Paramparça hayatlar, yaşanmamış bir çocukluk… Televizyonda izlediğimiz, çevremizde duyduğumuz, belki de bir yerinden yakalayıp dışından baktığımız hayatlar… Kötü haberlerin ardından içimiz sıkışsa da, hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Kısa bir süre sonra da unutuyoruz onları. Sağlıklı yasayabilmek için belleğimizin de bir temizliğe ihtiyacı var elbet fakat öyle şeyler duyuyoruz, okuyoruz ki elimizden bir şey gelsin, bir şeyler değişsin artık istiyoruz. Konular özellikle çocukları ilgilendirince, üzüntümüze öfke karışınca ve buna bir de çaresizliğimiz eklenince, ya tanımadığımız adamlara küfür ya da kadere sitem ediyoruz.
Oysa kader değil küçücük yaşlarda karartılan yaşamlar. Bir hayat, bir canın geleceği kader deyip başkalarının ellerine bırakılacak kadar değersiz bir şey olmamalı. Kimse bir çocuktan, çocuk olma hakkını almamalı. Töre uğruna evcilik oynayacakları yaşlarda evliliklere sürüklenen küçük kızlar için bir şeyler yapılmalı. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) tarafından hazırlanan raporda, Türkiye’nin çocuk gelin konusunda Avrupa ikincisi olduğunu öğrenmiştik. Türkiye her üç kadından birinin çocuk evliliği yaptığı bir ülke olmasın artık. Ailedeki erkekler tarafından gelir kaynağı olarak görülen kızlar erken evlenmek, sevgi nedir bilmeden, bir yabancıyla aynı evi, aynı yatağı, aynı hayatı paylaşmak istemiyor. Kız çocuğunu bir namus belası olarak gören aileler, biran önce bu «yükten» kurtulmanın yollarını arıyor. Bir kan davası uğruna, para ya da töre uğruna küçücük kızların hayatları göz kırpmadan karartılıyor. Oysa bir kız çocuğunun yaşamı bir gurup erkek tarafından, ticaret mantığıyla karartılmayacak kadar değerli.
Şiddet, tecavüz ve kadın ticaretinin yaşamın bir  parçası haline gelmesine izin vermemeliyiz. Çocuk gelinler olmasın, hiçbir hâkim, kızı tecavüze uğramış bir anneye "kızına sahip çıksaydın" diyecek kadar cahil ve vicdansız olmasın. Cinsel istismar suçu işleyenler birkaç yıl sonra tahliye edilmesin. Adaletin olmadığı yerde ahlaktan bahsedilemez diye öğretilmişti bizlere, onlara da öğretilsin. Kız çocuklarının bir gelir kaynağı, bir namus belası olarak görülmediği, yaşamlarının çalınmadığı, satılmadığı, törelere kurban gitmediği, çocukların çocuk sahibi olmadığı bir Türkiye, bir dünya. Neden olmasın?