Günümüz çocukları ellerindeki teknolojik araçlar sayesinde her şeyden haberdarlar. Belki de hepimizden daha fazla… Uzun sözün kısası Aziz Nesin’i de saygıyla anarak söyleyeyim ki “şimdiki çocuklar bir harika!”

‘Bu çocuklar süper çocuklar!’

MEHMET ÖZÇATALOĞLU

Türkiye çocuk edebiyatının en üretken kalemlerinden biridir Aytül Akal. Çocukluk düşlerini gerçekleştirebilme heyecanı olsa gerek neredeyse durmadan yazmış, yazmaya da devam ediyor. 1974’te başlamış olduğu yazın serüveninde 150’yi aşkın şiir, öykü, masal, tiyatro oyunu ve roman kaleme almış. Azımsanmayacak sayıda eseri Almanca, İngilizce, İspanyolca, Farsça, Bulgarca, Macarca ve Arapçaya çevrilmiş ve daha fazla sayıdaki ülkede de yayımlanmış. Hemen ekleyeyim ki yazar “2015 yılı yurtdışında en çok eseri yayımlanan yazar ödülü”nün de sahibidir.

Aytül Akal adını her duyduğumda aklıma Mavisel Yener de gelir benim. Birlikte ortaya koydukları eserlerin etkisi olsa gerek, edebiyatımızda böylesi uyumlu üretim yapan başka bir ikili de tanımıyorum.

Kolektif üretimlerini bir kenara bırakarak şimdilerde Akal’ın Tudem etiketiyle çocuklara el sallayan “Renk Delisi” adlı kitabına bakalım. Günümüz çocukları, telefon-tablet-bilgisayar üçgeninde çok fazla zaman geçirdiklerini ve yaşadığımız dünyadan kopuk olarak yaşadıklarını düşünsek de bazı anlarda durumun böyle olmadığını gösteriyorlar bizlere. Teknolojinin içine doğduklarından dolayı zekâlarının da farklı olduğunu, beyin yapılarının farklı çalıştığını düşünüyorum zaman zaman. Her ne kadar “duyarsızlar” desek de müthiş duyarlılar aslında ve ellerindeki teknolojik araçlar sayesinde her şeyden haberdarlar. Belki de hepimizden daha fazla… Yani uzun sözün kısası Aziz Nesin’i de saygıyla anarak söyleyeyim ki “şimdiki çocuklar bir harika!”

O harika çocuklardan üçü “Renk Delisi”nde karşımıza çıkıyor. Asya, Mete ve Tuna. “Asya, sınıfa yeni katılan farklı bir kız. Sözcüklerin rengini görebiliyor. Mete, süper gücünün ne olduğunu keşfetme derdinde. Tuna ise en dertlileri. Öğretmenin doğum günü için sınıfça hazırladıkları günlüğün de içinde olduğu çantasını hırsızlara kaptırmış. İşte bu üç harika çocuk kaybolan çantanın peşine düşerler. Çantanın izini sürerken gizemli bir kulübe çıkar karşılarına. Kulübede ise karanlık sözcükler kullanan adamlar vardır. (Karanlık sözcükler Asya’nın yeteneği sonucunda keşfedilir.) Peki, kimdir bu adamlar? Planları nedir? Tuna’nın çantasını gerçekten onlar mı almış? Almışlarsa neden? Soruların yanıtları kitapta yer alıyor tabi ki. Ben buradan vermeyeyim ki heyecanı kaçmasın.


“Renk Delisi” Aytül Akal’ın dizi olarak tasarladığı bir kitapmış. Demek oluyor ki devamı da gelecek. Yazar, yılların getirdiği deneyimle, 8-10 yaş aralığındaki okurlarını, kullandığı mizahi dilin de etkisiyle kolayca kitaba ve konuya çekiyor/çekecektir. Yusuf Tansu Özel’in çizimleri zaten akıp giden öyküyü daha da canlandırmış, sözcüklere renk katmış. Yayınevinin tercih ettiği satır aralığı ve yaş grubuna uygun olarak kullanılan büyük yazı karakteri de dikkatimi çeken ayrıntılar. Böylelikle çocuklar daha da keyif alarak okuyacaklar kitabı.

Sıcak yaz tatilinde bilgisayarla, tabletle ya da sokakta oynamak dururken çocukları kitaba çekmek onların kitap okumasını sağlamak kolay olmasa gerek. “Renk Delisi” ise tam da onların seveceği türden bir kitap. Çokça resim, büyük yazı karakteri ve mizahi bir dil. E güzel de bir hikâye var. Daha ne olsun.

“Yazıyorum, çünkü yazmak benim mutluluğumdur, tutkumdur. Onsuz olamayacağımı kabullenip baş eğdiğimdir… Yazıyorum, çünkü gökyüzünün karanlıktan aydınlığa dönüşmesi, beklediğimdir… Bir ışığın peşindeyim ben” diyen bir yazar Aytül Akal. O ışığın peşinden gitmekten vazgeçmesin. Çocuklar da “Renk Delisi”nin peşine düşsünler. Bunaltan sıcaklarda okurken eğlenmek için…