Geride binlerce “kimliksiz, kimsesiz” yaşamını yitirmiş insan kaldı. Şehirde kalanlar günlerdir kayıplarını arıyor. Kent artık her mahallesindeki enkazların altında olduğuna inanılan insanları ile koca bir mezarlık .

BirGün deprem bölgesinden bildiriyor: 'Kimsesi'ni bekleyen binlerce mezar
Fotoğraf: BirGün

Nurcan GÖKDEMİR

Hatay, 6 ve 20 Şubat depremleriyle yaşadığı büyük yıkımın ardından 'zamanın acının ilacı' olduğu inancını anlamsızlaştıran bir süreç yaşıyor. Büyük yıkımın ardından hayatını kurtaranların çoğunluğu ulaşabildiği sevdiklerini toprağa verdikten sonra hızla kenti terk etti. Bazıları artık yaşamadığından emin olduğu sevdiklerini de enkaz altında bırakarak ayrıldı, yaşadığı kentten. Geride binlerce “kimliksiz, kimsesiz” yaşamını yitirmiş insan kaldı.


Hatay Büyükşehir Belediyesi, İskenderun, Kırıkhan ve Narlıca bölgelerinde üç ayrı yeni mezarlık oluşturdu. Narlıca’da yolun hemen kenarında güneyden kente gelenlerin yüzüne tokat gibi çarpan mezarlık, enkaz kaldırma çalışmaları arttıkça büyüyor. Birken iki, sonunda dört ayrı büyük ada olan mezarlık, sahipsiz, kimliği belirlenemeyen cenazeler, sadece birkaç parçasına ulaşılanlar defnedildikçe genişliyor.

Hatay’da geride kalanlar ise günlerdir kayıplarını arıyor. Sevdiklerinin kimliksiz cenazeler arasında olup olmadığını öğrenmeye çalışıyor. Bunun için ilk adres Adli Tıp Kurumu. Birinci derece yakınlar önce burada DNA örneği veriyor. Ardından Adli Tıp’ın hemen yanında oluşturulan polis merkezinde bulunan ceset fotoğraflarından sevdiklerini teşhis etmeye çalışıyor. Zaman zaman buradan çığlıklar yükseliyor, teşhis edemeyenler ise umutsuzca arayışını sürdürüyor.

4 BİN KİMLİKSİZ MEZAR

Adli Tıp’tan DNA eşleşmesinin olumlu olduğu haberini alanlar savcılık aşamasını da tamamladıktan sonra mezarlıklara koşuyor. DNA testi yapıldıktan sonra numaralandırılarak gömülenlerin bulunduğu mezarlıklar… Başlarında üzerinde numara yazılı tahta işaretler bulunan mezarlardan bazılarına yaşamını yitirenin kimliğini tespit etmeye yarayabilecek başörtüsü, giysi parçası gibi eşyaları da konuluyor. Her gün DNA testi sonucu yakınının mezarını tespit edenlerin yanı sıra, “Belki eşyasından tanırım” umuduyla onlarca insan da mezarlık mezarlık geziyor. Mezarlıklarda bulunan Büyükşehir Belediyesi’nin birimine başvuranlardan bazıları cenazelerini gömüldüğü yerden çıkartıp götürmek istiyor, bir kısmı da daha sonra Deprem Şehitliği’ne dönüştürüleceği duyurulan alandaki mezarını isim yazılı bir tabela ile işaretledikten sonra ayrılıyor.

Mezarlık görevlileri her gün, giderek büyüyen ve son rakamlara göre yaklaşık 4 bin mezarın bulunduğu alanın görüntüsünün yarattığı duygusal yük bir yana, sevdiğini arayan çaresiz insanlarla her gün karşılaşmaktan duydukları üzüntüyü anlatıyorlar. Cenazelerini götürmek isteyen ailelerin isteklerini hızla yerine getirdiklerini söylüyor, ancak artık mezar açmanın aradan geçen 20’yi aşkın gün sonunda çok zorlaştığından dert yanıyorlar. Karşılaştıkları görüntünün aileler için dayanılmaz olduğunu anlatan bir görevli “Bunca yıldır bu işi yapıyorum. Ancak ilk kez sevdiğinin ölüsünü bulduğu için sevinenleri görüyorum. İnsanlar artık ölmüş olsa bile çoluğunun çocuğunun, akrabasının akıbetini öğrendiği için seviniyor” diyor.

İŞ MAKİNELERİ ENKAZLARDA

Kentte rivayet muhtelif, iş makinelerinin cenazelerin vücut bütünlüğünü bozduğu, molozların atıldığı bölgede insan parçaları bulunduğu konuşuluyor. Bunu bölgede görev yapan doktorlar da doğruluyor, bir günde 80 dolayında parçanın enkaz dökülen alanda bulunup işaretlendiğini anlatıyorlar. İnsanlar, her binası hasarlı olan kentin sokaklarındaki enkazların çoğunun altında yaşamını yitirenlerin bulunduğunu anlatıyor. İsimlendiriyor, tarif ediyor, enkazların üstüne çıkan iş makinelerinin sürücülerini “Oradaki dairede iki kişi vardı, bulunamıyor, yavaş çalışın n’olur” diye uyarıyor. Kent artık her sokağı, her mahallesindeki enkazların altında olduğuna inanılan insanları ile koca bir mezarlık…