Bu hafta ne bulduk, ne öğrendik? Marie Curie, Nobel’e giden yolu açtı

Marie Cruie ve eşi, radyoaktif radyum elementini keşfettiklerini 21 Aralık 1898’de duyurdular. Cruie, daha sonra Nobel Ödülü kazanan ilk kadın oldu. Ancak radyoaktivite çalışmaları Curie’nin ölümüne giden süreci de hazırladı.

17 Aralık: Aztek Takvimi bulundu

bu-hafta-ne-bulduk-ne-ogrendik-marie-curie-nobel-e-giden-yolu-acti-401550-1.
Günümüzde Meksika’nın başkentinde sergilenen Aztek Takvimi Anıtı, 17 Aralık 1760’ta gün yüzüne çıkarıldı. 15. Yüzyıl’da yapılan Aztek Takvimi, 25 ton ağırlığında ve 3.7 metre çapında dev bir yapıttır. Aztek kültüründe “Cuauhxicalli Kartal Kasesi” olarak adlandırılmış olmasına rağmen günümüzde Aztek Takvimi ya da Güneş Taşı olarak bilinmektedir. Avrupa’da astronomi bilimi daha tam gelişmemişken, Aztekler hassas hesaplara dayanan bu takvimi, günlük hayatlarında kullanıyorlardı. Anıt, VI. Aztek Hanedanı’nın hüküm sürdüğü 1479 yılında inşa edilmiş ve Azteklerin baş tanrısı Güneş’e adanmıştır. Bulunduğunda toprağın derinliklerinde gömülüydü. Anıt, Metropolitan Katedrali’nin Batı kulesinin duvarına monte edildi ve 1885 yılına dek orada kaldı. Daha sonra Cumhurbaşkanı Porfirio Diaz’ın emriyle Ulusal Arkeoloji ve Tarih Müzesi taşındı.

18 Aralık: Satürn’ün 62 uydusundan biri

bu-hafta-ne-bulduk-ne-ogrendik-marie-curie-nobel-e-giden-yolu-acti-401551-1.
Satürn’ün uydusu Epimetheus, Richard L. Walker tarafından 18 Aralık 1966’da keşfedildi. Fakat sonraki 12 yıl boyunca kaybedildi. Epimetheus, Satürn’ün düzensiz uydularından biridir ve çapı 119 km genişliğindedir. Satürn XI olarak da bilinir. Satürn’ün en büyük 11’inci uydusudur. Adını bir mitolojik karakter olan Prometheus’un kardeşi Epimetheus’dan almıştır. Satürn’ün toplam 62 adet uydusu vardır.

21 Aralık: Curieler radyumu keşfetti
Pierre Curie ve Marie Curie, takvim yaprakları 21 Aralık 1898’i gösterdiğinde radyoaktif radyum elementini keşfettiler. Kimi kaynaklara göre duyurma tarihinin aynı yılın eylül ayı olduğu ifade edilir. Radyum, atom numarası 88, atom ağırlığı 226,05 olan, 700 °C de eriyen, soğukta suyu ayrıştıran, ışın etkinliği fazla olan bir elementtir. Kısaltması Ra’dır. Radyumu tedbir almadan kullanmak tehlikelidir; çünkü sürekli olarak içe işleyen öldürücü ışınlar çıkarır; radyumun bu özelliğine radyoaktiflik denir. Radyoaktivite, atom çekirdeğinin, tanecikler veya elektromanyetik ışımalar yayarak kendiliğinden parçalanmasıdır, bir enerji türüdür. Çekirdek tepkimesi sırasında ortaya çıkar. İnsan vücudunun da, birçok nesnenin de içinden geçebilir. Yalnızca toprağın, kayaların ve özellikle kurşunun içinden rahatça geçemez. Radyasyon yayan nesneler, radyoaktif olarak adlandırılır.
Marie Curie, radyoaktivite üzerine yaptığı çalışmalarla iki farklı alanda (kimya ve fizik) Nobel Ödülü kazandı. Nobel Ödülü’nü kazanan ilk kadın olan Curie, radyoloji biliminin kurucusu olarak kabul edilir. 1934 yılında Fransa’nın Savoy kentinde kan kanserinden öldü. Hastalığı, aşırı dozda radyasyona maruz kalmasına bağlandı. Bu yüzden ona “Bilim için ölen kadın.” denildi.

22 Aralık: Halka açık ilk sinema gösterimi

bu-hafta-ne-bulduk-ne-ogrendik-marie-curie-nobel-e-giden-yolu-acti-401552-1.
Halka açık ilk sinema gösterimi, 22 Aralık 1895’te Paris’te Rennes Sokağı’nda yapıldı. 28 Aralık’tan itibaren de Capucines Bulvarı’ndaki Grand Cafe’nin bodrum katında düzenli gösterimler başladı. sinemaya adını verenler, kaydında ve gösteriminde kullanılan makineyi icat edip ilk filmleri çekenler, Lyonlu Lumière Kardeşler’di. Tarihe geçen bu genel sunum, Lumière Kardeşler’in ilk filmi olan Sortie des Usines Lumière à Lyon (Lumière Fabrikasından Çıkan İşçiler) ve bir trenin istasyona yaklaşmasını kesit alan (bu tren filmi izleyenleri psikolojik açıdan o kadar etkiledi ki izleyiciler yerlerinden kalkıp salondan dışarı çıkmak istediler) filmin de aralarında bulunduğu on kısa metrajlı filmden oluşuyordu. Her film 17 metre uzunluğundaydı ve yansıtıcı ile çevrildiklerinde 46 saniye sürüyorlardı.

23 Aralık: Elektronikte bir devrim

bu-hafta-ne-bulduk-ne-ogrendik-marie-curie-nobel-e-giden-yolu-acti-401553-1.
Bell Laboratuvarları, ilk kez ‘transistör’ü dünyaya tanıttı. 23 Aralık 1947’de tanıtılan transistörler 20. yüzyılın en önemli buluşlarından biri olarak kabul edilir ve elektronik devrelerin can damarıdır. “Geçirgeç” adı da verilen transistör, girişine uygulanan sinyali yükselterek gerilim ve akım kazancı sağlayan, gerektiğinde anahtarlama elemanı olarak kullanılan yarı iletken bir elektronik devre elemanıdır. Bell kuruluşlarının araştırma laboratuvarlarında, William Shockley başkanlığında John Bardeen ve Walter Brattain´den oluşan ekip, teknolojide yepyeni bir çığır açan bu buluşlarından dolayı, 1956 yılında Nobel Ödülü´nü paylaştı.