Birleşik Krallık’ta iki gelin

Levent ÖZÇAĞATAY - Londra

Birisi kızıl saçlı prensle evlenip bir peri masalının başkahramanı olarak Kraliyet ailesine giren Amerikalı siyah beyaz televizyon oyuncusu Megan. Öbürü ise Hollanda kökenli ve kalaşnikoflu bir cihadi ile evlenip İslam Devleti’ne gelin giren Bangladeş asıllı İngiliz genç kız, Şamima.

Megan’ın evliliği hâlâ devam etmekte olmasına rağmen umulan mutluluğu getirmedi. Kayınları ve eltisi ile geçinemeyip kocasını ve bebeğini alıp Amerika’ya taşındı. Şamima’nın evliliğinin nasıl gittiğini bilemiyoruz. Kendisi Suriye’deki bir mülteci kampında yaşamını sürdürmekte ve doğup büyüdüğü Londra’ya dönmeye çabalıyor. Kocası ise biraz uzaktaki bir esir kampında savaş esiri ve o da doğup büyüdüğü Hollanda’ya geri dönmeye çabalıyor.

Şamima 15 yaşında bir çocuk iken sosyal medya kanalı ile beyni yıkanıp aynı yaşlarda iki arkadaşı ile Türkiye üzerinden Suriye’ye girerek İslam Devleti’ne katıldı. İslam Devleti’ni bir eş ve anne olarak destekleyerek cennete girmeyi garantileyecek ve huzur bulacaktı. Uzmanların getirdiği başka bir açıklama daha vardı. İşçi ve etnik kökenli bir aileye mensup, devamlı ırkçı saldırılara uğramış ve üniversiteye girme ya da iyi bir iş bularak yaşamını değiştirme şansı minimum olan bir genç kızın Londra’daki seçenekleri kısıtlıydı. Büyük bir ihtimalle Bangladeş’teki kuzenlerinden birisiyle evlendirilip gettodaki yaşamına devam edecekti. Daha sonraları yapılan bir mülakatta doğduğu büyüdüğü toprakları ve ailesini terk edip bir savaş alanına göç etmek gibi zor bir kararı çocuk aklıyla nasıl verdiğini açıklarken kandırıldığını beyan edecekti.

KRALİYET GELİNİ

Megan ise kolayca kandırılabilecek birisi değildi. Başından bir evlilik geçmiş, kırkına yaklaşan, kariyer sahibi, güçlü ve başarılı bir kadındı. Politik alanda keskin görüşleri vardı. Daha on iki yaşındayken başlattığı bir kampanya ile deterjan üreticisi bir firmanın cinsiyetçi TV reklamlarını değiştirtmeyi becermişti. O da ırkçılıktan payına düşeni almamış değildi. Hollywood’da rol bulmada karşılaştığı güçlükleri şöyle dile getiriyordu: “Siyah karakterler için yeteri kadar siyah, beyaz karakterler için de yeteri kadar beyaz değildim.” Kızıl saçlı prensle evlenmesi Windsor saltanatının çağı yakaladığını gösterecekti. Bembeyaz, sömürgecilikten ve köle ticaretinden sabıkalı bu aile ilk kez yirmi birinci yüzyılın kosmopolitan Britanya’sını yansıtıyor olacaktı.

Megan kızıl saçlı prensin evlenme teklifini değerlendirirken hem müstakbel kocası hem de İngiliz arkadaşlarının Kraliyet ailesi içinde karşılaşabileceği güçlükler hakkında kendini uyardıklarını itiraf ediyordu. En bilgece uyarı Amerika’da yaşayan İngiliz komedyen John Oliver’dan gelmişti. “Bu aile Megan’ın kafasında duygusal komplikasyonlara neden olabilir. Bu ailenin bireyleri saçma sapan ve uyduruk görevleri olan, temelden hasarlı ve duygusal açıdan donuk insanlardır.” Dolayısıyla Megan cahilliğini ya da kandırıldığını iddia edemez.

Firma olarak adlandırılan bu aileye girerken yalnızca gelin değil aynı zamanda bu firmanın bir çalışanı olacağının bilincinde olması gerekirdi. Görevleri içinde kırmızı halı üzerinde yürüyüp sanat galerilerinin açılışını yapmanın ve bakım evlerindeki yaşlıları ziyaret edip kendini hayranlıkla alkışlayanlara el sallamanın yanısıra; kimin eli nasıl sıkılır, Kraliçe’nin önünde nasıl eğilinir gibi protokol kurallarına uymak ve magazin yazarlarının ırkçı ve cinsiyetçi yazılarına ve devamlı ensesinde olan fotoğrafçılara tahammül göstermek de vardı.

IŞİD GELİNİ

Genç Şamima ise kendi görevine başarı ile başlamıştı. Suriye’ye ayak bastıktan on gün sonra Allah’ın emri ile dünya evine girdi ve dört yıl içinde üç bebek doğurdu. Ne yazık ki üç bebeğini de kaybetti. Yalnızca Hıristiyan Batı’ya değil, kendi dışındaki diğer İslamcı inanışlara karşı da savaş açmış olan IŞİD askeri alanda olduğu gibi sağlık hizmetlerinde de yetersiz kalıyordu. Şamima’nın evi bombalandı ve kocası esir düştü. 2019 Şubat’ında İngiliz bir gazeteci tarafından bir mülteci kampında bulunduğunda kara çarşaf içinde bir mülakat verecek ve pişmanlık ve umutsuzluk gibi konularda çelişkili ve çocukça beyanlarda bulunacaktı.

Şamima’nın Londra’ya geri dönme hayalleri ise Krallık hükümetinin kendisini vatandaşlıktan çıkarması ile son buldu. Avukatları temyiz hakkının kullanılabilmesi için Şamima’nın dönmesine izin verilmesini gerektirecek kanun maddelerini evirip çevirip kararın değiştirilmesini talep ettiler. Hükümet Şamima’nın Bangladeş vatandaşlığına hakkı olduğu için devletsiz kalmayacağını ileri sürerek kararı savundu. Bangladeş hükümeti ise başvuru yapılsa bile reddedeceklerini baştan belirtmişti. Üstelik kendi terörle mücadele kanunlarına göre Şamima’nın cezası idamdı.

Megan İngiltere’ye ayak bastığında saray bürokratları tarafından el konulan pasaportunu ve sürücü ehliyetini geri alarak ülkeyi terketti. Şu anda dostu olan bir milyarderin Beverly Hill’deki saray yavrusu villasında misafirlik yapıyor. Meşhur Oprah mülakatında da bombayı patlattı. Kayınları ırkçı imiş. Kocası teknik olarak hala prens ve tahtın altıncı varisi ama ailesi ile arasındaki köprüleri yaktığı için firmaya geri dönemeyebilir.

Şamima’nın ise ülkesine geri dönmesi için açılan kampanya ve hukuki mücadele artık basına yansımıyor. Cihadi gelinden son gelen haber yeni bir mülteci kampındaki çadırında kot pantolon, spor ayakkabıları ile çekilen fotoğrafıydı ve hiç bir ilgi uyandırmadı. Bütün gazete sayfaları Amerikalı gelinin kızıl saçlı prensi ile el ele tutuşarak televizyonda verdiği mülakatla dolu.

Şamima’nın yanı sıra arka sayfalara düşen iki haber daha var. Amerikalı savcılar hâlâ Kraliçe’nin ortanca oğlu Andrew’in peşindeler. İkincisi ise adanın etrafındaki derin deniz yataklarının sahibi olan Kraliçe’nin denizde rüzgar çiftlikleri için devasa yatırımlara hazırlanan enerji firmalarından gelecek bir milyar sterline yakın geliri.