik olan biten karşısında sessizliğini koruyor. Hatta seçmene ‘uyarıyı aldık’ mesajı veren Erdoğan parti içerisindeki durumlarını gözden geçirmekle meşgul. Doğal olarak şu an için birkaç konuşması dışında eyleme geçmiş değil. Bu tablo Erdoğan’ın yenilgiyi kabul ettiği ya da kabul etmek zorunda kaldığını gösteriyor.

Tüm seçim kampanyası boyunca ortada gözükmeyen ancak oy kullanma anında kolu sargılı ve yüzünde yaralarla ortaya çıkan MHP lideri Devlet bahçeli en kapsamlı değerlendirmesini bayram mesajında verdi. Bahçeli Van’da yaşanan mazbata krizinden başlayarak tek tek konulara değinirken başta CHP olmak üzere muhalefeti hedef aldı. “Cam tavanı kırdık” diyenlerin Türk devletinin çatısını ve Türk milletinin varlığını dinamitlemesine asla fırsat verilmeyecektir” ifadeleri ile CHP’ye seçim sonrasında ilk ayarı vermiş oldu.

Bahçeli’nin Van’daki eylemlere karşı yaptığı ‘devlette zaaf yaratır uyarısı’ ise dikkat çeken bir diğer kısım oldu.

Bahçeli’nin mesajında en net uyarı “Türk tarihi sandıkta yazılmamıştır. Herkes aklını başına almalı, rüzgar ektiği müddetçe fırtına biçeceğini unutmamalıdır" sözleri ile geldi. Mesajın muhatabı tam net değil. Ama rejimden normalleşme bekleyenlere ya da demokratikleşmesini umanlara karşı mesele yeterince netleşmiş olmalı. Devlet Bahçeli bir anlamda herkesi uykudan bir kez daha uyandırdı.

Bu sözler Ankara kulislerinde Bahçeli adına Saray’dan yükselen ses olarak kabul edilen Mehmet Uçum’dan sonra AKP iktidarına en net uyarı olarak kabul edildi. Seçim sonrası başlayan bayram tatili ikili arasında teması ötelese de en kısa sürede bu meseleyi netleştirmeleri gerekecek. Bundan önceki deneyimlere bakarak Erdoğan bir kez daha Bahçeli’nin çizdiği çerçeveye razı olacak gibi görünüyor. Her defasında bu yöntemden Erdoğan ve AKP’nin zararlı çıkığını düşünenlerin de sayısı az değil. Uçum’a parti içinden gelen tepkilere bakınca daha kanlı bir kapışma sürpriz olmayacaktır.

MUHALEFET NE YAPMALI?

Kazanmayı öğrendik diyen bir muhalefetin tüm bunlara rağmen önü artık daha fazla açık. Bahçeli’nin de sokaktan korktuğu ve terörize etmeye çalıştığı bu anlayışa karşı emeklilerin, kadınların, gençlerin, işçilerin sorunlarını örgütleyebilen, siyaseti sandıktan çıkartan ve toplumsallaştırabilen bir muhalefet bugünlerin de yarınların da Türkiye’sinde belirleyici olacaktır.