Birleşik Tekstil Dokuma Ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN), yaptığı açıklama ile belirlenecek yeni asgari ücret, İşsizlik Fonu, kıdem tazminatları ve banka promosyonları konularında değerlendirmelerde bulundu. "Yüzde 60’ı asgari ücretle çalışan ve tamamına yakınının asgari ücrete gelecek zamdan doğrudan etkileneceği, 15 milyon işçiyi ilgilendiren asgari ücret zammı, yine işçilere rağmen, milyonlarca işçinin taleplerini dikkate almadan belirlenecek" denilen açıklama talepler sıralandı.

BİRTEK-SEN'den asgari ücret açıklaması: Yine milyonlarca işçinin talepleri dikkate alınmadan belirlenecek

Birleşik Tekstil Dokuma Ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN), asgari ücret, İşsizlik Fonu, kıdem tazminatları ve banka promosyonlarına yönelik açıklama yaptı, taleplerini açıkladı.

Asgari ücret konusunda işçi sınıfı ve sendikaların sürece dahil edilmesi gerektiği belirtilen açıklamada, "Müdahil olmazsa, yine sermaye hükümeti ve patronların uygun gördüğü, Türk-İş’in de konu mankeni olarak masada onay verdiği ve bir kez daha milyonlarca işçiyi açlık ve sefalet koşullarında yaşamaya mahkûm eden bir zam oranı belirlenecek" denildi.

Açıklamada, "Yüzde 60’ı asgari ücretle çalışan ve tamamına yakınının asgari ücrete gelecek zamdan doğrudan etkileneceği, 15 milyon işçiyi ilgilendiren asgari ücret zammı, yine işçilere rağmen, milyonlarca işçinin taleplerini dikkate almadan belirlenecek" ifadelerine yer verildi.

Temmuz ayında yapılan zammın hatırlatıldığı açıklamada, "2023'ü işçiler, aldığı ücretlerin önemli kısmının vergilere gittiği, bir yıllık gerçek enflasyonun yüzde 200'e dayandığı, işsizlik fonunun patronlar tarafından yağmalanmaya devam ettiği, tazminatsız işten atmaların hızla arttığı koşullarda karşılıyor" denildi.

Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:

"TEKSTİL SEKTÖRÜNDE İŞÇİ KIYIMI YAŞANIYOR!"

"Tekstil işkolunda son birkaç aydır tam bir işçi kıyımı yaşanıyor. Son 5 ay içinde Gaziantep Başpınar OSB’de başta halı ve iplik fabrikalarından olmak üzere 30 bine yakın işçi işten atıldı. Antep’te başlayan işçi kıyımı son iki aydır tekstil işkolunda ülke geneline yayılmaya başladı. Urfa’dan Malatya’ya, Maraş’tan Ağrı’ya, Adana’dan Trakya bölgesine kadar, ülkenin dört bir yanında toplu işten atmalar yaşanıyor.

Tekstil patronları, pandemi döneminin ilk 2-3 ayı hariç, pandemi dönemi boyunca her ay ihracat ve büyüme rekorları kırdılar. Hükümetin sağladığı sınırsız teşvik, vergi muafiyetleri ve kredi destekleriyle büyük oranda yeni yatırımlar yaptılar. Tarihin en büyük karlarını elde ettikleri, ihracat ve büyüme rekorları kırdıkları bu dönem boyunca, salgın koşullarını da fırsata çevirerek, pek çok hakkı gasp ederek, işçilerin adeta posasını çıkardılar. Pandemide işçileri ölümüne çalıştırarak büyüme ve ihracat rekorları kıran patronlar, bu büyümeden işçilere tek kuruş pay vermediler. Her fırsatta işçilere “biz bir aileyiz”, “aynı gemideyiz”, “hep birlikte büyüyeceğiz” edebiyatı yapan tekstil patronları, şimdi karları biraz düşünce, işler biraz kötü gidince, ilk yaptıkları işçileri topluca kapı önüne koymak oluyor.

"İŞÇİLERİN TAZMİNATLARI GASP EDİLİYOR"

Atılan işçilerin büyük çoğunluğu tazminatları eksik ödenerek ve işsizlik ödeneğinden yararlanamayacak şekilde istifası imzalatılarak atılıyor. Çoğu fabrikada işçilerin ihbar tazminatları hiç ödenmiyor, kıdem tazminatları ise eksik ödeniyor. Tamamen tazminatsız atılan işçi sayısı ise hiç de azımsanmayacak düzeyde. Pek çok fabrikada işçilere kendi isteğiyle işten ayrıldıkları yönünde istifa belgelerini imzalamaları dayatılıyor. Bu duruma itiraz eden işçiler ise bölüm değişikliği, ağır iş verme veya ücretsiz izinle açlığa mahkûm etme gibi yöntemlerle mobbinge maruz kalıyor. İşçiye sadece iki seçenek sunuluyor: ya yıllarca çalışarak hak ettiği ihbar tazminatının tamamının ve kıdem tazminatının önemli bir kısmının gasp edilmesine razı olup patronun verdiğiyle yetinmek ya da bu dayatmayı kabul etmeyip beş parasız işten atılmak ve yıllarca mahkeme kapılarında sürünmek. Zaten çalışırken bile aldığı ücretle geçinemeyen, yarı aç, yarı tok yaşayan işçiler, bu koşullarda beş parasız bir şekilde işsiz kalmayı göze alamadığı için, patronlar da işçilerin bu çaresizliğini bir fırsata dönüştürerek, işçilerin üç kuruş tazminatına da göz dikiyorlar.

"HAKSIZ İŞTEN ATMALAR GERÇEK ANLAMDA YASAKLANMALI"

İşçileri patronların insafına bırakan bu düzen değişmelidir. Haksız yere işten atmalar gerçek anlamda yasaklanmalıdır. İşten atılmalarda işçinin aylarca yıllarca mahkemede kapılarında sürünmesine son verecek şekilde yasal düzenlemeler yapılmalı, ne gerekçeyle olursa olsun bütün işten atmalarda kıdem tazminatını aynı gün ödeme zorunluluğu getirilmeli ve işten atılmalarda haklı olduğunu kanıtlama, yargı sürecinin ekonomik ve sosyal yükünü göze alma sorumluluğu işverene yüklenmelidir.

İŞSİZLİK FONUNUN PATRONLARA YAĞMALATILMASINA SON VERİLMELİ

"Bilindiği gibi işsizlik fonu son yıllarda ciddi açıklar vermeye başladı. Bu açıkların en önemli sebebi ise fonun amaç dışı kullanılması ve büyük bölümünün patronlara teşvik, kursiyer işçi, çıraklık eğitimi projeleri vb. adlar altında aktarılmasıdır. İşçilerin ücretlerinden kesilen ve işsizler için kullanılması gereken fon, patronlara aktarılıyor. İŞ-KUR’a kayıtlı 3.5 milyon işsizin ancak yüzde 12’si işsizlik ödeneği alabiliyor. Toplam işsiz sayısının en az 7.5 milyon olduğunu düşündüğümüzde, işsizlerin ancak yüzde 5’i işsizlik ödeneği alabiliyor. Hazineden, ülkenin ve halkın kaynaklarından aktarılan kaynaklar yetmezmiş gibi, işsizlerin yüzde 95’ine ödenmeyen işsizlik fonu, işçilere ve işsizlere ait olan işsizlik fonu dahi patronlara aktarılmaktadır. İşsizlik Fonu’nun yağmalatılmasına son verilmeli, işsizlik fonu sadece işsizler için kullanılmalı ve bütün işsizlerin iş bulana kadar işsizlik ödeneği almaları sağlanmalıdır.

İşçilere dayatılan bu sefalet ve kölelik düzenine karşı tek çaremiz birleşmek ve mücadele etmek. BİRTEK-SEN olarak, bugünden başlayarak, Aralık sonuna kadar sürecek bir kampanya başlatıyoruz. Başta Türkiye’nin dört bir yanındaki tekstil işçileri olmak üzere, bütün işçileri, en yakıcı ve acil 4 talebimiz için başlattığımız "EKMEĞİN İÇİN BİRLEŞ!" kampanyamıza katılmaya, güç vermeye, birlik olup sesimizi yükseltmeye çağırıyoruz."

Sendikanın talepleri şöyle sıralandı:

► Açlık sınırının altında, yoksulluk sınırının en dibinde ücretlerle, sefalet içinde yaşamayı kabul etmiyoruz. Asgari ücret en az 15.000 TL olmalıdır! Ailede başka çalışan yoksa, ayrıca geçim yardımı yapılmalı, ailenin toplam gelirinin yoksulluk sınırının altında kalmaması sağlanmalıdır. Yoksulluk sınırı altındaki ücretlerden vergi alınmamalıdır.

► İşten atılan işçilerin yüzde 80'i kıdem ve ihbar tazminatı gasp edilerek, şaibeli bir şekilde atılıyor. Kıdem tazminatı güvence altına alınmalıdır. Hangi gerekçeyle olursa olsun, işten atılan her işçiye aynı gün içinde kıdem tazminatı ödenmesi zorunlu hale gelmelidir. Haksız yere işten atmalar gerçek anlamda yasaklanmalıdır!

► İşçilerin yüzde 95’i işsizlik fonundan yararlanamıyor. İşçi ve işsizlere ait olan fon patronlara aktarılıyor. İşsizlik Fonu'nun patronlara aktarılmasına son verilmelidir. Bütün işsizlere iş bulana kadar işsizlik ödeneği verilmelidir!

► İşyerinde işçilerin emeğini ve haklarını gasp eden patronlar, işçi maaşları üzerinden işçilerin hakkı olan banka promosyonlarını da gasp ediyor. Banka promosyonları işçilerin hakkıdır! İşçilere verilmelidir. Bankalarla yapılan promosyon anlaşmalarına işçilerin seçtiği işçi temsilcileri de katılarak, söz ve yetki sahibi olmalıdır.