Depremin yıktığı Hatay’da yaşanan dram da gösterilen tepki de büyük. Hâlâ gidilemeyen binalar var. Hataylılar dayanışmanın önemine vurgu yaparken gönüllülerden Aydoğan, depremzedelerin sesi olmaya çalıştıklarını söyledi.

Birbirimize çareyiz
Fotoğraf: BirGün

BirGün deprem bölgesinden bildiriyor
Gökay BAŞCAN​

Kent harabeye dönerken enkazın büyük bölümüne hâlâ ulaşılabilmiş değil. Devlet ortada yok, koordinasyonsuzluk, plansızlık her yerde kendisini gösteriyor. Uzun yol şoförü bir mahalleli günler geçmesine rağmen kendi mahallesinde devleti göremediğini belirterek, halkın dayanışmasına teşekkür ediyor.

47 yaşında olduğunu, doğup büyüdüğü yerin, kişisel tarihinin yok olduğunu ifade eden mahalleli, “Bizden daha kötü durumda olan insanlar var. Bizim can kaybımız olmadı ama biz buna sevinemiyoruz. Her hayatını kaybeden gördüğümüzde kendi evimizden cenaze çıkmış gibi üzülüyoruz. Millet olarak birbirimize ne kadar bağlı olduğumuzu şu anda çok daha iyi anlıyoruz” ifadelerini kullanıyor.

BİZE MEZAR DEĞİL EV YAPIN

Ali Can isimli bir diğer mahalleli de iktidara olan tepkisini, “Artık bize mezar değil ev yapmalarını istiyorum. Biz onların veya bir başkasının kurbanlık koyunu değiliz. Beton yığınları arasında ölecek kadar değersiz insanlar değiliz. Bundan sonra saraylarını satmak zorundasın. Biz böyle bir kentteyken sen sarayda oturamazsın. Bunun bedelini herkes ödeyecek. Bizi katletmeye kimsenin hakkı yok” diyor.

DEVLET YOKTU, BİTTİ, SIFIR

Antakya Büyükdalyan Mahallesi’nden Cengiz Hüseyinoğlu şunları söylüyor: "Düzensizlik var, hırsızlık var, yoksulluk var. Tek kelimeyle devlet bizi sefil bıraktı. Deprem bizi öldürmedi, geç kalınmasıdır bizi en çok öldüren. Hani devletimiz? Helikopterle gezmekle bu iş olmaz, o sıcak koltukla olmaz. AFAD, asker, polis, Kızılay, devlet yoktu. Helikopterle gezmekle bu iş olmaz, o sıcak koltukla olmaz. 50 saat boyunca devleti görmedik. Bir hafta olmak üzere, insanlar göçük altındalar. Almanya’dan bize insanlar yetişti Hatay’a kadar bu kış şartlarında, ama devlet yoktu. Yalnız halk vardı, hayırsever insanlar vardı. Onlara müteşekkiriz. İlk andan itibaren kente akın eden gönüllüler ise büyük bir emekle yaraları sarmaya çalışıyorlar."

SESİNE SES OLMAYA GELDİK

Defne'de yardım çalışmalarını sürdüren Dayanışma Gönüllüleri’nden Eğitim Sen eski Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, depremin ilk gününden itibaren afet bölgesindeki herkesin sesine ses, nefesine nefes olmaya çalıştıklarını söyledi. 20 yıllık siyasi enkazın memleketin üzerine bir karabasan gibi çöktüğünü kaydeden Aydoğan, hâlâ enkaz altında çok sayıda insanın kurtarılmayı beklediğine belirterek şunları söyledi: “Hayatını kurtarabilmiş insanlar gıda ve çadır sorunu olmak üzere onlarca sorunla baş başa bırakılmış durumda. Biz tüm gönüllü arkadaşlarımızla birlikte ilk günden bugüne sokak sokak, mahalle mahalle, köy köy ihtiyaçları ulaştırmaya devam ediyoruz. Buradaki tüm yaraları sarana kadar hayatlarına ilişkin umut yaratmaya devam edeceğiz. Halkız biz, birbirimizin çaresiyiz. Yaralarımızı birlikte saracağız. Birbirimizin ellerinden sımsıkı tutacağız.”

Arama kurtarma ekibinde görev yapan Gül de gelir gelmez hemen bir ihbara gittiklerini canlı olarak enkazdan kurtardıklarını belirtiyor. Gül, “100’ün üzerinde ihbara gitmişizdir. Dört gün sonra 20 günlük bir bebeği çıkardık. Bu çok mutlu etti ama orada yine bir hüzün vardı çünkü annesi öldü. Bebek annesinin kucağında çıktı. Bir de Mehmet Ali diye sosyal medyada paylaşılmıştı onu kurtarmak için gittik. Ancak çıkaramadık, bu da üzüldüğümüz ve çaresiz hissettiğimiz bir andı” diyor. Mağaracılık Federasyonu’ndan Tugay Gönülalan ise şunları söylüyor: “Bize gelen bütün ihbarları değerlendirmeye çalıştık. Koordinasyona dahil olduk. İnsan kurtarma ekip işidir. Burada yüzlerce insan öldü. Ders çıkarmıyoruz. 99’dan sonra 20 yıl boyunca ne yapıldı herkes şapkasını önüne koysun ve düşünsün.”

KOORDİNASYON ÖNEMLİ

Mağaracılık Federasyonu’ndan Emre Can Güzel de şunları kaydediyor: “Şu anda sahada toplam 300’e yakın arkadaşımız çalışıyor. İskenderun’da AKUT ve AFAD ekiplerinin bulunduğu bölgede kendi alanımızı kurduk ve onlarla koordineli bir şekilde çalışmaya başladık. Tek başına bir grubun yapabileceği bir iş yok. Çok büyük bir yıkım var. Bir yandan iş makineleri kullanan operatörler gerekirken, diğer yandan bizim gibi dar alanlarda çalışabilen bizim gibi ekiplerin desteği önemli.”

Antakya merkezde arama kurtarma ekibinden bir yetkili ise ilk çalışmalarında müftülük binasında 12 yaşındaki çocuğu canlı olarak çıkarttıklarını, depremden 96 saat sonra da 8 yaşındaki bir diğer çocuğu enkazdan sağ olarak çıkarttıkarını kaydederek, toplamda 20-22 kişiyi sağ olarak enkazdan kurtardıklarını ifade ediyor.