Sosyalist Tito’nun kurduğu halklar mozaiği Yugoslayva’nın parçalanmasıyla ortaya çıkan Bosna Hersek’te yine savaş çanları çalıyor. Avrupa İstikrar Girişimi’nden Ćerimagić endişe yaratan birçok neden olduğunu belirtiyor.

Bosna’da savaş Balkanları yakar

Umut SERDAROĞLU

Batı emperyalizminin halkları, toplumları birbirine düşürerek kanlı bir iç savaşa sürüklediği Balkanlar’da yeniden tehlike çanları çalıyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası sosyalist lider Josip Tito tarafından bir halklar mozaiği olarak kurulan Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin ortadan kalkmasıyla aynı topraklar üzerinde kurulan 7 devletin -Slovenya hariç- 6’sında ciddi sorunlar yaşanıyor. Bunların en can alıcısı da Bosna Hersek. 1992-1995 yılları arasında yüzbinlerce kişinin yaşamına mal olan bir savaşın yaşandığı Bosna Hersek’te yeniden savaş çanları çalmaya başladı. Savaş sonrası ABD ve AB tarafından dayatılan Dayton Anlaşması’nın zoraki bir arada tuttuğu ülkede iki entiteden biri olan Bosna Sırp Cumhuriyeti (Sırpska Republika) Lideri Milorad Dodik’in açıklamalarıyla başlayan gerilim, Balkanlar üzerinde yeni bir savaş mı çıkıyor endişesine neden oldu. BM tarafından seçilen Bosna Hersek Yüksek Temsilcisi Christian Schmidt’ten ABD’ye, Avrupa Komisyonu’ndan Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Mass’a kadar pek çok uluslararası aktörün “savaş çıkabilir” uyarısı yaptığı Bosna’da yaşananları Avrupa İstikrar Girişimi’nden (ESI) Adnan Ćerimagić ile konuştuk.


PARALEL DEVLET PEŞİNDE

Bosna Sırp Cumhuriyeti Lideri Milorad Dodik’in tehlikeli bir biçimde paralel devlet peşinde koştuğunu kaydeden Ćerimagić, savaş sonrası Dayton Anlaşması’yla kurulan Bosna-Hersek’in kurumsal yapısının artık işlemediğini ileri süren Sırp liderin asıl isteğinin Sırbistan Cumhuriyeti’nde paralel bir yapı oluşturmak olduğunu kaydetti. Dodik’in Macar lider Viktor Orban ve Slovenya Başbakanı Janez Jansa gibi popülist sağın önemli aktörlerinden destek gördüğünü ifade eden Ćerimagić, bu durumun savaş söylemlerini artırdığına dikkat çekti. AB’nin Balkanlardaki politikasına da değinen Ćerimagić, “AB son dönemde Balkanlara olan ilgisini büyük çoğunlukla kaybetti. Böylelikle Dodik söylemlerini harekete geçirmekte çekince duyacağı dış bir güç bulunmuyor. Ancak gerçekleşecek kaos ortamı Dodik’in de şu anda işine gelmez. Belki de şu anda Dodik’i durduran temel sebep de budur” dedi.

RUSYA POLİTİKASINA ETKİSİ

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Dodik’in ilişkisine de değinen Ćerimagić, “Rusya her ne kadar Birleşmiş Milletler güvenlik konseyinde yer alsa da Dodik ile ortak bir noktaları var. O da AB, ABD ve İngiltere ortaklığına olan mesafeli tutumları. Dodik, Dayton dayatması diye bahsettiği Dayton Barış Antlaşması’nın bu üç aktörün bastırmasıyla imzalanmasından dolayı rahatsız olduğunu, kendi ülke sorunlarına başka kimsenin karışamayacağını ve bu tür temsilcileri tanımayacaklarını söylüyor. Diğer taraftan Rusya’nın, ABD, AB ve İngiltere ile yaşadığı gerilim ortak bir paydada buluşmalarına yol açabilir. Dodik’in, Putin ile görüşmesi de bu noktada önemli bir yere sahip. Ayrıca Rusya’nın Doğu Avrupa üzerinde gerçekleştirdiği enerji politikaları Bosna-Hersek üzerindeki stratejisini de belirleyecek önemli bir etken” dedi.

GÖÇ ŞİMDİDEN BAŞLADI

Gerilimin olası bir çatışmaya yol açmasından endişe eden Bosnalılar göç etmeye başladı. Ćerimagić, Bosna-Hersek’teki göç hareketinin çeşitli nedenlerle aslında çok uzun yıllardır devam ettiğini söylerken, “Hâlihazırda Bosna-Hersek Federasyonu ve Sırbistan Cumhuriyeti’nde göç başladı. Olası bir karışıklık ya da savaş Ukrayna ve Polonya-Belarus arasında gerçekleşen dalga gibi yeni bir göç hareketini başlatabilir” dedi.

ALMANYA’NIN TUTUMU

Yugoslavya’nın parçalanmasındaki ana aktörlerden olan Almanya’nın tutumunun çok önemli olduğunu belirten Ćerimagić, olası bir savaşın gerçekleşmemesi için uluslararası aktörlerin devreye girmesi gerektiğini kaydetti. Ćerimagić, şöyle konuştu: “Yeni kurulan Almanya hükümetinin izleyeceği politika çok önemli. Özellikle partneri olan Fransa, Hollanda gibi ülkeleri Batı Balkanları desteklemeleri için ikna edemezse bir iç savaş ve hatta Doğu Avrupa üzerinde gerçekleşecek bir savaş kaçınılmaz. Büyük ihtimalle Dodik’e destek verdiği bilenen Orban ve Jensa’nın politikaları, AB’nin bu meseleye olan ilgisine göre şekillenecek. Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda şu an için hiçbir şey kesin olmasa da ilerisi için endişelenmemizi gerektirecek birçok neden var.”