Devletler, kimin yaşayıp kimin öleceğine karar verebileceklerine inanıyor. Brezilya’da devlet buna inanmakla kalmıyor, kimin yaşayıp kimin öleceğine resmen karar veriyor.

Brezilya’nın ‘George Floyd’ları

Leonardo Sakamoto

João Pedro Matos Pinto 14 yaşında, siyah bir çocuktu. Rio de Janeiro polisi 18 Mayıs günü evine baskın yaptığında, kuzenleriyle evde oyun oynuyordu. Polis tüfeğinden çıkan mermi, bedenini midesinden omzuna kadar delip geçti.

Polis, bir şüphelilerin peşinde olduğunu iddia ediyor fakat ailesi, polisin yalan söylediğini iddia ediyor. Toplum gönüllüleri, evin içinde 72 mermi deliği buldular. João’nun babası, çocuğunun okulda her zaman en iyi notları aldığını söylüyor. João Pedro, Brezilya’nın George Floyd’larından birisi.

SİYAHLAR HEDEFTE

Siyahlar, Brezilya nüfusunun yüzde 55’ini oluşturuyorlar fakat Kamu Güvenliği Forumu’nun 2019 raporuna göre 2017-2018 yıllarında polis cinayetlerinde ölenlerin yüzde 75’ini siyahlar oluşturuyordu. Beyazlar ise toplumun yüzde 44’lük kesimini oluşturuyorlar, buna karşın polis cinayetlerinde beyazların öldürülme oranı yüzde 15’in altında kalıyor. Rio de Janerio’da yaşayan 21 yaşında ve siyah biriyseniz, polis tarafından öldürülme şansınız nüfusun geri kalanına oranla yüzde 147 daha fazla.

Covid-19 salgınında hayatını kaybedenlerin çoğunluğunu da siyahlar oluşturuyor. Epoca dergisi tarafından yaptırılan bir araştırmaya göre, Haziran sonu itibarıyla salgında hayatını kaybeden 54 bin 488 kişinin yüzde 61’i siyahtı.

Sorun, genetik değil. İşin aslı, temel sanitasyon altyapısına erişim, gıda güvenliği ve sağlık hizmetlerine erişim ile ilgili. Yoksulluk ‘ırk tanımaz’ değil. Siyahları ve yoksullukları asimetrik olarak etkileyen salgın rakamlarının, Rio de Janeiro gibi şehirlerde polis şiddeti verileriyle aynı trendi izlediğini görüyoruz.

POLİS ŞİDDETİ ARTIŞTA

Devletin ‘siyahları ya da yoksulları vurun’ diye bir emri yok. Fakat güvenlik güçleri Brezilya şehirlerinin ‘kartpostal’ kesimlerinde yaşayanların mülkünü ve canını korumak, bu kesimlerde yaşamayanları ise ‘kontrol altında tutmak’ üzere eğitim alıyorlar. Rio de Janeiro Valisi Wilson Witzel ve Devlet Başkanı, polis operasyonlarında öldürülenler için polislerin sorumlu tutulamayacağını savunuyorlar. Bu da polisi ‘önce ateş et, sonra soru sor’ türünden yaklaşımlar benimsemeye teşvik ediyor.

Brezilya’nın siyah ve yoksul kesimi varoşlarda asker ve polisin, uyuşturucu tacirleri ve milis gruplarının eliyle salgından önce de katlediliyordu. Covid-19 durumu daha da kötüleştirdi. Bolsonaro’nun tehlikeyi inkar etmesi ve salgına cevap verecek kamusal politikaları yürürlüğe koymaması ise birçok insan için ölüm fermanı niteliğindeydi.

Kamerunlu filozof Achille Mbembe’nın ‘nekropolitik’ kavramı tüm bu yaşadıklarımızı çok güzel anlatıyor. Devletler, kimin yaşayıp kimin öleceğine karar verebileceklerine inanıyor. Brezilya’da devlet buna inanmakla kalmıyor, kimin yaşayıp kimin öleceğine resmen karar veriyor.

IRKÇILIKLA MÜCADELE

João Pedro’nun ölümünden iki gün sonra, 18 yaşındaki siyah genç João Vitor Rio, Tanrı Kent mahallesinde polis tarafından vuruldu (bu mahalle, o meşhur filme adını vermişti).

Olay yaşandığı sırada gönüllüler Covid-19’un yarattığı tahribatı dindirmek içini mahallede gıda dağıtımı yapıyorlardı. Polis, ölü gencin ‘sabıkalı’ olduğunu söyleyerek kendini savundu. Orada neler yaşandığını João’nın ağzından asla dinleyemeyeceğiz.

Yaşanan bu iki olayın ardından Brezilya’da Yüksek Mahkeme salgın boyunca varoşlarda polis operasyonu yapılmaması yönünde karar aldı. Fakat internette yayılan videolar, yoksul siyahların halen polis şiddetine maruz kaldıklarını gösteriyor. Şüphesiz, bu ulusu tanımlayan yapısal ırkçılıkla mücadele yolunda daha çok yol almamız gerek.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: New Internationalist