Bursa’nın son dönemde yaşanan değişimi üç merkez ilçeyi inceleyerek görmeye çalışan Dr. Temel “Nilüfer Çayı Seine nehri gibi kenti ikiye böldü. Çayın sol yakasında Odunluk var, butik giyim, konser alanları, AVM finans merkezleri. Sağ yakasında ise Dikkaldırım ve ağırlıklı gecekondu. Bu ayrımın nedenlerini araştırdım” diyor.

Bizi ayıran sadece bir nehir midir?
Betonla kaplanan ‘yeşil’ Bursa yukarıdan görüntülendi. (Fotoğraf: Depo Photos)

Semra KARDEŞOĞLU

Son 20 yılda beton kütlesine dönen şehirlerden biri Bursa. Artık ‘Yeşil’ sıfatı sadece şiirlerde kalmış. Bir zamanların yeşil Bursa Ovası’nda artık gri beton bloklar yetişiyor sadece. Sürekli yukarı doğru yükselen sitelerle gökyüzü de adeta kapandı. Kent Doğu Batı ekseninde genişliyor. Kentin eski mahallelerinden yeni sitelere göç sürüyor.

Bu göçler sosyal değişimi de beraberinde getiriyor. Yaşanan sosyal değişimler akademisyenlerin de araştırma başlıklarından biri haline geliyor. Bu çalışmalardan biri Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu’ndan Dr. Kemal Temel’e ait.

Doktora tezi olan bu çalışma “Gecekondu Site Rezidans/Bursa'da Sınıf ve Mekân” adıyla kitaplaştırılarak İletişim Yayınları’ndan çıktı. Kitapta üç merkez ilçe Osmangazi, Yıldırım ve Nilüfer ayrı ayrı ele alınıyor. BU bölgelerde yapılan anekt çalışmalarına ler veriliyor. Kitap “İşçi siteleri, gecekondular, orta-üst sınıf “lüks” konutlar (veya rezidanslar). Bu üç kesit arasındaki çatışmaları karşılaşmaları inceleniyor” sözleriyle tanıtılıyor.  

Kemal Temel

KENTİ KUTUPLAŞTIRMA

Tezinizin çıkış noktası bir tren yolculuğundaki iki yolcunun sohbeti. Neydi o sohbet?

Kitaba ön sözü de yazan hocamın tanık olduğu sohbet “Bak şimdi sadece evler arabalar değil insanlar da değişecek” cümlesi. Burası küçük istasyon. Bursa önce kuzey güney aksında büyürken 2000’lerden itibaren Doğu Batı aksında ilerliyor. Bunun üzerinde Doğu’dan Batı’ya doğru gidildikçe farklılaşan üç farklı ilçeyi inceledim.

Çalıştığınız mahalleleri nasıl seçtiniz?

Önce 15 mahallede anket yapıldı. Ardından bunun sonucuna göre her ilçeden birbirine yakın özellik gösteren iki mahalle seçildi. Buralarda nitel araştırma yapıldı. Bu mahalleler Nilüfer’de Odunluk, Yüzüncü yıl, Osmangazi’de Dikkaldırım ve Akpınar, Yıldırım’da Arabayatağı ve Mimar Sinan oldu

Bölgede bire bir görüşmeler ve anket çalışması da yapılmış.

Akademisyen, mühendis, avukat, hekimle görüştüm. Bu kesim yani profesyonel meslek sahibi kesim seksenlerde baktığınızda yüzde bire tekabül ediyordu. İki binlerde yüzde üçe çıkıyor. Ama şu an Türkiye'de profesyonel meslek gruplarının dağılımı yüzde 13’lere varmış durumda. Bu gruplar da etkili oluyor kentteki yeri yerleşimde.

Yaptığınız yüz yüze görüşmelerde “Yıldırım’da oturuyorduk şimdi şuraya taşındık. Çünkü oturduğumuz mahalle güvenli değildi” diyor. Nedir bu? Bursa sahiden güvensiz bir kent mi?

“Çocuklarımı o mahallede büyütemem. Hırsızlık var, çok karışık” diyor görüştüğüm kişiler. Bursa'da 2015’te yapılan bir suç araştırması var. O araştırmaya göre Yıldırım'da biraz daha baskın olduğu bir yer. Ama öyle olmayan yerlerde de gerekçe aynı.  Çünkü bu mahalleyi terk etmeye meşruiyet kazandırıyor. “Onlar benimle aynı sınıfsal kimliklerden değil. Ben onlarla yan yana oturmaktan rahatsızım onun için yer değiştirmek istiyorum” diyemezler.

HORMONLU BÜYÜMENİN DİNAMİKLERİ

Kitabınızda katılmadığım Bursa’nın Doğu Batı ekseninde büyümesine yönelik tespitler var özetler misiniz?

Neo liberal politika ve esnek üretim rejimi eşitsizlikleri derinleştirerek gelir dağılımını alt sınıfların aleyhine yeniden bölüştürdü. Böylelikle kentin toplumsal sınıflar tarafından paylaşımı da dönüşüme uğradı. Bu durum üst sınıfların kent dışına taşınmasına ve orta sınıfların buna bağlı yerleşim davranışlarındaki taklitçi eğilimlere yön verdi ve kent batı çeperine doğru büyümeye başladı. Buna mukabil kuzeyde ve doğuda artan kaçak yapılaşma ayrımların coğrafi yönünü tahkim etti.

Nilüfer Çayını Paris’teki Seine Nehrine benzetmişsiniz

Nilüfer Çayı da Bursa’yı öyle ikiye bölüyor. Çayın sol yakasındaki Odunluk’ta, butik giyim mağazaları, konser alanları, alışveriş merkezleri ve eğlence merkezleri, plazalar, finans ofislerinin yer aldığı plazalar, lüks oteller ve kule görünümlü rezidanslar yer alıyor. Sağ yakasında konumlanan Dikkaldırım, daha geleneksel çarşıların ve gecekondu tipi konutların ağırlıkta olduğu bir yerleşim desenine sahip.

YÜZDE 98.3'Ü TATİLDE AKRABA YANINDA

Yapılan anketten çıkan bazı sonuçlar şöyle:

YILDIRIM:

*Karadeniz’den göç edenlerin yüzde 72,9’u, Doğu ve Güneydoğu’dan göç edenlerin yüzde 55,3’ü Yıldırım’da ikamet ediyor. Yerli nüfusun oranı sadece %28,8.  

* Arabayatağı’nın yüzde 83’ü Mimar Sinan’ın yüzde 80’i işçi. Her iki mahallede esnaf oranı yüzde 10. Mimar Sinan’da profesyonel meslek grubu yüzde 1.7. 

*Oturulan mahalle tercihinde “Aile ve akraba çevresine yakınlık, komşularla ilişki ve “kendini yakın hissettiği insanlarla” bir arada yaşamak en büyük grubu oluşturuyor. Bu oran Mimar Sinan’da yüzde 64, Arabayatağı’nda yüzde 70.

Bu iki mahallenin sakinleri dağ tatili, deniz tatili, şehir turizmi, kamp tatili gibi seçeneklerin arasından yüzde 98,3’lük bir oranla akraba ziyaretini işaretledi.

OSMANGAZİ:

Altıparmak ve çevresi şimdi Suriyeli göçmen grupların en çok yoğun yaşadığı bölge. Osmangazi’deki Suriyeli göçmenlerin yüzde 26,3’ü bu bölgede.

Akpınar’daki sakinlerin taşınma gerekçeleri yüzde 25 evin fiziksel koşullarını, yüzde 33 “kendim gibi insanlarla bir arada yaşama” ve yüzde 16’sı semtin kötüleşen koşulları şeklinde yanıtladı. 

Dikkaldırım’da ise yanıt yüzde 30’u komşularla ilişkiyi, yüzde 31,6’sı “kendim gibi insanlarla bir arada yaşam” ve yüzde 6,7’si daha önce ikamet edilen semtin kötüleşen koşulları yanıtı verdi.

Tatil tercihlerinde deniz kıyısını yanıtlayan oranı Akpınar’da yüzde 56,1, Dikkaldırım’da ise yüzde 31,7’dir.