Yapıcılar bayrağı Moğollar’ın bizi meydana çağırdığı yerden alıyor, insanları “bişey” yapmaya çağırıyor; “bişey” yapmanın şart olduğunu düşünen yalnız insanları bir arada olmaya, örgütlenmeye çağırıyor.

“Bişey” yapmak için Yapıcılar
Fotoğraf: BirGün

Murat BEŞER

Moğollar 1996 yılında çıkardığı “Dört Renk” albümünün açılışında “Bişey Yapmalı” diyerek sesleniyordu bizlere. Öğüt yerli yerindeydi ama tek ihtiyacımız “bişey” yapacak insan malzemesinin varlığıydı. Yapmak için “Yapıcılar”a ihtiyacı vardı. Şimdi o insanlar geldi; Yapıcılar, 2 Eylül’de “Biri Hiçbiri Binlercesi” adlı albümünü dijital platformlardan yayımladı, We Play etiketiyle.

Piyasa yapmayan, şan şöhret peşinde koşmayan, hit şarkılardan medet ummayan, kariyer hırsı bulunmayan insanların topluluğu. Yapıcılar, 2015 yılında Kadıköy’de Nazım Hikmet Kültür Merkezi (NHKM) bünyesindeki bir avuç müzik insanı tarafından vücuda getirilmiş. Niyetleri, yoz görüşlerin eline bırakılmaması gerektiğini düşündükleri popüler kültür alanında politik ve haysiyetli bir duruş sergilemek. Bu alanda eksik gördükleri şey, sahip oldukları dünya görüşü çerçevesinde mücadele eden müzisyen sayısının yok denecek kadar az oluşu. Müzisyenlerin çabalarının tekil kalışı, kolektif sanata yansımıyordu. Sadece politik değil, kentli söylem ve dil açısından da bir açık vardı. Bu tespitlere istinaden oluşmuş boşluğu doldurmayı hedefliyordu Yapıcılar. Türkiye solunun müzikal diline de katkı koymayı istiyorlardı. Hedefler şüphesiz büyüktü ama yola çıkmak için enerjileri ve özgüvenleri yeterliydi.

Verdikleri konserlere tanık olanlar dışında, insanlar onları ilk kez dijital dünyada “İkimiz” şarkılarına direnişteki Flormar işçilerinin katılımı ile çekilen klip ile tanımıştı. Nerede bir direniş var, nerede işçiler hak aramak için ayağa kalkmış, Yapıcılar oradaydı.

Bu anlayışın sonucunda başta iki kişinin yan yana gelmesinden oluşan Yapıcılar, giderek kalabalıklaşmış; aynı fikir etrafında toplanan müzisyenler oluşuma katkı koymaya başlamıştı. Önce işe (Aziz Nesin’den Hasan Hüseyin Korkmazgil’e, Rusça’dan Yunanca’ya) şairlerin satırlarını bestelemekle başlamıştı. “Biri Hiçbiri Binlercesi” albümü ise kendi parçalarını çalıp söylemelerinin meyvesi.

İÇİMİZDEN BİRİ

Üç yıllık kolektif bir çalışmanın ürünü olan albüme 80 yıl önce yazılmış bir eser kılavuzluk ediyor: Nâzım Hikmet’in “Memleketimden İnsan Manzaraları.” Bu da 80 yıl öncesine göre insanlığın sorunlarının sürdüğüne, dallanıp budaklandığına işaret ediyor. Ancak Yapıcılar eserin iklimine ek yaparak geçen zaman zarfındaki değişimleri (yanı sıra şehirli ayağını) tesis ediyor. Başka referansları da var tabi: Timur Selçuk, Bertolt Brecht, Kurt Weill, Ruhi Su, Genco Erkal, Ankara Sanat Tiyatrosu anlayışı gibi… Bir de Pink Floyd’un “The Wall” albümünde ana karakterin müzisyen oluşu buna dâhil.

14 parçanın her biri kendi içinde bağımsız şarkı olmakla birlikte, bir bütünün parçaları olarak rol üstleniyor. “Biri”ni anlatıyor albüm, içimizden birini, mesleği müzisyenlik olan sıradan bir insanın 40 saatini anlatıyor. Yalnızlığı nedeniyle giderek güçsüzleşen, edilginleşen, her defasında yenilen insanı anlatıyor; albümün adındaki “hiçbiri” bunun altını çiziyor. “Binlercesi” ise bu sıradan insanların yan yana gelmesiyle oluşturacakları güce gönderme.

Topluluk iki kadın vokal, bas, yan flüt, klasik gitar, davul ve iki kemandan oluşuyor. Şarkılar arasındaki bütünlüğü, küçük müzikal ve doğal sesler sağlıyor; Mussorgsky’nin “Bir Sergiden Tablolar” eserindeki gibi.

Yapıcılar bayrağı Moğollar’ın bizi meydana çağırdığı yerden alıyor, insanları “bişey” yapmaya çağırıyor; “bişey” yapmanın şart olduğunu düşünen yalnız insanları bir arada olmaya, örgütlenmeye çağırıyor.