ZOE PC Eski devlet başkanı Luiz Inácio Lula da Silva, Brezilya halkının geçen sene boyunca yaşadığı zorlukların vücut bulmuş halidir. Brezilya yargısı ve tek sesli ulusal medya güdümünde ilerleyen kampanya yalnızca masum bir adamın yargılanmasıyla sonuçlanmadı, başkanlık seçimlerini halkın yanında duracak bir alternatifin kazanma ihtimalinin de önüne geçti. Yani kampanya başarılı oldu. Sonuç olarak iktidara […]

Brezilya, mücadeleye  devam edecek

ZOE PC

Eski devlet başkanı Luiz Inácio Lula da Silva, Brezilya halkının geçen sene boyunca yaşadığı zorlukların vücut bulmuş halidir. Brezilya yargısı ve tek sesli ulusal medya güdümünde ilerleyen kampanya yalnızca masum bir adamın yargılanmasıyla sonuçlanmadı, başkanlık seçimlerini halkın yanında duracak bir alternatifin kazanma ihtimalinin de önüne geçti. Yani kampanya başarılı oldu.

Sonuç olarak iktidara Jair Bolsonaro geldi. Kendisi işçi sınıfını ve yoksulları doğrudan etkileyecek neoliberal ekonomik politikalar uygulamaya yemin etmiş bir sağcı, dini aşırılıkçı ve ultra-milliyetçi. Ayrıca siyahilere, LGBTQI bireylere, yoksullara ve genel olarak muhaliflere yönelik nefreti ve şiddeti teşvik eden yorumlarda bulunuyor. 24 Ocak 2018 günü İşçi Partisi’nden Lula’ya yönelik mahkeme kararı temyiz mahkemesinde görülmüş, aldığı 12 yıllık hapis cezası onaylanmıştı. 4 Nisan gününde ise Anayasa Mahkemesi Lula’nın avukatlarının sunduğu ihzar müzekkeresini reddetti. Eğer kabul edilseydi Lula cezası kesinleşene dek özgür kalabilirdi. Ertesi gün Lava Jato soruşturmasını yöneten hâkim Sergio Moro (ki kendisi sonra Bolsonora yönetiminin adalet bakanı olacaktı) Lula’ya teslim olması için bir gün müddet tanıdı.

Hakim Moro’nun kararı Brezilya içinde ve dışında tepkiyle karşılandı. Uluslararası medya kurumları kararın Brezilya demokrasisinin düştüğü kötü durumu gösterdiğini yazıyordu. O hafta Lula’ya destek verenler sokaklara çıktı. Eşi benzeri görülmemiş destek verildiyse de Brezilya yargısı merhamet göstermedi. Seo Bernardo do Campo’daki Metal İşçileri Sendikası önünde binlerce kişiye tarihi bir konuşma yapan Lula, sonrasında Curitiba’ya gitti ve polise teslim oldu.

Entelektüellerin desteği

O günden sonra Brezilyalılar için farklı bir direniş başladı. Çeşitli örgütler ve sendikalar Lula’nın tutulduğu karakolun önünde direniş kampları kurmaya yemin ettiler. Bu kamplar bugün hala orada ve hem Brezilya’dan, hem dünyadan aktivistler, siyasetçiler ve müzisyenler tarafından ziyaret ediliyor. Lula’nın özgürlük mücadelesi dünyadaki birçok entelektüelin desteğini de aldı – Tarık Ali, Robert Brenner, Wendy Brown, Noam Chomsky, Angela Davis, Axel Honneth, Fredric R. Jameson, Leonardo Padura, Carole Pateman, Thomas Piketty, Boaventura de Sousa Santos, Slavoj Žižek ve dahası… Arjantinli insan hakları savunucusu ve Nobel Ödülü sahibi Adolfo Pérez Lula’yı 2018 Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermek için bir kampanya başlattı ve bu kampanya bugün hala sürüyor. Mahkûmiyet kararına rağmen Lula’nın ve İşçi Partisi’nin destekçileri umutlarını kaybetmediler ve Lula’nın Ekim 2018 seçimlerinde aday olabileceğini düşündüler.

Özgür Lula Komitesi hem dünyadaki, hem Brezilya’daki toplumsal hareketlere ve kolektiflere seslendi, herkesi 12 ve 13 Ağustos tarihlerinde dayanışma eylemlerini yapmaya, Lula’nın derhal serbest bırakılmasını talep etmeye ve adaylık kaydı sürecine destek olmaya çağırdı. Bir yandan da ‘Topraksız Taşra İşçileri Hareketi’ Brezilya’nın dört bir yanında yürüyüşlere başladı ve başkente doğru yürürken Yüksek Seçim Kurulu’nu Lula’nın seçilme hakkına saygı duymaya çağırdı. 1 Eylül günü geldiğinde Brezilya’nın Yüksek Seçim Kurulu bir oylama yaptı ve Lula’nın adaylığını engelledi.

Nefrete karşı özgürlük

İşçi Partisi’nin Fernando Haddad’ı aday göstermekten başka şansı kalmamıştı. Haddad aslen başkan yardımcısı adayı olacaktı. Brezilya Komünist Partisi’nin adayı ise Manuela D’Avila oldu. Bu ikili sokaklarda ve sosyal medyada güçlü bir kampanya yürüttü ve Bolsonaro’ya karşı #EleNao eylemlerini başlattı.

Bolsonaro

Seçimlerin ilk turunda Bolsonaro oyların yüzde 46’sını, Haddad yüzde 29’unu aldı ve seçimler az daha ilk turda bitiyordu. 28 Ekim Pazar günü Jair Bolsonaro başkanlık yarışını yüzde 55,3’le kazandı ve Fernando Haddad yüzde 44,7’lik oy oranıyla ikinci geldi. Bu seçimler Brezilya tarihinin en kutuplaşmış sonucuna işaret ediyordu. Yarış, iki zıt parti arasında yaşanmıştı ve partilerden biri insanları nefret ve öfke ile harekete geçirmeyi amaçlarken diğeri ülkede demokrasiyi ve özgürlükleri kurtarmayı amaçlıyordu.

Silahlanma yanlısı

Bolsonaro insanları silah almaya ve kullanmaya teşvik ediyor. Ayrıca siyahlardan, LGBTQ bireylerden, yerlilerden, yoksullardan ve işçi sınıfından nefret ettiğini açıkça dile getirdi ve Brezilya’nın en güçlü ve köklü toplumsal hareketlerinden bazılarını terör örgütü ilan etti. Başkanlığının Brezilya toplumuna ve demokrasisine etkisi büyük olacak. Bolsonaro seçildikten sonra toplumsal hareketler, örgütler, sendikalar, kolektifler ve sivil toplum kuruluşları bir araya geldi ve hem Brezilya’yı, hem savunmasız toplumsal kesimleri koruma amacıyla birleşti. Ekim ayındaki seçimlerden sonra Topraksız Taşra İşçileri Hareketi’nden João Paulo Rodrigues şu sözleri sarf etti: “Başkan Lula yalnız değildir ve bu darbenin, bu otoriter hükümetin onu daha fazla hapis tutmasına izin vermeyeceğiz. Darbe destekçileri ve bu otoriter hükümet toplumsal hareketleri muhtemelen cezalandırmaya çalışacak. Ancak biz korkak değiliz ve Bolsonaro’nun bağırışlarından korkmayacağız. Hendeklere girip mücadele edeceğiz.”

Geçen ay umutlar bir kez daha yeşerdi. Anayasa Mahkemesi hakimlerinden Marco Aurelio Mello, temyiz süreci devam eden mahkumların hapis cezalarının ertelenmesi yönünde karar aldı. Bu kararın Lula’yı serbest bırakması gerekiyordu. Fakat bu karardan beş saat sonra Anayasa Mahkemesi başkanı Dias Toffoli kararı iptal etti.

Her şeye rağmen, tüm yurttaşların toprağa, barınma hakkına, sağlık ve eğitim gibi diğer temel hizmetlere erişebildiği onurlu bir demokrasi için mücadele eden Brezilyalılar, Lula’nın özgürlüğü için de mücadele etmeyi sürdürecekler.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: Peoples Dispatch