Yoksullukla ilgili tanıklıklarını kitaplaştıran Hacer Foggo, AKP iktidarının yoksulluğu önlemek yerine çoğaltan bir politika izlediğini söyledi. Hacer Foggo, "Yoksulluktan açlığa evrilen bir dönemdeyiz" dedi.

Bu dönem açlığa mahkûm ediyor
Hacer Foggo. (Fotoğraf: BirGün)

Sercan MERİÇ

Yıllarca yoksul mahalleleri adımlayan, yoksulluğa karşı çözüm için çalışan ve yoksullukla mücadele için çeşitli örgütlenmelerin mimarı olan Hacer Foggo, tanıklık ettiği olayları “Askıda Hayatlar - Yoksulluk Günleri” kitabında bir araya getirdi. CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü olarak çalışmalarını sürdüren Hacer Foggo ile hem kitabının hikâyesini hem de derin yoksulluğun acı tablosunu konuştuk.

Sulukule, Tokatköy, Tozkoparan var. Nasıl başladı bu kitabın hikâyesi?

2005’ten önce yazdığım öyküler var ama esas Türkiye'de kentsel dönüşüm kavramının ilk kez duyulduğu zamanlarda başladı. O dönemde kentsel dönüşüm Roman mahallelerinde başlamıştı. 2022’den baktığınız zaman neden o mahallelerde başladığını da aslında görüyoruz. Çünkü en zayıf, insanların en fazla ön yargıyla baktığı mahalleler… Aynı zamanda kentin merkezinde, rantın da yüksek olduğu yerler. Sulukule Mahallesi’ne gittiğim zaman insanlar kentsel dönüşümü bilmiyorlardı. Belediyeden şeffaf bilgi alamıyorlardı. O dönemde kentsel dönüşüm başladı. Oraya ilk olarak Şükrü'nün kahvesine gittim ve orada kaldım aslında. Dernek kurmak istiyorlardı, nasıl kuracaklarını bilmiyorlardı. Yardım ettim. Örgütlenme olunca da Fatih Belediyesi bilgi vermeye başladı.

1999 Depremi’nden birkaç yıl sonra kentsel dönüşümle tanıştık dediğiniz gibi… Ancak en başından itibaren güvenli konuttan ziyade rant ve yağma unsuru ön planda oldu.

Mesela 2006 yılında Acil Kamulaştırma Yasası’na dayanarak orada birçok ev yıkıldı ya da kamulaştırıldı. En son yıkılan ev Gülsüm Bitirmişin eviydi. Onu Darülaceze’ye yerleştirmek zorunda kalmıştık. Kentsel dönüşümün sonuçlarından biri aslında Gülsüm teyzenin hikâyesi... Bütün bunları bu kitapta topladım. 15-20 yıllık notlardan oluşuyor.

Muhtar, zabıta, belediye yetkililerinin de yerinden edilenlere yönelik gaddarca davranışları dikkat çekici değil mi?

Bir taraftan gerçekten korkunç bir yoksulluk, gaddarca dönüşüm hikâyeleri var… Onun dışında da kamunun sahip çıkmaması var. Bu bazen bir zabıta müdürü oluyor, bazen sosyal hizmetlerde çalışan başka biri oluyor… Oradaki yoksulların görünür olmaması, çocukların okul terkinin onlar için önemli olmaması ve sonrasında onların geleceğini görememeleri… Bir rezidans uğruna. Bir yandan da direniş.

Çocuk yoksulluğu da ülkenin en yakıcı sorunlarından biri. Son olarak MEB, 5 milyon çocuğa ücretsiz yemek verileceğini açıkladı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yeterli değil. Sadece okul öncesi verilen bir hizmet. Bunun gündeme gelmesi bile çok önemli. 5 yaşındaki çocuklarla ilgili hiçbir kampanya yürütülmeden MEB’in düşünmesi gerekiyordu. Şu anda ilköğretim, lise ve üniversitedeki çocuklar için de bu hizmetin yapılması gerekiyor. Çünkü ilköğretimdeki çocuklar kendi stratejilerini yaratıyorlar. Sabah saat 08.00’den 15.00’e kadar aç kalan çocuklar var. Bu travmayı bu çocuklar yaşamamalı. Hiçbir çocuk yiyecek düşünmemeli.

YOKSULLUK GÜNLÜKLERİ ASKIDA HAYATLAR, Hacer Foggo, DK Yayınları, 2021YOKSULLUK GÜNLÜKLERİ ASKIDA HAYATLAR, Hacer Foggo, DK Yayınları, 2021

Bu dönemi peki siz nasıl özetlersiniz kısaca?

Yoksulluktan açlığa evrilen bir dönem. Bir anneyle konuştum. Liseye gidiyor çocuğu. “Yanına koyacak bir şey bulamıyorum” diyor. Fiyatlarda korkunç bir artış var ve sürekli ev değiştirenler, ev bulamayanlar var. Bir avuç zenginin dışında herkes temel ihtiyaçlara kitlenmiş durumda. Çocuk evdeki kirayı, faturayı, suyu düşünüyor. Çok fazla çocuk işçiliği arttı. Okul terki çoğaldı.

Derin Yoksulluk Ağı’nı kurdunuz, şu anda da CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi’nde çalışmalarınız devam ediyor. Seçimi muhalefetin kazanması durumunda, seçimden sonra yoksullukla ilgili ilk olarak atılması gereken adımlar nedir?

Hükümetin yoksulluk politikası, insan hakları temelli bir politika üzerinden yürümüyor. Yoksulluğu önleyen değil, yoksulluğu çoğaltan bir politikası var. Seçimden sonra hemen Aile Destekleri Sigortası hayata geçecek. Şu anda bir anne düşünün. Kömür almak için kaymakama gidiyor, çocuklar için sosyal hizmetlere başvuruyor. Oradan çıkıyor yerel yönetimlere gidiyor. Ötekileştiren bir şey. Bazen o kapılardan kovulan durumda. Aile Destekleri Sigortası bütün bu yardımları ve destekleri tek bir çatı altında topluyor. Parasal destek o hanedeki kadına verilecek. Tabii ki onun öncesinde sosyal hizmet uzmanları bir inceleme yapacak. Ama bu da yeterli değil. Kadın sokağa çıktığı zaman o mahallede bir kreş olmalı, küçük çocuklarını bırakabileceği bir yer olmalı. Eskisi gibi toplum merkezleri olmalı.

Siz daha öncesinde yıllarca medyada çalıştınız. İktidara yakın kuruluşlar da sık sık sizi hedef gösteriyor? Bunun sebebi ne?

15 yıla yakın sol basında çalıştım. Radyoda çalıştım. Edebiyat dergisinde yazılar yazdım. O zaman da işçi haberleri, yoksulluk haberleri, kadın haberleri yaptım. Şu andaki duruma göre aslında biraz trol haberciliği yapıyorlar. Ben onların da özgür düşündüklerini düşünmüyorum. Ben Amerika'ya hayatımda ilk kez gittim. Adım atar atmaz ertesi gün haberler çıkmaya başladı. Burada başka bir rahatsızlık var. Aslında mesele yoksulluk... Yıllarca bu alanda çalışıyor olmam. Bu alandan dönüş yapmamam. Gerçekten milyonlarca insanın hanesine girdim. Bu çocukların okula aç gitmemesi gerekiyor. Açlık varsa ben de “açlık var” demeye devam edeceğim.

Bu kodu telefonunuza okutarak BirGün TV’nin yayınını izleyebilirsiniz.Bu kodu telefonunuza okutarak BirGün TV’nin yayınını izleyebilirsiniz.