Yazar Sima Özkan, çocuklarla doğa arasında kopan bağı onarmak istediğini belirterek, “Çocuklara dünyayı nasıl kurtaracaklarını öğretmek için değil, dünyayı ve doğayı sevmeleri için yazıyorum. Sevmediğiniz bir şeyi korumazsınız” diyor

Bu da benim peri masalım

KADİR İNCESU

Çeşitli yayınevlerine özellikle çocuk edebiyatı çevirileri yapan, dergilerde edebiyat eleştirileri ve şiir çevirileri yayınlanan bir isim Sima Özkan. Farklı yayınevlerinden yayımlanan çocuk kitapları bulunan Özkan ile Fom Kitap tarafından yayımlanan, Mustafa Delioğlu’nun resimlediği ‘Masalımı Gören Oldu mu?’ adlı masal kitabı üzerine konuştuk.

Özkan’ın yeni kitabının kahramanları papağanlar, kediler ve sansarlar. Bir zamanlar basın ve yayın dünyamızın merkezi olan Cağaloğlu’nda çalıştığı günlerde öğle tatilinin büyük kısmını Gülhane Parkı’nda geçirmiş yazarımız. 3 buçuk yıl süresince neredeyse her öğle arasında, kar, kış, yağmur demeden sürmüş gezileri… Altında oturmayı sevdiği ağaçlar ile kendi küçük rotaları olan yazarımız bir gün, kocaman yeşilli sarılı bir kuş tüyü bulur. O gün haberi olur, pek çok İstanbullunun aşina olduğu papağanlardan ve haklarındaki efsanelerden. Sonraki günlerde de pek çok tüy bulur, ancak çok istemesine karşın papağanları göremez. O günlerde kurgulayıp yazmaya başlar ‘Masalımı Gören Oldu mu’ adlı kitabını. Gülhane Parkı’nda göremediği papağanları hiç ummadığı bir gün Ataköy’de görür. Yürürken, tam da önünden öterek uçup geçer biri. Papağanın arkasından bakarken de “Ben senin hikâyeni yazdım, ne haber!” diye bağırır.

KENDİMİ BİR BÜTÜNÜN PARÇASI GİBİ HİSSEDİYORUM

Özkan, farklı bir hayvanın bu dünyayı, bu şehri nasıl deneyimlediğini hayal etmeyi sevdiğini belirterek, “Çocuklar için yazmak, başlı başına yazmak, beni bu hayvanlara daha da yakınlaştırıyor. Kendimi bir bütünün, mahallemin, şehrimin etrafını saran doğanın bir parçası gibi hissediyorum” diyor.

Özkan, doğa ile çocuklar arasındaki kopan bağı onarmak istediğine dikkat çekiyor: “Çevreyle ilgili konularda yazmayı seviyorum. Çocuklara dünyayı nasıl kurtaracaklarını öğretmek için değil, dünyayı ve doğayı sevmeleri için yazıyorum. Sevmediğiniz bir şeyi korumazsınız ki… Gezegenimiz üzerinde her yer canlıların evidir. Büyük şehirlerin göbeği, hatta apartmanlarımızın bahçeleri bile. Yaşadığın yeri, kendi evinin civarındaki doğayı, o doğanın ev sahipliği yaptığı canlıları tanıyorsan, bu hayattaki yerini biliyorsundur.”

ŞEHRİN DİĞER SAKİNLERİNİ TANIMALARINI İSTİYORUM

‘Masalımı Gören Oldu mu?’ bir serinin ilk kitabı ve tüm seriyi İstanbul’u yuvası olarak benimsemiş ama nedense bizim görmezden gelebildiğimiz, belki de hiç duymadığımız hayvanlara adayan Özkan, “Aynı şehri, aynı parkları, aynı sokakları onlarla paylaşıyoruz ama varlıklarından haberimiz yok. Yazdıklarımla, çocukların yaşadıkları şehirdeki diğer sakinleri tanımalarını istiyorum. Serinin ikinci kitabı ‘Şiirimi Duyan Oldu mu?’da ise ana kahramanımız yüksek bina ‘vadilerinde’ dünyaya gözünü açan bir gökdoğan yavrusu. İstanbul’daki sayıları tahminlere göre 100’ü geçmiyor ama göklerin en hızlı kuşunun göç rotasında değiliz sadece. Şehrimizde doğan, gökdoğanlar da var. Korona günleri yüzünden kitabın yayımlanma süreci askıya alındı maalesef. Üçüncü kitaba ise Boğaz’ın yunusları misafir olacak. Sokak hayvanları deyince aklımıza ilk kedi-köpek gelir. Ancak benim hikâyelerin sokak hayvanları pek tanımadıklarımızdan” şeklinde konuşuyor.

YAZACAK ÇOK HİKÂYEM VAR

“Çocuklara kendi masallarını yaratıp hayalleri peşinde koşturmayı amaçlayan yazarımız kendi masalının neresinde?” diye sorduğumda gülümseyerek ve biraz da heyecanla yanıtlıyor: “Daha çok başındayım. Yazacak daha çok hikâyem var. Bu da benim peri masalım. Bir gün yazmanın, mesleğim olacağını çocuk Sima’ya söyleselerdi, sevinçten ne yapacağını şaşırırdı herhalde. Umarım benim yazarken aldığım keyfi, çocuklar da benim sözcüklerimi okurken alır.”

Dışarıyla bağımızın kesildiği şu günlerde, yunuslar kıyıya yakın yerlerde daha çok görülmeye başlandı İstanbul’da… Ve daha doğanın pek çok, gerçek sahipleri… Sima Özkan’ın yazdıkları mı masal, şu sıralar yaşadıklarımız mı?a