Önceki günlerde şu anda tutuklu olan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in emriyle dinlenen İsmailağa Cemaati’nin telefon görüşmelerine takılan önemli isimlerin...

Basın İlan Kurumu’nda Albayrak’ın yeşil yönetimi
ONURKAN AVCI

Önceki günlerde şu anda tutuklu olan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in emriyle dinlenen İsmailağa Cemaati’nin telefon görüşmelerine takılan önemli isimlerin, cemaatle ilişkilerini haberleştirmiştik. Bugün, bu yasal dinlemelerde adına en çok rastlanan isimlerden Yeni Şafak gazetesi patronu Ahmet Albayrak’ın ‘icraatlarına’ ve yaptığı görüşmelerde ortaya çıkan başka gerçeklere mercek tutacağız.
Daha önceki İletişim Tespit Tutanakları’ndan, cemaatin bürokratik ve medyatik ‘işlerini’ hallettiğini açıkça gördüğümüz Albayrak’ın, resmi ya da resmi olmayan kurumlardaki kadro boşluklarına cemaat mensuplarını sokabilmek için, ‘en üst düzeyden’ bağlantılar kurduğunu görmüştür. Yeşil sermayenin kısa döngüsünü başarılı bir şekilde kuran Albayrak’ın, son yerel seçimlerde bir çok adayın listedeki yerine müdahale ederek bu müdahalenin karşılığında ihale pazarlıklarını aktifleştirdiğini ortaya çıkaran konuşma dökümlerini vermiştik.
Bugün, Albayrak dosyasını tamamlayarak, Ahmet Albayrak’ın Basın İlan Kurumu’nu nasıl ele geçirdiğinden, Mercedes marka otomobilleri nasıl ‘kaçak’ yoldan aldığına kadar bir çok ayrıntıyı işlerken, Albayrak’ın yaptığı konuşmalara takılan ‘devlet büyükleri’ni inceleyeceğiz.
BASIN İLAN KURUMU ELE GEÇİRİLİYOR

17 Şubat 2009’da Milli Gazete’ye kayıtlı bir GSM numarasını kullanan Ömer adlı bir şahsı arayan Ahmet Albayrak, namaz üzerine biraz sohbet ettikten sonra “Bu basın İlan Kurumu’na seçildin sen orada değil mi?” diye soruyor. Ömer bu durumu onaylayınca, aralarında şu diyalog geçiyor:
Ahmet ALBAYRAK: Şimdi oranın yönetimi şu ana kadar bizden değil yani. Tamam mı son bu işte bir gelişmelere göre bir bakayım yani orada bir organizasyon yapıp da bir değişiklik yapacağız ben yarın veya öbür gün de arayabilirim seni.
Ömer: Tamam abi.
Ahmet ALBAYRAK: Yani orada ne yapacağız, ne edeceğiz senin orada kim var bu Alaattin Kaya şeydi değil mi bizim.
Ömer: Alaattin Kaya bu eski Zaman gazetesinin sahibi vardı ya.
Ahmet ALBAYRAK: Hee, onun telefonu var mı sende?
Ömer: Onun telefonu şirkette vardır, benim üzerimde kayıtlı değil.
Ahmet ALBAYRAK: Neyse yarın onu bir arayacağım bende.
‘İNŞALLAH YÖNETİMİ DEĞİŞTİRECEĞİZ’

Basın İlan Kurumu’yla ilgili daha birçok görüşme yapan Albayrak, tutanaklarda ‘X şahıs’ diye geçen ancak Yeni Şafak’ın başyazarlarından Yusuf Ziya Cömert’e ait bir GSM no ile yaptığı görüşmede, Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu’nun değişikliğiyle ilgili Konya’dan birine ulaşmaya çalışıyor. X şahıs ise cemaatin Konya Sorumlusu olduğu bilinen Lokman Hoca’yı arayacağını ve o kişiye böylece ulaşabileceklerini söylüyor.
Albayrak aynı gün Arter Reklam Matbaa. Tan. Halk. İl. Ltd. Şti’ye ait bir telefon numarası kullanan ‘X şahıs’la yaptığı görüşmede, İstanbul Basın İlan Kurumu’yla ilgili sorun yaşadığını söylüyor ve ikili arasında şu diyalog geçiyor:
Ahmet ALBAYRAK: Biliyorsun biz Basın İlan’da Genel Kurul üyesiyiz, tabii Vakıflar Bankası’nın ilanlarını basın ilandan geçirmeden veriyormuşlar. Ona efendim Basın İlan karşı çıktı. Karşı çıkmasının sebebi de şu: Aydın Doğan efendim o Basın İlan’dan geçmeyince o alamıyor ya oradan ilan.
X: Ee tabii, o yüzden öyle oluyor zaten.
Ahmet ALBAYRAK: He onun adamlar, köpekleri Basın İlan’a hâkim, anlıyor musun? Orada da içten içten mesela orada çoğunluk onlarda,  aleyhimizde bir karar aldırdılar orada yani  hatta bir şey alındı, Resmi Gazete’de yayınlanacağını şey yaptılar yani bir enteresan bir karar çıktı oradan da. İnşallah şimdi değiştireceğiz önümüzdeki haftadan sonra yönetimi de...
ALBAYRAK ‘YEŞİL YÖNETİM’İ HAZIRLIYOR

Albayrak’ın 15 Şubat 2009’da Basın İlan Kurumu’na dair yaptığı ilginç görüşmelerden biri de dönemin TRT Trabzon Bölge Müdürlüğü Haber Müdürü Caner Ocak’la yaptığı konuşma. Dökümleri 4 sayfayı bulan konuşmada Basın İlan Kurumu’nda yapılabilecek değişiklikleri konuşan ikili, daha sonra Trabzon’daki AKP Belediye Başkanı adayına nasıl yardımcı olabileceklerini ve reklamını nasıl yapabileceklerini, bu konuda hangi AKP’li vekillerin yardımcı olabileceğini konuşuyorlar.
Kayıtlarda ‘Yeni Şafak Orta Anadolu Bölge Müdürü Lokman Koyuncuoğlu sayesinde seçimi kazandım’ diyen Mustafa adlı Basın İlan Kurumu’nda yönetici olduğu anlaşılan şahıs ise Albayrak’ın yaptığı görüşmedeyse, Basın İlan yönetimine dair planlama açıkça anlatılıyor:
Mustafa: Buyursunlar Ahmet bey.
Ahmet ALBAYRAK: Şimdi Mustafa Bey, bu pazar, cuma günü burada  bir toplantı var İstanbul’da. Burada yönetim, yönetim kurulu şey yapacak, nedir o seçilecek. Tamam Genel Kurul Listesi ulaştı sana, şimdi biz genel kurulda tabi biz bu güne kadar tabii yönetim bizde değildi yani. Hep karşıdadır. Şu andaki duruma göre ee Genel kurul Yönetimi biz şey yapacağız nedir o yeni bir yönetim kurulu oluşturacağız. Tabii arkadaşlar oradaki çoğunluk hükümet adamları var ya orada. Hükümet adamları şimdi onlar pek şimdi şeyini çekmek istemiyorlar. Başını çekmek istemiyorlar. Ben şimdi burada işin başını çekeceğim yani orada beş altı kişilik yedi kişilik yönetim seçilecek. Şimdi ben orada tabi görüşürüz yani önceden bir görüşelim. Bak şimdi bizim bir oy, iki oy çok önemli bizim için.
Mustafa: Nasıl bir çalışma planladınız Ahmet bey?
Ahmet ALBAYRAK: Ya ben hiç zaten bir şey yapmadım, o bugün müsteşar arkadaşlarla görüşeceğiz.
Mustafa: Peki.


Basın İlan Kurumu’na dair planlar objektife de takılmıştı
CEMAATLERİN yeşil sermaye üzerindeki örgütlenmesi daha önce de köşe yazarlarınca kaleme alınmış, ancak kanıtı olmadığı için ete kemiğe bürünememişti. En son 16 Aralık 2009’da ortaya çıkan bir fotoğrafsa bu konudaki ilk kanıtlardan olmuştu. TBMM’de yapılan bütçe çalışmaları sırasında objektiflere takılan bir kare ilginç bir torpil talebini gözler önüne sermişti.
TBMM bütçe görüşmeleri sırasında bir muhabirin objektifine, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı gaz dağıtım şirketi İGDAŞ’ın proje yönetmeni Üftade Oğuz’un AKP Milletvekili Güllüce’nin sırasına bırakılan dilekçesi takılmıştı. Dilekçede, “Sayın Başkanım Selamlar, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü olmak için başvuruda bulunanlar arasındayım. Gerekli ilginiz ve himmetiniz için bilginize arz ederim. Saygılarımla. Üftade Oğuz” deniliyordu.
Üftade Oğuz, kapatılan Refah Partisi’nin Lideri Necmettin Erbakan’ın yakın arkadaşlarından Ali Oğuz’un oğlu. Oğuz, Başbakan Tayyip Erdoğan ile Ali Müfit Gürtuna’nın başkanlığı döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanı olarak görev yaptı. Üftade Oğuz halen İGDAŞ’ta proje yönetmeni olarak çalışıyor.


Mercedes’i ucuza almanın yolları cemaatten geçiyor
18 ŞUBAT 2009’da Ahmet Albayrak’ı arayan Mercedes Benz Türk A.Ş’ye kayıtlı bir numarayla Albayrak arasında geçen diyalog, Albayrak’ın otomobil zevkinden vazgeçmezken, yasal yolları pek umursamadığı da ortaya çıkıyor. Konuyla ilgili İletişim Tespit Tutanakları şöyle.
X: Pardon Ahmet Bey özür dilerim, bir şey daha konuşmam gerekiyordu sizinle. Bu dediğimiz, telaffuz ettiğimiz fiyatlar. Bunu direkmen biz Mercedes Benz Türk olarak arada herhangi bir bayi olmaksızın size ihraç kaydıyla serbest bölgeye fatura edebileceğiz . Çünkü fiyatın oluşumunda hakkaten arada bayi falan olma şansımız kesinlikle yoktur.
Ahmet ALBAYRAK: Tamam. Fatura bayi istediğiniz gibi şey yapın bayi istemiyorum ki.
X: Tabii tabii, aksi takdirde, bayi olduğu takdirde yüksek olur, bayi falan olmayacak burada, direkmen biz sizin o yurtdışındaki firma adına veya serbest bölge adına fatura edeceğiz bunları.
Ahmet ALBAYRAK: Tamam.
X: Mercedes Benz Türk olarak oldu.
Ahmet ALBAYRAK: Tamam.

Bakanları, Anayasa Mahkemesi Başkanını ve Başbakanı arıyor!
ALBAYRAK’ın konuşma dökümleri, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde Meclis üyesi olmak için bile ne kadar üst düzeyden ‘tanıdık’ bulmak gerektiğini de ortaya koyuyor. 10 Şubat 2009’da Albayrak’ı arayan Uygun Alkan, kendisinin meclise girebilmesi için Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın ve Anayasa Mahkemesi Üyesi Sacit Adalı’nın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i aradığını ve Gökçek’in de ‘bir aksilik olmazsa kendisini alacağına söz verdiğini’ söylüyor. Albayrak’tan da ‘bir manevi destek’ ve telefon yardımı istediğini söyleyen Alkan’a, Albayrak da AKP Seçim Koordinasyon Başkanı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Ataç’ı arayacağını söylüyor. Bir gün sonra yapılan konuşmadaysa Albayrakla Uygur arasında şu diyalog geçiyor:
Ahmet ALBAYRAK: Ben aradım bizim Mustafa Ataç’ı. Yav yalnız çok sıkıntıları var orda diyor yav acayip şekilde, ne yapacağımızı şaşırdık diyor ya.
Uygun ALKAN: Neyse bizi şey çağırdı ya ben, Haşim abi ile Sacit Abi gönderdi bizi, ben de bu Disneyland projesi var ya bizim abi. O Disneyland projesi için Melih Bey çağırdı yani netice itibariyle bize bir şey var da yani kendi ölçümüzde benim öyle bir niyetim de yoktu öyle bir şey.
Ahmet ALBAYRAK: Hı, yani onlar şimdi aradılar konuştular değil mi orayı? Ben onlara dedim zaten böyle böyle şey yapın da, dedi yav dedi biz ortada kaldık dedi yani. Bakanlar bir taraftan arıyor, dost ahbabımız bir taraftan bizi arıyor dedi, Başbakan öbür taraftan arıyor dedi. Yani diyor bizim bilmem yani bunu aramışlarsa budur, buna dedim elimizden gelen yardımı tamam dedi yani.
Uygun ALKAN: Allah razı olsun abi.
Uygun Alkan için, Gökçek’in tabiriyle ‘bir aksilik olmadığı’, Alkan’ın belediye meclisindeki koltuğa yerleşmiş olmasından anlaşılıyor.

‘KUM TANESİ’ OPERASYONU: Ahmet Albayrak için 207 yıl hapis istendi

TUTUKLANAN Başsavcı İlhan Cihaner’in yürüttüğü İsmailağa soruşturmasında 235 şüpheli arasında bulunan Yeni Şafak gazetesinin sahibi Ahmet Albayrak da bulunuyordu. Tutuklanan Başsavcı İlhan Cihaner, Albayrak için arama ve gözaltı kararı da çıkartmıştı. Albayrak, ‘Kum Tanesi’ operasyonunda da ‘örgüt lideri’ olduğu gerekçesiyle 207 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Operasyon kapsamında aranan Albayrak hakkında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından arama emri çıkartılmıştı. Albayrak, davanın geçen ay yapılan ilk duruşmasına da katılmazken, tutuklu 13 sanık tahliye edilmişti.


TÜMÖD BAŞKANI PROF. IŞIKLI: Tarikat soruşturmak tehlikeli bir girişim oldu

TÜM Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Başkanı Prof. Dr. Alparslan Işıklı, “Öyle anlaşılıyor ki halkımızın dinsel inançlarını, sırtını dayadığı bir yabancı ülkenin çıkarları uğruna pervasızca istismar etmeyi görev edinmiş bir emekli vaizi ve bir sözde tarikatı yargısal inceleme konusu yapmak, bir başsavcının özgürlüğünden yoksun kalmasına yol açacak kadar tehlikeli bir girişim halini almıştır” dedi.
Işıklı, yaptığı yazılı açıklamada halkın dokunulmazlık tanıdığı değerlerin birbiri ardından saldırıya uğradığını, şimdi de sıranın yargı kurumuna geldiğinin görüldüğünü ifade ederek şunları kaydetti:
‘TÜRKİYE, MUZ CUMHURİYETİ DEĞİL’
“Mevcut iktidar, yargı kurumu içindeki çelişkilerde açıkça taraf olmayı, yargı bağımsızlığını hiçe sayan bir tutumla sürdürmekte ısrarlıdır. Oysa yargının toplum vicdanında sahip olduğu gelenekselleşmiş olan üstün konumu karşısında saygılı olmaya, demokrasiden en çok uzaklaşıldığı dönemlerde bile, belli bir özen gösterilmiştir. Öyle anlaşılıyor ki halkımızın dinsel inançlarını, sırtını dayadığı bir yabancı ülkenin çıkarları uğruna pervasızca istismar etmeyi görev edinmiş bir emekli vaizi ve bir sözde tarikatı yargısal inceleme konusu yapmak, bir başsavcının özgürlüğünden yoksun kalmasına yol açacak kadar tehlikeli bir girişim halini almıştır” dedi.
İktidarın bu tutumunun belli bazı kesimlerlin dışında halkta kabul görmesinin asla mümkün olmadığını belirten Işıklı, “Bu ülkenin, hukukun ayaklar altına alındığı bir muz cumhuriyeti olmadığının herkesçe bilinmesi gerekir” dedi. Anka

YARGI HABERLERİNE ELEŞTİRİ: TBMM Başkanı Şahin faturayı basına kesti

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, “Yargıyı,  yargıya bırakalım. Yargı, yasal çerçevede görevini yapsın” dedi. Şahin, Bağcılar Belediyesince düzenlenen ‘Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi  Sempozyumu’ öncesi basın mensuplarının yargıda yaşanan gelişmelere ilişkin değerlendirmesini sormaları üzerine şunları kaydetti:
“Bu soru sorulduğunda ne cevap vereceğimi biliyorsunuz. Ben yargının işine karışmam. Yargıyı, yargıya bırakalım. Yargı, yasal çerçevede görevini  yapsın. Biz yargının işine karışmayız, siz de yargının işine karışmayın. Buradan  basın ve yayın organlarının temsilcilerine sesleniyorum. Yargıyla ilgili bu denli haberler yapmayalım ve yargıyı politize etmeyelim.”