MUSTAFA TEMİMHAN Bodrum denizin, tarihin ve turizmin iç içe olduğu güzel bir ilçemiz. Her ne kadar çok pahalı otelleri, restoranları ve bilmem kaç liralık lahmacunları ile biliniyor olsa da aslında doğa harikası bir bölgede yer alan antik Karia bölgesinin başkenti. Antik şehir Halikarnassos’tan günümüze pek bir şey kalmamış. Dünyanın 7 harikasından biri olan Maussoleion anıt […]

Bodrum bağ rotası

MUSTAFA TEMİMHAN

Bodrum denizin, tarihin ve turizmin iç içe olduğu güzel bir ilçemiz. Her ne kadar çok pahalı otelleri, restoranları ve bilmem kaç liralık lahmacunları ile biliniyor olsa da aslında doğa harikası bir bölgede yer alan antik Karia bölgesinin başkenti. Antik şehir Halikarnassos’tan günümüze pek bir şey kalmamış. Dünyanın 7 harikasından biri olan Maussoleion anıt mezarını Rodos Şövalyeleri savunma amaçlı kale yapmak için sökmüşler. Bugün sadece planı ve mezarın yeri görülebiliyor. Bodrum kalesi ise Doğu Akdeniz’deki en iyi durumdaki kale olarak bugün Sualtı Arkeoloji Müzesi olarak hizmet veriyor. Çarpık yapılaşmanın en önemli örneklerinden biri olan Bodrum kalabalık nüfusu ile tüm problemleri içeriyor. Yeşil alanlar şehir içinde neredeyse yok olmasına rağmen bize karşı direnmeye çalışıyor.

Eğer Bodrum’a yolunuz düşerse size alternatif bir rota önerisinde bulunmak istiyorum. Ana yoldan içeri girerek tekrar ana yola çıkmanıza kadar geçecek 47 kilometrelik bir köy yolu üzerinde tabiatı, yeşili ve sakinliği ile dört tane bağ ve şarap üreticisi göreceksiniz. Bodrum’a en yakın olandan başlarsak Bodrum Şarapçılık (Vinbodrum markası), Garova Bağları, Karnas Şarapları ve Mor Salkım Bağları şeklinde sıralanıyor bu güzel kaçış noktaları.

Erhan-Füsun Yürüt çiftinin emeklilik hayali olan Bodrum Şarapçılık küçük bir aile işletmesi olarak Bodrum’a renk katmaya çalışıyor. Son yıllarda kızları Duygu’nun da katkısıyla üretim yapıyorlar. Etiketleri Bodrum’lu sanatçılar hazırlıyor. Kızılağaç köyünde zeytinlerin arasında minik bir şaraphane hayal edin. Üst katı ev olarak kullanılıyor. Minik bir bağa bakan teraslarında tadım yapabilirsiniz. Ancak önceden konuşmanızda fayda var çünkü kapasiteleri çok küçük. Benim tattığım 2 beyaz, 1 roze ve 2 kırmızı şarap temiz yapılmış şaraplardı. Bodrum Mumcular kökenli Chardonnay ve Denizli kökenli Syrah ve Öküzgözü üzümlerini kullanıyorlar. Özellikle fıçı kullanılmamış Chardonnay ve Öküzgözü-Syrah kupajlarını öneririm.

İkinci bağ durağınız Mehmet Vuran ile hayat bulan Garova Vineyards olsun. Garova Mumcular barajının ardında kalan Karaova vadisinin yerel halk tarafından söylenişi. 20 yıl önce geçirdiği trafik kazası nedeniyle omurilik felci olan Mehmet dostumuzun inanılmaz azmi ve çalışmasıyla bugüne gelen işletme yine bir aile işletmesi. 23 dönümlük bağın içerisinde kurulu şaraphanenin kapasitesi yaklaşık 9.000 şişe. Eski bir ahırı yeniden düzenleyip altına çok güzel bir mahzen yerleştirmişler. Zemin katta küçük bir şaraphane ve tadım salonu var. Binanın bağlara bakan yüzünde ferah bir veranda yer alıyor. Alabildiğince bağ alabildiğince doğa. Burada şaraplarınızı yudumlayabilirsiniz büyük bir keyifle. Ana binanın yanında inşaatı halen süren küçük bir restoran ve otel kısmı bulunuyor. Umarım kısa zamanda biter. Mehmet kendi bağlarından çıkan üzümler ve dışarıdan aldığı üzümlerle şaraplar yapıyor. Tadım sırasında ilk izlenimim yapılan şarapların çok saf bir biçimde olduğu idi. Hiç fıçı uygulanmamış olan kırmızılarda meyvemsiliği sonuna kadar hissediyorsunuz. Öküzgözü/Zinfandel ve Syrah/P.Verdot kupajlarını denemeniz lazım.

Rotanın üçüncü durağı Karnas Bağları. Garova’nın diğer yakasında yer alan işletmenin sahipleri Selva-Haluk İşmen. İlk bağlar 15 yıl önce İtalya’dan getirilen fidanlar ile oluşturulmuş. Her ikisi de mühendis kökenli olan çift bu bilgilerini şaraphaneye yansıtmışlar. Şaraphanenin her köşesi estetik ve fonksiyonu birleştiren dokunuşlara sahip. İnşaatta kullanılan tuğlalar Bodrum’dan toplanmış eski tuğlalar imiş. İçeride taş, tuğla, ahşap ve demirin incelikli birleşimini görmeniz mümkün. Şaraphane içerisinde iki ayrı salonda tadım düzeni bulunuyor. Ön kısımda bir havuz ve çevresinde de oturulacak yerler var. Arazideki zeytin ağaçları da aynı tarihte dikilmişler ve toplanan zeytinler arazi içinde bulunan zeytin presi ile yağa dönüştürülüyor. Şaraphanede ayrıca yemekler düzenleniyor. Aslı Mutlu tarafından organize edilen yemek şarap eşleşmelerine katılmak için mutlaka bilgi vermeniz gerekiyor. Bağlarda dikili olan Zinfandel ve Syrah üzümlerinden iki kırmızı bir roze şarap üretiliyor. Decanter 2019’da ödül alan iki kırmızıyı denemek lazım.

Rotanın son durağı Karnas bağlarından birkaç yüz metre ileride olan Mor Salkım Bağları. 2013 yılında Hasan Tahsin Erdemir’in çabalarıyla kurulan işletmenin kurucusu hayatını kaybedince şimdi bayrağı kardeşi Melih bey devralmış. Toplamda 110 dönüm bağın sahibi olan Mor Salkım bağlarında Syrah, Cabernet Sauvignon, Merlot gibi kırmızı üzümler ve Bornova Misketi, Narince, Chardonnay, Sauvignon Blanc gibi beyaz üzümler dikili. Nefis bir yamaçta yer alan bağlar ve şaraphane çok düzgün planlanmış. Cafe olarak hizmet alınabiliyor. Ayrıca Yoga Terası ve Yürüyüş yolları tasarlanmış. Gidin ve mutlaka Bornova misketini deneyin.

Bodrum rotasını yazarken birkaç kelimede Kos adasından bahsetmek ve turizmin yerel kaynaklarla nasıl güzel beslendiğini söylemek isterim. Kos yüzölçümü olarak yaklaşık Bodrum’un yarısı kadar bir ada. Benim gezebildiğim 5 tane şaraphanesi var. Ana yola çıktığınızda her yerde sizi Wine Route tabelaları karşılıyor. Görmeme şansınız yok. Tüm restoranlarının menülerinde kendi ada şaraplarını satıyorlar. Zeytini- Zeytinyağı ve diğer yetiştirdikleri ürünleri gelen misafire sunmaya çalışıyorlar. Buradan da herkes kazanıyor. Turizmi sadece otel-deniz ve birazcık arkeoloji zanneden yöneticilere benden selam olsun.