Bir şey olursa bir daha tekrarlar… Metal direnişi, “Gezi’den” küçük doneler sunsa da açıkçası ona benzemiyor. Fakat tam da bu noktada başka bir değerlendirme gerekiyor. Büyük bir direniş daha olursa, bu emek hareketiyle de entegre olacak. İşte o zaman, genç, zeki ve yaratıcı direnişçiye, toprağı elinden alınmış köylü ve inşaatın son katından düşmüş işçi de katılacak. Renault direnişine biraz bu noktalardan da bakmak lazım!

BirGün işçilerle beraber: Bir direnişin anatomisi

ERK ACARER - erkacarer@birgun.net

Bursa il sınırından girdiğimiz anda Renault’ta başlayan ve kısa sürede başka otomotiv firmalarını da sıçrayan direnişin etkilerini görüyoruz. Otogardan kahvehanelere ve sokağa kadar şehrin birinci gündem maddesi direniş!

Metal sektöründe başlayan direnişle ilgili olarak konuşulanlar ve yazılanların “ilk anki heyecanla” farklı bir perspektif ortaya koyduğunu görüyoruz. Metal direnişini, 15 Aralık 2009 tarihinde TEKEL işçileri tarafından Ankara’da başlatılan ve kısa zamanda tüm Türkiye’ye yayılan eylemle kıyaslayanlar var. Direnişi, yine aynı şekilde, “belki de biraz romantik bir eğilimle” “Gezi” ile benzer bir çerçeveye oturtmak isteyenler de bulunuyor.

Ancak grev yaşanan fabrikalarda yaptığımız gözlemler, söyleşiler ve tarafımıza aktarılan bilgiler Renault ya da metal direnişinin farklı bir DNA’sı olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte direniş elbette Gezi’den de, TEKEL’den de şifreler taşıyor. Dayanışma ruhunun büyüklüğü ve inanç TEKEL, “Her yer Renault, her yer direniş” sloganları ise “Gezi” ruhunu hissettiriyor.

‘PARAMIZI VERİN’

Direnişin olmazsa olmazı nedir? Bir geceyi birlikte geçirdiğimiz Renault işçileri gülümseyerek yanıtlıyor: Çekirdek ve su!
Fabrika girişine kurulan tentelerin altı ve çadırlarda sabahlayanların yanı sıra girişe çekilmiş otomobiller içerisinde sabahlayanlar da bulunuyor. Otoparktaki bir gelin arabasının üzerinde “Diren Renault” yazıyor. Çiçeği burnunda çiftin nikâhtan hemen sonra direnişe dahil oldukları anlaşılıyor. Çevrede bulunan tüm Renault marka arabaların amblemleri siyah bantla kapatılmış durumda. Gecenin bir vakti, üç ses “tek sloganda” birleşiyor: “Paramızı verin kardeşim!” İşte kısa yoldan Renault direnişinin anlatımı da bu… Dakikada 1 otomobil üreten emekçi hak ettiğini almak istiyor. Renault işçileri, talepleri karşılanıncaya kadar direnişi sürdüreceklerini söylüyorlar.

KOŞULLAR ÇOK ZOR

Çalışma koşullarının çok zor olduğunu öğreniyoruz, işçiler anlatıyor: “Müdürler, Fransa’nın gözüne girmek için uğraşıyor. Fabrika; az işçi, çok üretim ve kaliteli araç politikasıyla yönetiliyor. Bant başında kimi zaman su içecek fırsat bile bulamıyoruz. Banttan dakikada bir araç düşüyor, çoğumuzda bel fıtığı var.”

Buna rağmen işçiler temel problemlerinin, çalıştıkları firmayla ilgili değil patron sözcüsü MESS ve bağlı oldukları sendikayla ilgili olduğunu söylüyorlar. Hatta talepleri karşılanacak olursa, firmaya kaybedilen üretimi geri kazandırmak için taahhütte bulunuyorlar: “Yeter ki isteklerimiz kabul edilsin, yemek ve servisimiz karşılanırsa mesai almadan da çalışırız!”

11 soruda Renault direnişi: Onlar ne istiyor, patron ne diyor?

***

‘Aranıza eylemci sokmayın’

Seçim arifesinde olmamız nedeniyle, işçilerin eylemine temkinli yaklaşılıyor. Polis mümkün olduğunca gerginlik çıkmaması için uğraşıyor. Ancak hırsını basın çalışanları ve işçiye destek olmak isteyenlerden alıyor! İşçiye söylenen şu: “Aranıza marjinal grupları almayın, yoksa sizi dağıtırız!” Emekçiler çekiniyor. “Haklıyken haksız duruma düşmek istemeyiz” diyorlar. Bu nedenle kendilerine destek vermek için gelenlere de temkinli yaklaşıyorlar. Direnişin büyümesi ve her kesimden destek bulması en büyük korku! Ne var ki eylem işçi arasında yayılıyor. Renault’da bir direniş gecesi geçirip greve çıkacağını öğrendiğimiz Mako fabrikasına gidiyoruz. Sabahın ilk saatlerinde büyük bir kalabalık ve coşkuya tanık oluyoruz. Çok geçmeden diğer fabrikalardaki direnişçi işçiler de Mako’ya desteğe geliyor. Karşılıklı sloganlar atılıyor. Farklı fabrikalardaki işçiler birbirlerini selamlayıp cesaretlendiriyorlar. Yoldan geçen arabalar direnişe kornalarla destek veriyor. Mako’nun ilk grev saatlerinde işçi sözcüsü Serdar Mecnun’la konuşuyoruz. Mecnun, “kararlıyız” diyerek anlatıyor: “İsteklerimiz yerine gelen kadar direnişi sürdüreceğiz. İster bir ay sürsün ister iki ay.” Direniş nasıl bitecek, işçi sözcüsü Serdar Mecnun öngörüsünü söylüyor: Biz birden çok firmaya bağlıyız. Biz durursak herkes durur. Hyundai, Ford gibi ana fabrikalar da çaresiz kalır. Bu nedenle de gücümüzün farkındayız. Bunca üretim kaybını göze alıyorlarsa bu şekilde devam etsinler. Sonuçta biz kazanacağız. Bu hareket diğer işçilere de örnek olacak. Bu birlikteliğimiz ve gücümüz emsal teşkil ediyor. İşveren sözcüsüyle, sözde bizim temsilcimiz olan sendikanın danışıklı dövüşünü bitireceğiz! Bize vaatlerde bulunuyorlar, önümüze imzalı bir kâğıt koymadan bu iş bitmez, biz bu yoldan dönmeyiz.

Patronu reddeden Renault işçisi 'mücadeleye devam' dedi