Bir yanımız karantinada üç yanımız üç maymunu oynamada

HAYDAR ERGÜLEN

Attila İlhan’ın O Karanlıkta Biz (1988) romanının adı, bu karantinada ışık tutmuyor ama, nasıl beter bir karanlıkta olduğumuzu işaret ediyor. Nâzım Hikmet’in “Hapiste Yatacak Olana Bazı Öğütler” şiiri de nerdeyse tamamını ezber ettiğimiz bir şiir oldu, en çok “içerde gülü, bahçeyi düşünmek fena/dağları deryaları düşünmek iyi” dizelerini.

Karantinada okuyoruz, yazıyoruz, izliyoruz, dinliyoruz, online derslere katılıp, konuşmalar yapıyor, şiir okuyor, ‘umut’ vermeye de çalışıyoruz. Bir yanımız karantinada, üç yanımız ise üç maymunu oynamada! Duymadım, görmedim, bilmiyorum! Oysa, hepimiz her şeyi görüyor, duyuyor, biliyor, düşünüyor, aramızda konuşuyor, ama sonra susuyoruz!

Bu durum ‘cansıkıcı’: Covid-19 sonrası dünyada büyük çalkantılar, devrimci hamleler bekleyenler var, onlardan biriyim ben de. Belki şiirde, edebiyatta, sinemada, müzikte ‘sert’ eleştirel yapıtlar verilecek, ama karantina süreci insanlardaki yalıtılmışlığı, yabancılığı daha da derinleştirip, sistemi iyice güçlendirecek diye korkuyorum tüm iyimserliğime karşın. Çok cansıkıcı!

Bu süreç ‘canyakıcı’: Kutuplaşmanın daha da artacağı ve sınıf farklarının daha da açılacağı şimdiden belli oldu bile. Dünyada ve Türkiye’de. Sokağa çıkma yasağının ekonomik maliyet nedeniyle uygulanamadığı bir memleketten söz ediyoruz. Orta sınıf belki bir süre daha idare eder, ama sağlık çalışanları, kuryeler, temizlik işçileri, kamu ulaşım araçlarını kullananlar gibi yine Usta’nın deyimiyle ‘Büyük İnsanlık’ var: “Ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter/ pirinç de öyle/şeker de öyle/kumaş da öyle/kitap da öyle/büyük insanlıktan başka herkese yeter”. Onlar ne olacak? Sorusu bile yeterince canyakıcı!

Bu ayrım ‘canalıcı’: Onca tepkiye, karşı çıkmaya rağmen ‘oy mapusluk mapusluk’, gazetecilere, yazarlara, aydınlara, düşünce insanlarına, siyasilere kaldı yine. Osman Kavala’dan Barış Terkoğlu’na, Selahattin Demirtaş’tan Barış Pehlivan’a, binlerce insan mapus damında, çifte karantina! Son yıllarda Türkçenin en iyi şiirlerini yazanlardan, 22 yaşında girdiği cezaevinde aralıksız 26 yıldır yatan İlhan Sami Çomak’ın çilesi de cezası da bitmemiş anlaşılan! Grup Yorum’un müzisyenleri ölüm orucunda bir bir can veriyor, Helin öldü, İbrahim de ölmesin! Grup üzerindeki yasaklar kalksın, şarkılarını özgürce söylesinler! Bu işler fena halde canalıcı!

‘Cansuyu’ gerek! Karantinayı zindana çevirmemek gerek. Madem binlerce mahkumu bıraktınız, diğerlerini de zindan zindan içinde bırakmayın! Emekçilerin çalışma saatlerini hiç olmazsa azaltın, sanata, edebiyata, müziğe, tiyatroya, basına yasak getirmeyin, cansuyu verin!

Herkese “cansağlığı” diliyorum, Umre’den dönenine Avrupa’dan gelenine, yoksuluna zenginine. Sevgili Masis Kürkçügil abimize ve eşi İnci’ye de çok geçmiş olsun diyorum.