Cihatçıları tek çatı altında toplamayı amaçlayan SMDK başkan yardımcısı: Ankara tarafından destekleniyoruz

Bizim vergilerimiz cihatçılara gidiyor

ERK ACARER erkacarer@birgun.net @eacarer

Suriye’de 6 yıldır süren ve hem ülkeye hem de bölgeye yıkım taşıyan iç savaşın ateşi yavaş yavaş sönerken, artık Suriye Lideri Beşar Esad’ın liderliğini koruduğu kabul ediliyor. Suriye toparlanmaya çalışıyor. IŞİD ele geçirdiği bölgelerden çıkartılıyor. Ülkenin kuzeyinde ise artık bir Kürt koridoru var.

Astana’daki görüşmeler
Kazakistan’ın başkenti Astana’daki ‘Suriye görüşmelerinin’ 5. turunda gerilimi azaltmaya yönelik adımlar dikkat çekti. Türkiye, Rusya ve İran’ın garantör olduğu Astana’da, Erdoğan söylenenleri kabul etmese de kendisinin Esad ile görüştüğü iddia edildi.
Bir yandan Suriye için gelişmeler bu şekilde ilerlerken öte yandan Türkiye’yi de ilgilendiren sahadaki sorunlar ve risk devam ediyor. 2 milyon sivilin yaşadığı ileri sürülen ve tüm cihatçıların toplandığı İdlib, özellikle Türkiye’nin başını ağrıtacak gibi görünüyor. Buradaki cihatçıların garantörü ise Türkiye!

Türkiye’nin iki riski
Gerçek şu ki; buraya toplanan ‘ılımlı silahlı muhalifler’ ya Rusya’nın başını çektiği bir mutabakat koalisyonu ile vurulacak ya da Türkiye’nin açacağı bir koridorla, sivil halkla birlikte Hatay’a doğru taşınacak. Her iki olasılık da Türkiye açısından büyük bir tehlike olarak değerlendiriliyor. Bölgenin vurulması durumunda, kendilerini ‘terk edilmiş’ ve ‘satılmış’ hisseden militanların silahlarını Türkiye’ye çevirmeleri mümkün. ‘Terörizm’ sorununun yeni bir boyut kazanması ihtimaller dâhilinde. Koridor açılması durumunda ise Türkiye sadece yeni bir göç dalgası ile sarsılmakla kalmayacak aynı zamanda cihatçıları da kucaklayacak.
Türkiye açısından bölge ile ilgili böylesine önemli endişeler varken, iktidarın Suriye politikalarından tamamen vazgeçmediği hatta yeni krizler yaratacak adımlar attığı görülüyor. Geçtiğimiz günlerde; Suriye’deki “ılımlı silahlı muhalifler” bir kez daha birleşme yoluna gitti. Antep’te yapılan toplantıya 43 birlik katıldı. Ancak çatıyı kabul eden daha fazla örgüt var. Sözde Geçici Suriye Hükümeti’nin ilk toplantısının gerçekleştiği Antep’e gelemeyen Güneydeki birliklerin liderleri de birleşmeyi tanıyor. Bunlarla birlikte, çatı altında toplanan cihatçı grupları 50’ye yaklaşıyor.

TSK ile işbirliği sürüyor
Cihatçıları; tek çatı altında toplamayı amaçlayan siyasi otorite, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) ismini alıyor. SMDK Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda Suriye Türkmen Meclisi Eşbaşkanı Abdurrahman Mustafa sorularımızı yanıtlıyor. Böylece TSK ile işbirliği içinde olan ve Türkiye tarafından desteklenen bu grupların görev tanımı da ortaya çıkıyor.

Hep aynı: Esad’a ve PYD’ye karşı birleştiler
Cihatçıların, kime karşı kullanılacağı sorusunu cevaplayan Mustafa’nın sözlerinden tıpkı cihatçılar gibi Türkiye’nin de bölgedeki çatışma ısrarından henüz vazgeçmediği anlaşılıyor. Türkiye’nin misafirliğinde, bunca silahlı grup bir araya getirilirken, “Öncelikli hedef barış” ifadeleri de çelişkili gibi görünüyor. SMDK Başkan yardımcısı şöyle anlatıyor: “Birlikler Esad’a, terör örgütlerine, PYD’ye karşı ‘Milli Ordu” olarak bir siyasi oluşum altında birleşme yolunu arıyor. Bu keşke 7 yıl önce olabilseydi. Aslında 4 bölgede çatışmasızlık amaçlanıyor. Rusya’nın rejime, Türkiye’nin ise muhaliflere garantör olacağı Cenevre’deki siyasal görüşmelere zemin hazırlamayı düşünüyoruz. Suriye Ulusal Koalisyonu olarak siyasi çözümden yanayız. Fakat özellikle Suriye rejimi buna ciddiyetle yaklaşmıyor.”

Ahrar’uş Şam’dan Sultan Murad’a…
Mustafa; bu grupları ‘birlik’ olarak tanımlasa da bunların İdlip’e yığılan cihatçılar olduğu biliniyor. Oluşumun siyasi çatısı, savaşın başlarında kurulan ‘Suriye Dostları’ ile benzerlik gösteriyor. SMDK Başkan Yardımcısı Abdurrahman Mustafa, genelkurmay başkanlığı ile komuta merkezi oluşturulan çatıdaki gruplardan şu ifadelerle söz ediyor: “Suriye Geçici Hükümeti Başkanı Cevat Ebu Hattab’ın Savunma Bakanı olması kabul edildi. İlk toplantıya, 43 birlik birer temsilci ile katıldı. Bölgede 50 üzerinde grup var. Hepsi toplantıya katılamamış olsalar bile çatıyı fiilen tanıdılar. Muhaliflerin 90’ı birleşmeyi amaçlıyor.”

Suriye muhalefetinin merkezi Antep
Peki; Türkiye’nin kurdurduğu ya da destek olduğu Ahrar’uş Şam’dan Sultan Murad ile Abdülhamid Han tugaylarına, Ceyşul İslam’dan Feylek’uş Şam’a kadar pek çok cihatçı örgütü birleştiren, bu oluşumun merkezi neresi? İfadeler şu: “İlk toplantı Antep’te yapıldı. Geçici Hükümet’in merkezi de Antep.”

Vergimiz cihatçıya… Kızılay, AFAD seferber
Mustafa’nın anlattıklarından Türkiye’nin bir dönem cihatçılara yardımları kesmiş olsa da yeniden kesenin ağzını açtığı da ortaya çıkıyor. Türkiye’de sağlık sektörü için toplamda 32 milyar pay ayrılırken güvenlik ve savaş bütçesine 64 milyar aktarılıyor. Güvenlik eksenli harcamalara Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) gibi kurumların da eklenmesi ile cihatçıların harcamalarının da bu büyük bütçeden, karşılandığı anlaşılıyor. Yardımlar konusunda SMDK Başkan yardımcısı şunları anlatıyor: “Geçici olarak bir müddet Türkiye kaynaklı ödenek sıkıntısı yaşandı. Fakat şimdi sorun yok. AFAD ve Kızılay yardım ediyor. Tam olarak bir rakam vermem mümkün değil ancak Türkiye faaliyetlerimizi devam ettirebilecek kadar bütçe ayırıyor. Bu sayede ayakta kalıyoruz.”

Yeni bir başlangıç olabilir
Pek çok kez aynı deneyimin yaşandığı cihatçıların birleşip, başarılı olamadığı nihayetinde birbirine düştüğü biliniyor. Mustafa bu konuyu da ele alıyor: “Önemli bir başlangıç olabilir. Ayrıca bu birlikler El Bab’da Türkiye ile birlikte başarılı oldu.”

***

Göç ve ‘terör’ sorunu

bizim-vergilerimiz-cihatcilara-gidiyor-350317-1.
İdlib’in geleceği de birçok açıdan şaibeli ve riskli. SMDK Başkan Yardımcısı; bölgenin geleceği ile ilgili olasılıkları da paylaşıyor. “Sınır iyi denetleniyor” dese de son haberlere göre IŞİD militanlarının bile yığınak yaptığı ve geçiş için beklediği anlaşılıyor. Türkiye’nin bu konudaki sicilinin ise pek parlak olmadığı biliniyor…

“İdlip’te yaşanabilecekler yeni gelişmelere neden olabilir. 2 milyon sivil var. Vurulmaları ya da bölgeyi boşaltmak zorunda kalmaları Türkiye için yeni bir göç dalgasıdır. Türkiye’nin 900 km’lik bir sınırı var. Terör genel olarak bir sorun ancak el Kaide, el Nusra gibi unsurlar sıkı denetlenir, sınır güvenliğine takılır.”