Dolar kuru 10 lira oldu ama iktidar sadece izliyor. Doç. Dr. Demirel, “Faizi artırmak iktidarın kafasındaki modelle uyumsuz” derken iktidar değişikliği olursa uygulanacak politikalara bakmak gerektiğini vurguladı.

Bu akılla ülkenin sorunu çözülmez

HAVVA GÜMÜŞKAYA

Dolar kuru tarihi bir zirve olan 10 TL’yi ilk kez cuma akşamı aştı. Böylece TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı yılbaşından bu yana yüzde 25’e ulaştı. Geçen hafta içi ABD’den gelen enflasyon verilerinin beklenenden yüksek çıkması ile tetiklenen dolar, ABD Merkez Bankası’nın sıkılaştırma politikasını erkene çekme olasılığına karşı değerlenmeye başladı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) eylül ayından bu yana, politika faizlerini 300 puan azalttı.

AA Finans’ın 18 Kasım Perşembe günü gerçekleştirilecek PPK toplantısına yönelik piyasa beklenti anketine katılan 21 ekonomist, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının (politika faizi) 100 baz puan indirilerek yüzde 15’e çekileceğini tahmin ediyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan TBMM’de Cuma günü yaptığı değerlendirmede, hükümetin ihracatı desteklemek amacıyla yüksek döviz kuru hedeflediğine yönelik yorumların doğru olmadığını savundu. Elvan, "Türkiye dalgalı kur rejimi uygulamaktadır, kurun değeri de piyasada belirlenir" dedi.

Uzun bir sessizliğin ardından ilk kez açıklamalarda bulunan Elvan, Merkez Bankası’nın temel görevinin fiyat istikrarını sağlamak olduğunu belirterek, "Cari açıkta yapısal problemimiz var. Yapısal cari açığın azaltılması noktasındaki görev hükümetin görevidir. Dolayısıyla para politikasında uygulanacak araçlar bellidir. Bu araçları da Merkez Bankası uygular" dedi.

ELDEKİ TEK ARAÇ FAİZ

Yalova Üniversitesi’nden Doç. Dr. Baki Demirel, iktidarın iki nedenle müdahale etmediğini belirtti. Bunlardan ilkinin Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun daha önce ‘cari açık kapanacak’, ‘dolar girişleriyle birlikte enflasyon düşecek’ bu da ‘finansal istikrarı destekleyecek’ şeklindeki açıklaması olduğunu ifade etti.

Bir önceki yılın eylül ayında 2 milyar 335 milyon dolar açık veren cari işlemler hesabı, bu yılın aynı ayında 1 milyar 652 milyon dolar fazla verdi. Ödemeler dengesinin ekim ayında da cari fazla verebileceğine dikkat çeken Demirel, “Ekonomi yönetimi enflasyonist ve hatta yoksullaştırıcı etkinin katlanılması gereken bir süreç olduğunu düşünebilir” şeklinde konuştu.

YAPISAL DÖNÜŞÜM ŞART

Müdahale edilmemesinin ikinci nedenini ise panik halinde atılan bir adımın riski artıracağı düşüncesi olabileceğini belirten Demirel: “Bu konu da çok da haksız değiller. Bunun için tek araç politika faizini artırmak ama o da iktidarın kafasındaki modelle uyumsuz. Rezervleri harcayarak kura müdahalenin işe yaramadığını test ettik zaten. Eldeki tek araç faiz. Onu kullanırlarsa ilk hedefle çelişkili olacak. ‘Kurun artması enflasyonu artırıyor, yoksullaşmayı artıyor, gelir dağılımı bozuyor fakat cari dengeyi düzeltiyoruz’ bunlar bir süre katlanılması gereken maliyet ama sonuçta önümüzdeki yıl muhtemelen cari fazla vermeye devam ettikçe enflasyon baskı altına alınacak, diye düşünüyorlar” dedi.

Bu noktada küresel ekonomide enflasyon riskine dikkat çeken Demirel, şu ifadeleri kullandı: “Enflasyon tehlikesi var ve sıkı para politikası döngüsü başlayabilir. Bu da dış talebi aşağı çekerek Türkiye’nin ihracatını düşürebilir. Cari işlemlerde kalıcı denge sağlanmak isteniyorsa, yapısal dönüşüme ihtiyaç var. İhracata dönük mal kompozisyonunda iyileştirme yapılması gerekir. Aksi takdirde kuru yüksek kuru yüksek tutarak cari fazla verilmesi yoksullaştıran bir etkiye sahiptir. Bunun sonucu olarak ihracat kesiminde yaşana refah etkisi yabancılar için gerçekçi olacaktır onlar ucuza mal tüketecektir.”

NEOLİBERALLİKLE OLMAZ

Merkez Bankası’nın konumunu değerlendiren Demirel, “Merkez Bankası aslında bankaların bankası konumundadır. Asıl görevi fiyat istikrarı ve finansal istikrardır. Bunun en önemli parçası da kur istikrarıdır. Ancak Merkez Bankası ‘ben artık kura müdahale etmiyorum’ diyor” şeklinde konuştu.

Ülke ekonomisinin gelecekte daha yüksek enflasyon döngüsüne girme riskinin çok yüksek olduğunu kaydeden Demirel, “Seçimle toparlanabilir mi bilmiyorum. Hem iktidarın hem de muhalefetin ekonomi politikalarını bilmemiz gerekiyor. İktidarınkini biliyoruz. Ama muhalefetinkini bilmiyoruz. Neoliberal politikalara sarılmaksa, o da pek bir şeyi ifade etmez. Ülkenin mevcut yapısal sorunlarını çözmeyecektir ve bu döngü devam edecektir. Türkiye ekonomisi dinamik bir ekonomi doğru iktisat politikası uygulamak gerekir” dedi.

TÜRK PARASINI PUL ETTİLER

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, dün Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Balık Hali’nde balık mezadına katıldı. Öztrak, burada dolar/TL kurunun 10 liranın üzerine çıkmasını, değerlendirdi. Öztrak, dolar karşısın eriyen Türk lirasının sebebinin iktidar olduğunu savundu. Öztrak, "Bütün bunların bir tek nedeni var. 2018 yılında bu ucube tek kişilik rejim, Erdoğan şahsım rejimi başladığından beri sürekli cebimizi boşaltıyor" ifadelerini kullandı.

“Türkiye bugün büyük bir beceriksizlikle karşı karşıya” diyen Öztrak, şu ifadeleri kullandı: “Türk lirasını, Türk parasını pul ettiler. Şu anda insanlar gerçekten pahalılıktan ne yapacaklarını bilmiyorlar. Biraz önce bir hanımefendi buradaydı, ‘Pazarı bıraktım halden balık almaya geldim, halde de balık çok pahalı’ dedi. Balıkçı ile konuşuyorsun balıkçının en büyük sorunu mazot fiyatı. Balıkçı, mazot fiyatlarındaki artışı en yakından hisseden kişi. Biliyorsunuz balıkçının kullandığı mazotta ÖTV yoktu. ÖTV olmadığı için gelen zamlar, balıkçıya aynen yansıyor. Balıkçıya eşel mobil yok. Balıkçının maliyetleri giderek artıyor.”