AKP’nin yeni anayasa önerisi için HDP’nin kapısını çalması, tartışmaları beraberinde getirdi. MHP Lideri Bahçeli, beklentilerin aksine ziyareti ‘doğal’ karşılarken iktidarın HDP hamlesinin seçime odaklı olduğu görülüyor. AKP ve MHP’nin birbirlerine pek çok kritik konuda muhtaç olduğuna vurgu yapan Siyaset Bilimci Güven Gürkan Öztan, “AKP’nin MHP’den habersiz hamleleri ittifaktaki gerilimden çok AKP içi çatlaklara işaret eder” diyor.

Birbirlerine muhtaçlar
AKP heyetinin yeni anayasa için HDP’yi ziyaret etmesi tartışma yarattı. (Fotoğraf: AA)

Politika Servisi

AKP’nin yani anayasa teklifi için HDP’ye yönelik ziyaretinin yankıları sürüyor. AKP’li kimi milletvekilleri süreci doğal ve olması gereken ilişki biçimi olarak tanımlarken MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin de partisinin dünkü grup toplantısında ziyareti ‘son derece doğal ve doğru’ bulması ittifakta derin çatlaklar oluştuğu yönündeki iddiaları şimdilik boşa düşürdü. ‘‘HDP’ye nasıl baktığımızı tekrar etmeye lüzum bile duymuyorum’’ diyen Bahçeli, ‘‘AK Parti heyetinin CHP ile kuruduğu temasa ses çıkarmayanların bizim sırtımızdan HDP’yi dillerine dolamaları müflis ve müfsid bir tavırdır’’ ifadelerini kullandı. Öte yandan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun HDP’lilere yönelik giderek sertleşen tavrını hatırlatan HDP’den AKP’ye tepki geldi. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada, ‘‘AKP, Adalet Bakanı ve grup başkanvekillerini gönderiyor, ertesi gün İçişleri Bakanı bize saldırılarını, hakaretlerini yükseltiyor. Önce karar verin. Bu ülkenin başı Soylu mu siz misiniz?’’ ifadelerini kullandı.

AKP’nin anayasa değişikliği önerisini konuşmak üzere HDP’nin de kapısını çalmasının büyük tartışmaları beraberinde getirdiğini hatırlatan Siyaset Bilimci Güven Gürkan Öztan, “Sonuçta iktidar bloğu neredeyse tüm stratejisini HDP üzerinden muhalefeti parçalama ve HDP seçmenini sandıktan uzaklaştırma çabasının üzerine bina etmişti. İktidarın HDP’yi meşru siyasal alanın dışına itme hevesi ile söz konusu ziyaretin çeliştiği ortada. Baro yasası örneğini vermek de çok inandırıcı değil. Zira o günlerde HDP hakkında açılmış bir kapatma davası ve böylesine bir süreci desteklemek için iktidarın canhıraş gayreti yoktu” ifadelerini kullandı.

YENİ MAHİR ÜNAL VAKASI YAŞANMADI

“Ziyaret sonrasında AKP ‘savunmaya’ geçti ki bu çok tercih ettikleri bir siyasi tutum değil” diyen Öztan, “Ziyareti bir yandan AKP’nin ‘vizyon belgesi’ ya da olası bir ‘yeni çözüm süreci’ ile ilişkilendirecek kadar ileriye giden AKP’lilere ve yandaş kalemlere rastlanması diğer yandan da yine ziyaret doğru değildi diyenlerin olması AKP cenahının ne denli parçalı bir görünüm arz ettiğini kanıtladı. Lehte ya da aleyhte konuşan AKP’liler, böylesine bir ziyaretin Beştepe’den habersiz yapılabileceğini herhalde düşünmüyorlardı. Ancak MHP için aynı şeyi söylemek mümkün değildi. AKP’liler bir kez daha ortaklarına haber verme gereğini görmemişti” değerlendirmesini yaptı.

Bahçeli’nin Mahir Ünal’ın istifasına giden süreci başlattığı iddiasının henüz unutulmadığına dikkat çeken Öztan, “Bu ziyaret konusunda da benzer bir çıkış yapıp yapmayacağı merak konusu oldu. Bahçeli’nin AKP’ye sert çıkacağı, hatta bu ziyaretin ittifakı bozma ya da erken seçim tarihini verme gibi bir dönüm noktasına hizmet edeceği söylendi durdu. Halbuki Bahçeli grup toplantısında ziyareti doğal bulduğunu söyleyerek birçok yorumcuyu haksız çıkardı. Aynı toplantıda AKP’nin teklifini destekleyeceklerini de tekrarladı” diye konuştu.

MHP’NİN YERİNE İKAME EDECEK AKTÖR BULAMAZ

Mahir Ünal vakasının niçin tekrarlamadığını soran Öztan değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Çünkü örneklerin düzlemi birbirinden farklı. Bahçeli, AKP’ye gücünü hissettirmek için zaman zaman AKP’li siyasetçilere ‘çeki düzen vermeyi’ kimi zaman da bürokrasideki nüfuzunu kullanmayı tercih ediyor. Bir diğer ifadeyle ‘koltuk boşaltabiliyor’, o koltuğu dolduracak isim konusunda da ‘icazet makamı’ oluyor. Fakat ziyaret örneğinde olduğu gibi AKP’nin parti kararlarının uygulanmasına açıktan direnç sergilemiyor. Bunun kırılgan ittifakta yaratabileceği sonuçları MHP yönetimi az çok tahmin edebiliyor. Erdoğan, ittifaka zarar verecek ölçüde MHP’yi kışkırtacak hamlelerden uzak durulmasını, küçük ödünler vererek MHP’nin siyasi gücünü gerçeğinden fazla görmesini tolere ediyor. Siyasi denklem o kadar sıkışık ki Erdoğan ve AKP yönetimi MHP’yi ikame edecek bir aktör bulamaz. Fakat bu MHP ne diyorsa o oluyor anlamına da gelmiyor. Yani MHP, en az AKP kadar bu ittifaka mecbur ve muhtaç. MHP genel başkanlığı makamına ileride kimin geleceği tartışması da, bürokraside elde edilen makamlar da, ittifakın seçimlere kadar parçalanmadan gitmesine ve sandıktan mağlup olunmamasına bağlı.”

Son olarak şunu söyleyebiliriz, AKP’nin MHP’den habersiz her hamlesi, MHP ile iplerin gerilmesinden çok AKP içindeki çatlakların daha da görünür olmasına hizmet ediyor.