“Birleşmezsek hiçbir varlık gösteremeyiz” çağrılarının karşılık bulmadığı Fransa solu nisandaki seçime çok parçalı girmenin faturasını ağır ödeyecek gibi.

Birleşmeyen sol acı ders alacak

Mine YILDIZ
(Dr., Vrije Universiteit Brussel)

Fransa, 10 Nisan'da (birinci tur) ve 24 Nisan'da (ikinci tur) yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanıyor.

Son anketlere göre yüzde 23-26 aralığında potansiyel sol oy var. Solda en çok oy alan adayların oranı: Jean-Luc Melenchon yüzde 9-10, Christiane Taubira yüzde 4-5, Yannick Jadot yüzde 4-5 ve mevcut Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo’nun oy oranı yüzde 3'lerde. Yani sol oylar en az dört aday arasında bölünmüş görünüyor. Kamuoyunda çok fazla yer almasalar da yüzde 1, yüzde 2 oranında oylara sahip diğer sol adaylar da var.

Sağ oylara baktığımızda ise sırasıyla Macron yüzde 24-25 ile önde, ardından yüzde 16-17 ile Marine Le Pen ve yüzde 13-14 ile Eric Zemmour geliyor. Muhafazakârların (Les Républicains) adayı Valérie Pécresse'in çıkışı da dikkate değer. Pécresse, başkanlığı Macron'dan alacak tek aday olduğunu iddia ediyor ve anketlerde dönüşümlü olarak ikinci veya üçüncü sırada yer alıyor yani Le Pen ile başa başa yarışıyor. Kendisi hakkında “ben üçte bir Thatcher ve üçte iki Merkel'im” diyor. “Fransa'nın ilk kadın cumhurbaşkanı” olacağım diyen Pécresse polis birliğini ziyaretinde sağcı söylemin ilk sıralarında yer alan "güvenlik" konusu yer alıyor. Sert müdahaleleriyle bilinen Fransa polisi ile ilgili " toplumumuzda polis şiddeti olduğunu söylenemez" diyor. Hatta Macron ile Aralık 2021'de yapılan röportajda polis şiddetinin varlığını kabul ettiği sözlerine doğrudan atıfta bulunuyor. Göçmen akınını sınırlamaktan korkmayacağını da sözlerine ekliyor.

BİRLEŞME ÖNERİSİ

Bazı düşünce kuruluşları özellikle Jadot ve Hidalgo’nun soldan aday olmalarına rağmen işçi sınıfının desteğini alamadıklarının altını çiziyor. Politika ve söylemlerini daha çok yeşil politikalar üzerinden kurmaları, halkın öncelikleri arasında yer almıyor. Fransa halkının gündemi gittikçe zorlaşan yaşam koşulları, hayat pahalılığı, sosyal adalet ve maaşlar. Bu konularda pek çok protesto yapıldı ve bu protestolarda sol adayların yeterince aktif olmadığı eleştiriler arasında.

Anketlerdeki oy oranı yüzde 3’lerde olan Hidalgo "Birleşmezsek hiçbir varlık gösteremeyeceğiz, yok olacağız, ülkemizde solun yaşama ihtimali kalmayacak" dedi ve önseçim yapılmasını ve solda tek bir adayla sağ partilerle yarışmayı önerdi. Hidalgo'nun daha önce kendi partisinin ön seçim yapmasından kaçındığını da hatırlatmış olalım.

Bu öneri sadece eski bakanlardan sosyalist siyasetçi Arnaud Montebourg tarafından kabul edildi. Ki anketlerdeki oy oranı yüzde 1. Hatta Twitter hesabından diğer dört adayla telefon görüşmesi yaptığı videolarını yayınladı. Sosyalistleri, Yeşilleri, Komünistleri ve diğer solcuları tek bir başkan adayı arkasında birleşmeye sağ partiler tarafından ezilmemeye çağırdı.

Sosyalist solun adayı Mélenchon, Yeşillerin adayı Jadot ve Komünist aday Roussel “Solda birleşik bir adaya gerek yok" deyip bu fikri reddettiler. Yüzde 2,5 oyu olan iki Troçkiste fikirlerini soran olmadığı söylendi. Solda tek aday önerisi "Seçimlere birkaç ay kala gelen bu öneri, Hidalga'nın kendisine bir çıkış araması çabası artık çok geç" diye eleştirildi.

BİRLEŞMEK HAYLİ ZOR

Eski Sosyalist Partili Başbakan Manuel Valls, Fransız solunun uzlaşmaz olduğunu, solu bir araya getirmenin imkânsız olduğunu söyledi.

Daha beş altı yıl öncesine kadar Fransa'da Sosyalist Partili bir cumhurbaşkanı ve parlamentoda Sosyalist Partili bir çoğunluk vardı. Paris, Marsilya, Montpellier, Lilles, Nantes, Rennes, Bordeaux, Grenoble, Strasbourg gibi büyük şehirlerin çoğunu hala Sosyalist Partili veya Yeşil belediye başkanları yönetiyor.

2012 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Fransız seçmenlerin neredeyse yarısı (yüzde 43,7) ilk turda sol ve yeşil adaylara oy vermişlerdi. Sosyalist Cumhurbaşkanı François Hollande Fransa başkanı seçilmişti. Ancak Holland'ın Sosyalist Parti’sinin artık burjuvazi, eğitimli, şehirli, memur kesimin oluşturduğu kitlenin partisi haline geldiği ve geleneksel seçmen tabanını temsil etmekten uzaklaşmaya başlaması solun oy kaybetmesinde önemli rol oynamıştı. Fransa solunun merkezini bir asırdan beri yönlendiren partinin, liberal politikalara doğru kaymaya başlamıştı.

On yıl sonrasına gelindiğinde ise sonuç Fransız solunun oy oranının giderek azalmasıdır. Nisanda yapılacak ilk tur seçimlerde sol veya yeşil adayların oyların yüzde 10'undan fazlasını tek başına alamayacağına işaret ediyor. İlk iki sırada yer alıp ikinci tura ulaşmak şöyle dursun, hiçbir aday ilk dörde bile giremeyecek gibi görünüyor.

Fransa tarihinde ilk kez solun toplam oyları yüzde 25'i geçmiyor. Hâlâ pek çok fraksiyon, pek çok adayı var. Seçimler yaklaşırken, bir zamanlar Fransız siyasetinde güçlü olan sol, büyük ölçüde perişan durumda.

GRUP İÇİNDE GRUPLAR

Fransa solu içinde farklı gruplar var ve çoğu zaman bu gruplar kendi arasında çatışma halindedir. Örneğin, radikal İslam konusunda endişeli olan son derece seküler bir Fransız solunun yanı sıra İslamcı etkiyi dizginleme girişimlerine direnen anti-emperyalist, ırkçılık karşıtı bir Fransız solu da var.

Avrupa yanlısı ve Avrupa karşıtı bir sol da var. Nükleer enerji yanlısı sola karşı nükleer karşıtı bir sol var.

Fransa'da ortak yarar için eylemde bulunma (fraternité/egalité) inancının yanında bireysel eylemde bulunma/özgürlük de (liberté) bir o kadar önemli. Sol dayanışmanın gerilemesinde “ortak eyleme” değer verenlerin bunu giderek daha “bireysel” bir şekilde yapmayı tercih etmeye başlamalarının etkisi görülüyor. Buna verilebilecek en dikkat çekici örnek ise "Sarı yelekliler" hareketi oldu.

Akaryakıt zamlarına ve kötü ekonomik koşullara tepki olarak Kasım 2018'de başlayan gösteriler Macron yönetimine karşı isyan ve öfke hâkimdi. Hareketin lideri olmaya çalışan hiçbir siyasi oluşum kabul görmedi. Siyasi partilere ve sendikalara güvensizlik ve mesafe ile karşılık verildi. Hareketi belli bir toplumsal kategoriye sığdırmak mümkün değildi. Protestocuların arasında işçiler, işsizler, avukatlar, öğretmenler, öğrenciler kısaca toplumun her kesiminden insan vardı. Örgütlü bir siyasi oluşumun altında bir araya gelmeyi tercih etmeyen büyük kitle, bireysel olarak orada bulunmayı seçtiler. Siyaset ve siyasetçiye güvenini kaybetmiş büyük bir kitle, sadece Fransa'da ya da Avrupa'da değil tüm dünyada ses getirmişti.

BİRLİK 2. TURU GETİRİR

Eğer sol seçmenin 2/3’ü tek bir adayda birleşebilirse, 24 Nisan'da yapılacak ikinci tur seçimlerinde yer almak için belki mücadele etme şansları olabilirdi. Bu haliyle sol adayların ikinci tura çıkma şansları ne yazık ki yok.

Fransa solu, gittikçe daha sağa kayan bir ülkede, güvenlik, göç, göçmen sorunları ve ulusal kimlik gibi konularda sesini yeterince duyuramadı. Neoliberal politikaların kıskacındaki halka umut olamadı. Çevre ve sosyal adalete yönelik protesto dalgalarının yaşandığı dönemde bu kesimlerin desteğini almakta başarısız oldu.

Seçimler yaklaşırken bir zamanlar Fransız siyasetinde güçlü olan sol/sosyalist partiler, büyük ölçüde perişan durumda. Tüm sol adaylar, değişime duyulan zorunlu ihtiyaçtan ve merkez sağ ve aşırı sağın tehdidinden bahsediyorlar. Ancak, ne yazık ki kişisel hırslarını, koltuklarını korumayı daha fazla önemsiyorlar. Kitleler adına ortak eyleme kendini adamış sol, ne acı ki birlikte çalışmayı reddeden takıntılı liderler tarafından yönetiliyor. Buna rağmen Fransa solu yeni bir Mitterrand veya başka bir Léon Blum çıkarabilir mi? Zaman gösterecek.