BirGün Medya'da Ece Zereycan'ın konuğu, BirGün yazarı Oğuzhan Müftüoğlu.

Müftüoğlu, erken seçim gündemini ve aday tartışmalarını değerlendirdi.

Cumhuriyet Halk Partisi’de (CHP) Cumhurbaşkanlığı adayı olarak Abdullah Gül tartışmaları sürerken Oğuzhan Müftüoğlu, “Bence Gül önerisine en çok sevinen kişi Tayyip Erdoğan olmuştur. Onun işini çok daha kolaylaştırır diye düşünüyorum” dedi. İnönü’nün bir lafına atıfta bulunan Müftüoğlu, “Bir hata bir kere yapılır” dedi.

Abdullah Gül'ün adaylığı ilgili olarak Müftüoğlu şunları söyledi:

"Şaka gibi. Buna müstehak olmadığını düşünüyorum. Tersinden söylersek biraz daha sorumluların müstehak olmak için nerede yanlış yapıyoru onu düşünmek lazım. İnönü’nün bir lafı var onu düşünüyorum: “Ben de herkes gibi hata yaparım. Bir farkla, bir hatayı bir kere yaparım” dedi. CHP ikinci kez Ekmeleddin İhsanoğlu gibi bir hatayı yaparsa gerisini kendileri düşünmesi lazım.

Hatanın birincisi meseleyi Erdoğan meselesi olarak görüyorlar. Bundan vazgeçmek lazım. Erdoğan zaten bir gün gidecek. Er ya da geç. Mesele Erdoğan meselesi değil. Erdoğan üzerinden bir sistem oturtan sistemin kendisi mesele. Başkanlık sisteminden geriye parlamento sistemini savunuyoruz diyorlar. Bu yenilgiyi baştan kabul etmek demek. Eski sistem kırık bir biçimde çalışıyordu. 12 Eylül’e dayanan bir sistem. Demokrasiyle uzak yakın alakası olmayan tamamen anti-demokratik hükümlerle, barajlarla, partilerin içerisinde tek adam diktatörlüğüne izin veren, bir kişinin parti içerisinde karar vermesine sağlayn bir sistem.

Sol bir partide ÖDP içerisinde bir liberal başkanı sıkıştığında 12 Eylül’ün kendisine verdiği karara istinaden partiyi tek başına kongreye götürme kararı alabilmiştir. TEkrar eski 12 Eylül sistemine geri dönmeyi arzuladığınız zaman, Gül gibi figürler bile çare olarak görülebiliyor. 12 Eylül’ü ve anti demokratik yasaları, siyasi partiler yasasını değiştirmek, barajları ortadan kaldırmak gibi değişiklikler yapmak gerekiyor.

Bir tek adamın ülkeyi savaşa götürmek gibi kararlar alabildiği gibi, parlamento da dışarıda kalmış durumda. ÖDP, TKP ve bir diğer partiler gibi seçimlere katılmasını, başkan adayı göstermesine dair de büyük engeller getiriyor.

Türkiye toplumunun başkanlık ve cumhurbaşkanlığı gibi sistemi kabul etmeleri, “Kenan Evren de böyleydi, eskiden de böyleydi” demesinin önünü açıyor. Muhalefetin de gerçek ve ciddi bir muhalefet yapmaları gerekiyor. Bütün bu anti-demokratik uygulamalara karşı çıkan, seçme ve seçmeyi, seçime katılmayı kolaylaştıran, özgürleştiren bir şekilde ortaya çıkmaları gerekir. Bunun yerine eski dönemin figürlerinden medet umuyorlar. İnönü’nün sözüne atıfta bulunmuştu. Ekmeleddin İhsanoğlu oyunu kime vereceğini açıkladı. Ona dönüp bakmalı. Hata bir kere yapılır. Aynı hatayı iki kere yapmak anca akılsızların işi olur.

Bence Gül önerisine en çok sevinen kişi Tayyip Erdoğan olmuştur. Onun işini çok daha kolaylaştırır diye düşünüyorum."

"BOYKOT, İLERİCİ GÜÇLER TARAFINDAN SAVUNULAMAZ"

24 Haziran seçimlerinde olası 'boykot' çağrılarına yönelik ise Müftüoğlu, "Boykot, 2010’daki referandumunun evet olarak geçmesi anlamına geldi. Çekimser olmak evet demektir. Boykotun ilerici güçler tarafından savunulacak bir şey olduğunu düşünmüyorum" dedi.

"UMUTSUZ OLMASI GEREKEN ONLAR"

Halkın umutsuz olduğuna yönelik bir soruya Müftüoğlu, "Ben umutluyum. 2016 referandumunda az daha kazanıyorduk. Daha fazla çalışmalıyız ve bu seçimde kazanmalıyız. Toplumun önemli bir kesimi karşı bu düzene. Ben umutsuz değilim. Twitter’da, bilgisayarın başında birbirimize laf yetiştirmezsek umutlu olabiliriz. Telaş içindeler. Umutsuz olmaları gereken onlar. Biz değiliz!" dedi.

HAZİRAN, ÜLKENİN UMUT ÇABASI

HAZİRAN Hareketi'nin toplumun ilerici güçlerini bir araya getirmesi çabasını misyon kabul etmiş olan bir örgüt olarak nitelendiren Müftüoğlu, "CHP, İYİ Parti, HDP, SP gibi örgütler umut vermiyor. Bunun dışında kalan kesimlerin sesini, görüşlerini ifade etmek üzerine kurulan bir ittifaktı HAZİRAN. Referandumda da bunu yaptı HAZİRAN. HAYIR’ı örgütlemek için çalıştı varıyla yoğuyla. Bu seçimde de referandumda da aynı şeyi yapıyor. HAYIR’ın umudunu devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Toplumun çok değişik kesimlerinin, çevreci, sol örgütlerin, kadınların, kadın örgütlerin, işçi örgütlerinin birleşerek, kamuculuktan yana olan ve ilerici olan insanların, ülkenin bütün değerlerinin yağmalanmasına karşı geniş çevrelerin kendilerini örgütlemeleri ve sürece müdahale etmeleri gerekiyor. Anca böyle ileriye umutla bakabilecek duruma gelebiliriz. Yoksa bu düzen böyle devam eder gider" dedi.