Memleketin Rock sahnesinin medarı iftihar gruplarından The Ringo Jets, yepyeni bir EP ile dinleyicisi ile buluştu. Rock müziğin eğlenceli ya da protest tavrını kendileri ile özdeşleştiren grup, “Biz neysek şarkılarımız da öyle” diyor

Biz neysek şarkılarımız da o

BURAK ABATAY @abatayburak

The Ringo Jets, ‘Yadigâr’ ismini verdikleri EP’lerini yayımladılar. 19 Aralık’ta ise Salon İKSV’de şahane bir konserle yeni şarkılarını izleyiciye canlı canlı cayır cayır çaldılar. Grup, ‘Yadigâr’ ile beraber ilk kez Türkçe sözlü bir besteyi dinleyicisine ulaştırdı. Gitarlarda Tarkan Mertoğlu ve Deniz Ağan ile davulda Lale Kardeş’in yer aldığı grupla buluştuk. Hem EP’yi hem de Rock müziği konuştuk.

► Türkçe şarkıyla başlamalı. Son röportajımızda, aklımızda var dediğinizi hatırlıyorum. Ve nihayet geldi. Nihayet mi demeli?
Lale:
Open Sesame’de Full Stash Türkçe bir şarkı olacaktı. Ama yetiştiremedik. Can Sertoğlu’nun da ittirmesiyle bu EP’de ilk defa Türkçe bir beste denedik. Yanına da bir Türkçe cover koyduk.

Sizin sahip olduğunuz Rock sound’u müziğimiz içerisinde çok önemsiyorum. Ayrı bir yere koyuyorum. İngilizce sözlü şarkı söylemek çok ‘cool’ görünen bir şey mi, yoksa yurtdışına atmak için kullandığınız bir yöntem mi? Ya da ‘içimizden böyle geliyor da böyle yapıyoruz’ dediğiniz bir şey mi?

Lale: Aşırı gerçek konuşmak gerekirse en kolayımıza gelen yol. Tarzın ederi, tarzın akışı İngilizceye daha kolay uyum sağlıyor. Yazması da daha kolay.

Deniz: Bütün Türkiye Rock tarihi boyunca mesele olmuş bir şey. Rock müziği eğip bükmeye çalışıyorsunuz. Rock’ın kendi sınırları İngilizceye çok kenetlenmiş bir şey.

Lale: Çok cool olalım gibi bir sebebimiz yok. Kasmak da istemedim Türkçe için.

Tarkan: İngilizce olunca çok daha kolay üretiyoruz. Bu zamana kadar kolayına kaçtık işin. Ama bundan sonra Türkçe şarkılar da yapmak istiyoruz.

► Dil ne kadar önemli bir şey?
Lale:
Sekiz senenin ardından önemli diyebilirim. Kendi ülkende insanların seni dinlemesi için önemli sanırım. Bu kadar zaman “Müzik evrenseldir, nasıl olsa dinlerler” dediğimiz zaman zarfında sadece belli bir kısmın gerçekten dinlediği, diğer dinleyicinin ise dinlemeyi ‘cool’ bulduğu için dinliyorum dediği ama asla bir bağ kuramadığını anladık.

Deniz: İngilizce bilmesine rağmen dinleyici, Türkçe bir deyim, Türkçe bir kalıp ona başka şeyler hissettirebilir. Klasiktir, İngilizce bilsek de İngilizce rüya görmüyoruz meselesi. Gerçi Lale görüyormuş.

Lale: Evet görüyorum bazen. Ben bir kere Japonca rüya gördüm. 100 cümle biliyorumdur en fazla. (gülüyor) Şaka bir yana dil meselesini gurur meselesi yapan abileri de görüyorsun. “Bakın çocuklar, Türkçeyi mi beğenmiyorsunuz?” gibi laflar. Ne alakası var? Tamamıyla kolaya kaçmak.

Tarkan: Benim Ringo Jets’ten önce Kraker diye bir grubum vardı. Tamamen Türkçe besteler vardı. Ama Ringo Jets ile İngilizce sözlü şarkılar yaptık.
Sonuçta dilin bence de hiçbir önemi yok. African Rock da dinliyoruz, gerekirse Fransızca Rock da dinliyoruz.

Lale: Gerekirse! Hahaha! Genelde tercih etmiyoruz. (gülüyor)

Tarkan: Anadilim Almanca olmasına rağmen Almanca Rock tuhaf geliyor mesela.

biz-neysek-sarkilarimiz-da-o-668157-1.

► Bence sound’unuz daha kıymetli. Var mı özlem duyduğunuz bir Rock sound’u. Ya da “Memleket müziğine biz böyle bir yenilik kattık” dediğiniz bir şey.
Lale:
Hiçbir zaman yenilik iddiası ile bir şey yapmadım ben. Hedonistim bu açıdan. Kolayıma geldiği için İngilizce söz yazdım. Hoşuma gittiği için Rock’n Roll yaptım. O açıdan bir ‘sanatçı’ değilim, yeni şeyler üretmek noktasında. Ama şöyle bir şey daha var yeni şeyler üretmek için insanlar sahteleşebiliyor. Şu an yeni olarak Türkçe bir söz duyuyorsunuz bizden. Ve hüzünlü. Arabesk değil, üzgün değil ama hüzünlü bir şarkı yaptık. Bu da ilk. En negatifler kümesinde öfke oluyordu. Kendi içimizde bizce girmediğimiz alanlara girmekten çok hoşlandık. Her albümde bunu bir şekilde duyduğunuzu düşünüyoruz. Hep işitiyoruz, “Siz böyleydiniz, böyle oldunuz.” Niye olmayalım? Bu üç kişi bunu yapabiliyorsa neden olmasın. AC/DC’ye bayılırım ama onlar gibi tek çizgide mi gidelim? Ama inanılmaz yenilikler, avangard şeyler falan hissetmiyoruz. Ama bizi zorlar, kızdırırsanız yaparız böyle şeyler. Bunun acısını siz çekersiniz! (gülüyor)

►Türkiye’de 90’ların sonunda ve 2000’lerin başında Rock müzik algısı biraz daha değişti. Daha pop sözlerle karşı karşıya kaldık. Memleketteki Rock müzik algısına dair ne düşünüyorsunuz?
Deniz:
‘Memleketteki Rock müzik nasıl, pop müzik nasıl?’ diye bakmamaya başladım. Çok ayırmıyorum. Ayırınca canım sıkılıyor. Çünkü Rock müzik iyi durumda değil. Uzun zamandır çok arabeskleşti. Poplaştıdan da öte daha kötü görünen şey o oldu. Rock adı altında başka şeyler sunulmaya başlanınca benim için anlamını yitirdi Türk Rock denen şey. Bu ana akım için geçerli tabii. Yoksa çok az dinlenilen, güzel gruplar biliyoruz. Rock’ın ilk çıkışının isyankar olması, bir şeylere karşı olması, özgürlük arayışında olması, sınıfsal oluşu bugün yok. Ana akımda yok daha doğrusu.

► Muhalifliğiniz, öfkeniz, Gezi Direnişi için çektiğiniz video klip… Siz bu kültüre sahipken, Rock müzik böyle bir şey diyebiliyor musunuz?
Deniz:
Sadece öyle bir şey değil. Parti müziği de bizim için. 55’e döndüğümüzde elektronik müzik Rock’n Roll’du. Onunla dans ediyordu insanlar. Öyle bir tarafı da var. Yeri gelince onu yeri gelince onu yapıyoruz. Nasıl hissediyorsak öyle yapıyoruz.
Lale: Dediğin tutarlılığa sahip olmamızın sebebi şu olabilir: Biz öyleyiz ya, o da öyle çıkıyor. “Şimdi şunu yapıyoruz arkadaşlar” muhabbeti olmadığı için bizim dışımızdan çekebileceğin bir çizgi yok şarkılarımızda.

► EP’ye gelelim, neler var içerisinde?
Lale:
2 Türkçe, 2 İngilizce şarkı var. Ringo Jets’in ilk Türkçe sözlü bestesi ve ilk Türkçe cover’ı bekliyor sizi. İlk düğün Rock’n Roll’u bekliyor. Asma davullu. African disco şarkısı bekliyor sizi. Yaz şarkısı diyebiliriz.

Deniz: Evet, bir yaz hit’i bekliyor sizi. (gülüyorlar)

Lale: Dört başlı canavar! Daha ne olsun!

cukurda-defineci-avi-540867-1.