AKP politikalarına karşı Türkiye’deki laik-cumhuriyetçi sosyolojinin sembolü haline gelen İzmir, 24 Haziran’da HAYIR-TAMAM çizgisini bir adım daha ileriye taşıyacak gibi görünüyor

BirGün Minibüsü yollarda: İzmir rekor peşinde

ONUR KILIÇ

İzmir’de aslında çok da yüksek bir seçim atmosferi olduğu söylenemez. Gerek baskın seçimden kaynaklı zaman darlığı, gerek iklim koşulları seçim kampanyalarının tansiyonunu düşürdü. AKP’nin genellikle parasal güce yaslanan büyük reklamlar üzerine yığdığı, MHP’nin izine neredeyse rastlanmadığı, CHP ve İYİ Parti’nin sahada daha görünür olduğu bu kampanya dönemindeki gözlemlere girmeden İzmir’deki seçmen eğilimleri ile ilgili kısa bilgilerle zemin oluşturarak başlayalım.

Kısa kronoloji
1990’lara kadar merkez sağ ve CHP arasında salına geldi İzmir. 50’li, 60’lı yıllarda AP-DP çizgisine önemli bir destek veren, 70’li yıllarda büyüyen devrimci-demokrat toplumsal atmosferin içerisinde olan İzmir’de AKP’ye dek bir denge olageldi. Eski tabirle ‘sosyal demokrat’ olarak adlandırılabilecek ilerici-sol kitlelerle merkez sağ unsurların dengesiydi bu. AP-DP çizgisinin devamcıları ANAP-DYP %50’ye yakın oy alırken diğer %50’yle de sola destek oldu İzmir. 1977’de %52 oyla CHP diyen, 12 Eylül’e rağmen 1987’de %48 oyla (%37 SHP, %9 Ecevit) merkez sola desteğini esirgememesi bunun en net resmidir aslında.

Peki 24 Haziran’da İzmir’de ne görünüyor? İzmir’de kim, nasıl çalışıyor?

İnce rüzgârı CHP’yi de uçurabilir
Cumhuriyet Halk Partisi, İzmir’i evi olarak görüyor. Bunun sahada yürütülen çalışmalara da büyük özgüven kattığını söyleyebiliriz. Tüm vekil adayları sahada, tempolu bir kampanya yürütüyor. Mehmet Ali Çelebi ve bir isim dışında.

Çelebi, sandık güvenliğinden sorumlu olduğu için bu konuyla alakalı ülkenin genelinde faaliyet yürütüyor.

CHP örgütünün içinden-tabanından gelen adaylar sürekli faaliyetin içerisindeler. Gündüz İzmir’in köylerinde gece ise merkezdeki AKP - MHP ağırlıklı bölgelerde etkin bir propaganda çalışması yürüten adaylar bu süreçte daha çok yorulsa da politik hedefler açısından daha doğru bir faaliyet yürüttükleri de aşikar.

İYİ Parti ile CHP’nin durumu
Seçim tarihinin açıklanması ile CHP adayının ilanı arasında gecen sürede İzmir’de CHP oylarının İYİ Parti-Akşener çizgisine kayma gösterebileceği düşüncesi vardı. İzmir, tarihsel olarak Akşener’in milliyetçilik ve merkez sağ arasında salınan seçmen profil hedefleri ile yer yer paralellikler oluşturuyor. Bu anlamda bu kaygı haksız sayılmazdı. Ancak İnce’nin aday gösterilmesi, ardından kendisinin sahada gösterdiği performansa bakarak bu kaymanın durduğu söylenebilir. Hatta İnce, o kadar ileri gitti ki, Akşener’in potansiyel destekçilerinden bile kendisine seçmen kazandırma başarısını gösterdi.

İzmir’de miting
Haberimizin yayınlandığı gün olan Perşembe günü İzmir’de İnce’nin mitingi gerçekleşiyor. İnce’nin ülke çapında yarattığı pozitif atmosferin İstanbul’la beraber en üst noktası olarak görülebilecek mitinge katılım beklentisi çok yüksek. 1 haftaya yakın süredir yürütülen kampanya sonucunda İzmir’de tarihi bir kalabalık Gündoğdu Meydanı’nda olacak. 2007 yılında gerçekleşen cumhuriyet mitingi bu anlamda en üst noktaydı. M. İnce’nin mitinginin bu sayıyı geçebileceğine dair tahminler azımsanmayacak düzeyde. Öyle ki, İzmir mitingindeki atmosferini yaşamak adına Ankara’dan, İstanbul’dan insanları bile mitinge geleceğini duyduk.

CHP il ve ilçe başkanlıklarının propagandanın hangi noktada parçası olacağına ilişkin bir muğlaklık bu dönemde yaşandı. İnce kampanyasının daha bağımsız bir temele oturtulmaya çalışılması, parlamento seçimi için ise çalışmanın vekil adayları yönlendirmesinde gitmesi CHP örgütlerinin bu süreçte etkin ve organize bir propaganda çalışması yürütmesinin önündeki potansiyel engeller olarak sayılabilir. CHP, çok da yüksek olmayan bir tempoda yürütülen çalışmaya rağmen, İnce rüzgarıyla İzmir’de rekor kırmaya hazırlanıyor.

AKP’nin 24 Haziran seçimlerinde kendisine daha önce oy vermeyen grupları ‘tavlamaya’ odaklanan bir kampanyadan ziyade ‘mevcudu korumaya-konsolidasyona’ dayalı politikası herhalde en fazla İzmir’deki potansiyel alanını daraltmıştır.
birgun-minibusu-yollarda-izmir-rekor-pesinde-477519-1.
AKP’nin kültürel dünyasının en etkisiz kaldığı şehir olan İzmir’de bu partinin havası çok düşük. İktidar, geçtiğimiz seçimlerde İzmirlilerin gönlünü almak için rakı-bira muhabbetine varan bir ilkesizliğe bile esneyebilmişti.

AKP’nin yerelde iktidar olduğu Torbalı, Menderes ve Selçuk ilçelerindeki vatandaşlarda ‘bıkkınlık’ ve ‘değişim isteği’göze çarpıyor. “Bu zamana kadar hep AK Parti’ye oy verdim bir daha verirsem ellerim kırılsın” diyen bile var. AKP’de kalanlar için ise durum biraz daha zorlu. AKP’ye oy veren seçmen AKP’yi savunmakta zorlanıyor.

AKP adayları acısından da durum pek parlak değil. Yerel yönetimin AKP’de olduğu ilçelerde reklam çalışmalarına büyük kaynak aktarılmış. Ancak adayların sahada pek görünmediğini söylüyor görüştüğümüz bir esnaf. MHP üzerine ise çok ayrıntılı ve özel bir değerlendirmeye gerek yok. Zira ortada MHP diye bir şey yok. Saydığımız ilçelerde referandumda MHP’nin kan kaybetmeye başladığı gözlemlenirken şu anda neredeyse yok olduğunu söylemek mümkün. Kökten MHP’li olduğunu söyleyen onlarca insan MHP’ye oy vermeyeceğini ifade ediyor.

İYİ Parti sürpriz yapabilir mi?
İYİ Parti vakası İzmir açısından hep bir muamma ve sürpriz noktası olarak ele alındı. MHP tabanına ilişkin bölgesel sosyolojik değerlendirmelerde kıyı şeridinin cumhuriyetçiliğe yakınlığından sıkça söz edildi. Kısa kronolojide aktarmaya çalıştığımız haliyle, İzmir’de 50’lerden bugüne merkez sağ, 90’ların etnik savaş politikaları nedeniyle de milliyetçi bir seçmen tabanı bulunuyor. Birbiriyle içiçe geçmiş, uyumlu bu kesimlerin her ikisi içinde de önemli oranda AKP karşıtlığı var. 16 yıl boyunca yaşanan gelişmeler bağlamıyla bir kısmı artık CHP’lileşen bu gruplar, İYİ Parti’nin de hedef gruplarının arasında yer alıyor. Birincisi bu.

İYİ Parti için potansiyel hedef grup olarak sayılabilecek bir diğer kesim de yine merkez sağ saiklerle AKP’ye destekten henüz vazgeçmemiş kesimler denebilir. Ağırlıklı olarak, küçük ve orta ölçekte esnaf karakterli bu kesimin ekonomik ya da yönetsel gerekçelerle AKP’den kaçma durumu oluştuğunda ilk adresin sağcılık olmasının İYİ Parti politikasında bir teşvik noktası olduğunu söyleyebiliriz.
birgun-minibusu-yollarda-izmir-rekor-pesinde-477520-1.
1987’de İzmir’de %1 bile olmayan oyunu 7 Haziran 2015’te %14’e dayandıran MHP oylarının en büyük talibi elbette İYİ Parti. Bu grubun MHP yönetiminin kararına karşın geçtiğimiz yıl gerçekleşen referandumda çok büyük oranda HAYIR’a yöneldiğini, bunda Akşener ve ekibinin yürüttüğü kampanyanın önemli bir etkisi olduğunu da yadsımamak gerek. Bunu MHP’nin Türkiye ortalamasının üzerinde bir oranla %19 oy aldığı bir mahalle olan Meriç Mahallesi’nde gözlemliyoruz. Bornova’nın 60 bine yakın seçmeninin oturduğu Altındağ semtinde yer alan mahallede İYİ Parti bayrakları ve Akşener posterlerinin asılı olduğu ve genellikle 50 yaşın üzerindeki seçmenlerin ‘takıldığı’ kahvede sohbet ediyoruz. Genellikle emeklilerden oluşan kahve geleneksel MHP tabanının buluşma noktası ancak şu anda MHP ve Bahçeli’nin adını bile duymak istemiyorlar. Tek adamlık, ekonomi, eğitim, hastane erişimi-ilaç fiyatları gibi başlıklar saydıkları sorunların en başında geliyor. AKP ve Erdoğan’a karşı agresif bir dil kullanıyor ve ülkedeki sorunların tamamını nedeni olarak görüyorlar. Erdoğan’ın İnce’nin namaz kılıp kılmamasına ilişkin sözlerinden ciddi rahatsızlık duyduklarını söylüyorlar. Dinin insanın kişisel alanı olduğu, kimin ne kadar dindar olduğunu kimsenin, hele de devlet yetkililerinin sorgulamayacağını düşünüyorlar.

Tüm bunların dışında İYİ Parti’nin İzmir’de hareketli bir kampanya yürüttüğü görülüyor. İnce’nin altında kalsa da Akşener’in yarattığı rüzgarla partinin kadrolarını hareketlendirmiş durumda. Listesinde kamuoyunca bilinen Mehmet Tezkan, Şengül Hablemitoğlu, Musavat Dervişoğlu gibi isimlere yer veren İYİ Parti’nin İzmir’de milletvekili sayısının artmasının avantajını kullanacağı anlaşılıyor. Oyunu artırsa da CHP’den bir ve oyu düşecek MHP’den bir olmak üzere İYİ Parti’nin 2-4 milletvekili çıkarması ve Akşener’e %10’un üzerinde destek yakalaması bekleniyor.

HDP’li seçmenin kapısı İnce’ye açık
HDP 2015’teki iki secimde de 2 milletvekili çıkarmıştı. Bugün kamuoyu tarafından daha az tanınan adaylarla seçmen karşısına çıksa İzmir’deki Kürt nüfusun varlığı aynı sayıda vekili çıkarmak için sorun yaratmıyor. İzmir’in iki bölgesinden de 100’er bin oyun altına düşmeyecek sabit oyuyla HDP, yerini korumaya çalışıyor.

HDP ile ilgili gözlemleri 25 bine yakın nüfusu barındıran Mevlana Mahallesi’nde yapıyoruz. HDP’nin İzmir’de %20 ile en çok oyu aldığı bu mahallede partinin seçmenleriyle bir yuvarlak masa sohbeti gerçekleştiriyoruz. Demokratik Bölgeler Partisi’nin delegesi olduğunu söyleyen 28 yaşındaki kahvehane işletmecisinin HDP’nin barajı geçeğinden hiçbir tereddüdü yok. CHP’lilerin HDP’nin barajı aşması için verdiği desteği ikinci turda karşılıksız bırakmayacaklarını söylüyor. Meral Akşener’le Erdoğan bile kalsa Akşener’e oy verebileceğini açıkça ifade etmekte beis görmüyor. Gerekçe olarak da AKP ve Erdoğan’dan bıkkınlık ile Akşener’in Demirtaş’ın serbest kalmasıyla ilgili konuşmalarını önemsediğini belirtiyor.
42 yaşında bir inşaat işçisi, Kürtlerin Çiller zamanında da başkaca da daha büyük katliamlar yaşadığını ancak ülke geneli açısından en büyük felaketin Erdoğan olduğunu söylüyor. İnce’nin Demirtaş’ı ziyaret ettiğini ve kötünün iyisi olduğunu savunuyor. Kendilerinin İnce ikinci tura kalırsa destekleyeceğini, ancak HDP tabanında dini referanslarla ikinci turda Erdoğan’ı destekleyecek %50’ye yakın bir damar olduğunu da kaygılı şekilde belirtiyor.

HDP’nin Bornova ilçe yöneticisi olan 28 yaşındaki öğrenci de HDP’nin baraj sorunu olmadığını düşünüyor. Bunun nedenini ise; Ortadoğu siyasetinde Kürtler olmadan bir şey yapılamayacağının anlaşılmış olması, ve HDP’nin operasyonlar karşısında dik durmasına bağlıyor. Bu nedenlerin HDP’yi anahtar konumuna getirdiğini, kilidin kendilerinin desteğiyle açılabileceğini düşünüyor. Muhafazakar Kürtler ile cumhuriyetçi milyonların geçtiğimiz süreçte iletişiminin kapalı olduğunu ancak bugün bu sorunun aşıldığını, farklılıklarla beraber siyaset yapılabileceğini düşünüyor. Masada söze katılan diğer insanlar da buna benzer gerekçelerle ikinci tura kalındığı takdirde Erdoğan karşısında Muharrem İnce’yi tereddütsüz destekleyeceklerini söylüyorlar.

***

Sokaklarda, parklarda Hazirancılar...

birgun-minibusu-yollarda-izmir-rekor-pesinde-477518-1.

Haziran Hareketi bu süreçte adaysız bir kampanya yürütüyor. AKP-MHP ittifakının siyasi programına engel olunmasını temel alan bu politikanın en canlı yerlerinden birisi Güzelyalı meclisi. Felsefe öğretmeni Dilan Şancı, Haziran Hareketi’nin bu meclisinde çalışma yürütüyor. Semt, toplumsal olarak AKP’ye karşı muhalefetin en dinamik alanlarından birisi. Haziran bu bölgede, deyim yerindeyse seçime girecekmiş gibi aktif bir kampanya yürütüyor. Şancı kampanyalarını ve önemini şu sözlerle anlatıyor: “Bu sadece seçimle kapanacak bir mesele değil. Sokaktaki tepkinin de örgütlenmesi meselesi. Haziran’ın bu düzeyde siyaset yapmasını çok kıymetli buluyorum, bana da kişisel olarak çok iyi geliyor. Park buluşmalarımıza o kadar fazla olumlu tepki alıyoruz ki, anlatmamam... Kolumuzu kime çarpsak destek oluyor. Yeter ki bir şey yapmak için yola çıkalım. Park buluşmaları tepkiyi örgütlemek için son derece etkili. İlla kürsüde sözünü söylemesi gerekmiyor, etkinliğin çeşitli şekillerde parçası olabiliyor insanlar.”

Bu süreçte en büyük desteği aldıkları “Kapat Gitsin” kampanyasını bu minvalde vurguluyor. Medyanın yalanlarla bilgi kirliliği yaratmasının artık katlanılacak düzeyden çıktığını, halkın temsil edilmemesinin insanların sabrını taşırdığını ve Haziran olarak TV kapatma boykotu gerçekleştirmelerinin bir toplumsal dalgaya dönüştüğünü anlatıyor: “Biz kimseye oy istemedik ama milyonların tepkisinin akacağı bir kanal bularak da siyaset yapılabileceğini gösterdik.”