Türkiye devrimci hareketinin unutulmaz isimlerinden Deniz Gezmiş, 77 yıl önce bugün Ankara’da dünyaya geldi. Gezmiş, 25 yaşında arkadaşlarıyla birlikte idam edildiği güne kadar devrimci idealleri uğruna tavizsiz bir mücadele verdi. Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş gibi devrimciler belki genç yaşlarında öldürüldü ama cesaretleri, kararlılıkları ve bağımsız devrimci mücadele anlayışlarıyla özellikle 70’li yılların ikinci yarısından itibaren emperyalizme ve faşizme karşı yükselen devrimci hareketin yoluna ışık tuttu.

Bu kalp seni unutur mu: Deniz Gezmiş 77 yaşında

birgun.net

Türkiye devrimci hareketinin ve 68 Kuşağı’nın sembollerinden Deniz Gezmiş’in bugün doğum günü.

Deniz Gezmiş, 28 Şubat 1947’de Ankara’nın Ayaş ilçesinde dünyaya geldi. Öğretmen bir çiftin çocuğu olan Gezmiş, ilk ve orta öğrenimini Sivas’ta tamamladı.

Gezmiş, liseyi ise İstanbul’da okudu. Lise yıllarında tanıştığı sol düşünceler doğrultusunda devrimci eylemlere katıldı. 31 Ağustos 1966’da Ankara’dan İstanbul’a yürüyen Çorum Belediyesi temizlik işçilerinin Taksim Anıtı’na çelenk koymaları sırasında, Türk-İş yöneticilerini protesto eden grupla beraber katıldığı eylem nedeniyle ilk kez gözaltına alındı.

Deniz Gezmiş ve sağında Cihan Alptekin.

Deniz Gezmiş, 1966’da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. Ardından 19 Ocak 1967’de Türkiye Milli Talebe Federasyonu’nda çıkan olaylarda arkadaşları ile gözaltına alınsa da kısa bir süre sonra serbest bırakıldı. 22 Kasım 1967’de ise öğrenci örgütlerinin düzenlediği Kıbrıs Mitingi sırasında Aşık İhsani ile birlikte ABD bayrağının yakılması nedeniyle tekrar gözaltına alındı.

30 Ocak 1968’de hukuk fakültesindeki arkadaşlarıyla birlikte Devrimci Hukuklular Örgütü’nü kurdu ve hemen ardından 7 Mart 1968’de İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi konferans salonunda düzenlenen AIESEC genel kurul toplantısında konuşma yapan devlet bakanı Seyfi Öztürk’ü protesto ettiği için bir kez daha gözaltına alındı. 2 Mayıs 1968’e kadar tutuklu kalan Deniz Gezmiş, açılan davada beraat etti.

İŞGALE ÖNDERLİK ETTİ

12 Haziran 1968’de İstanbul Üniversitesi’nin işgal edilmesinde önderlik etti. İşgal Konseyi adı verilen grubun lideri olarak Baltalimanı’nda yapılan görüşmelere katılan Deniz Gezmiş, öğrenci haklarının kazanılmasında etkili oldu.

30 Temmuz’da ise 6. Filo’nun İstanbul’a girişini protesto etmek suçlamasıyla tutuklandı.

Deniz Gezmiş, 1968 yılında yapılan öğrenci eylemlerinde Cihan Alptekin, Mustafa Lütfi Kıyıcı, Mustafa İlker Gürkan, Cevat Ercişli, Selahattin Okur, Saim Kurul ve Erim Süerkan ile birlikte Devrimci Öğrenci Birliği’ni kurdu.

Ardından 1 Kasım 1968’de Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı’nın da içinde bulunduğu AÜTB, DÖB ve ODTÜÖB’nin de içinde bulunduğu “Samsun’dan Ankara’ya Mustafa Kemal Yürüyüşü”‘nü düzenledi. 28 Kasım 1968’de ABD büyükelçisinin İstanbul’a gelişini protesto etmek amacıyla düzenlenen eylemde tutuklandı.

Deniz Gezmiş hakim karşısında ya da hakim, Deniz Gezmiş'in karşısında... Deniz'in yanında Yusuf Aslan oturuyor.

Deniz Gezmiş bu dönemde 2-3 aylık tutuklanma süreçleri geçirdi. 16 Mart 1969’da İstanbul Üniversitesi’nde düzenlediği öğrenci eylemleri nedeniyle 19 Mart’ta tutuklandı ve 3 Nisan’a kadar tutukluluğu devam etti.

Ardından İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinin düzenlediği protesto gösterilerine önderlik etti. Çıkan çatışmalarda yaralandı. 23 Haziran 1969’da TMGT’nin toplandığı 1. Devrimci Milliyetçi Gençlik Kurultayı’nda FKF Genel Başkanı Yusuf Küpeli ile birlikte bir program hazırladıktan sonra hakkında tutuklama kararının olmasından dolayı Filistin’e geçti.

Deniz Gezmiş'in Filistin Kurtuluş Örgütü üyesi olduğu döneme ait bir belge.

FİLİSTİN’DEYKEN OKULDAN ATILDI

1 Eylül 1969’a kadar Filistin’de kaldı. Bu dönemde üniversiteyi işgalden dolayı Hukuk Fakültesi’nden atıldı. 23 Eylül 1969’da hukuk fakültesinde olduğu bir sırada polis tarafından yakalanarak gözaltına alındı, 25 Kasım’da serbest bırakıldı.

Ardından Yıldız Devlet ve Mühendislik Akademisi’nde Battal Mehetoğlu’nun sağcılar tarafından öldürülmesi olayında okulda yapılan araştırmalarda Deniz Gezmiş’e ait olduğu iddia edilen silahların ele geçirilmesi üzerine hakkında tekrar tutuklama kararı çıkarıldı. 20 Aralık 1969’da tutuklanan Deniz Gezmiş, 18 Eylül 1970’e kadar hapis yattı.

Filistin'deki gerilla kamplarından dönen Deniz Gezmiş, Hukuk Fakültesi bahçesinde gözaltına alındıktan sonra, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün bulunduğu Sansaryan Han'a getirildi.

ARKADAŞLARIYLA THKO’YU KURDU

1970’li yılların başında Türkiye’de devrimci hareket büyümüş ve kitleselleşmişti. Buna karşılık devletin baskıları da artıyordu. Devrimciler halkı özgürleştirmek, emekçileri sömürüden kurtarmak, tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye istiyorlardı. Emperyalizme ve faşizme karşı militanca bir mücadele veriliyordu. Bu süreçte pek çok direniş örgütü kuruldu. Bunlardan biri de Deniz Gezmiş, THKO’ydu.

THKO, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Sinan Cemgil, Alparslan Özdoğan, Kadir Manga, Taylan Özgür, Cihan Alptekin ve Mustafa Yalçıner tarafından kuruldu. 4 Mart 1971’de yayınlanan bir bildiri ile örgüt kamuoyuna tanıtıldı.

Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alparslan Özdoğan’ın Nurhak’ta; Cihan Alptekin ve Ömer Ayna ise THKP-C’nin lideri Mahir Çayan ve diğer 7 devrimciyle birlikte Kızıldere’de katledildi. Onurlu duruşlarıyla isimlerini tarihe yazdıran devrimciler, kendilerinden sonra daha da yükselecek olan devrimci mücadelenin yoluna ışık tuttu.

Egemen sınıflar Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya ve daha birçok devrimciyi katletse de özellikle 70’li yılların ikinci yarısında devrimci hareketin büyük bir kitleselliğe ulaşmasına engel olamadı.

Kızıldere Direnişi

İstanbul Kartal Askeri Cezaevinden tünel kazarak kaçan Mahir Çayan ve arkadaşları (THKP-C ve THKO’lu devrimciler), Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamlarını engellemek için harekete geçti. Devrimciler, 26 Mart 1972 günü Ünye Radar Üssünde çalışan birisi Kanadalı, ikisi İngiliz olan üç teknisyeni kaçırıp Tokat'ın Niksar ilçesi Kızıldere köyünde muhtar Emrullah Arslan’ın evinde konuşlandı. Askerlerle çıkan çatışmada Mahir Çayan, Hüdai Arıkan, Cihan Alptekin, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Ömer Ayna ve Saffet Alp yaşamını yitirdi. Kaçırılan teknisyenler de öldürüldü.

Deniz Gezmiş, 11 Ocak 1971’de Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu adına Ankara İş Bankası, Emek Şubesi’nin soygununda yer aldı. Bu sırada Deniz Gezmiş hakkında tutuklama kararı çıkarıldı.

1971 yılında 12 Mart Muhtırası’nın hemen ardından Yusuf Aslan ile birlikte Sivas’a giderken motosikletlerinin bozulmasıyla gelen ihbarla 16 Kasım 1971’de yakalandı.

Gemerek’te yakalandıktan sonra Kayseri’ye getirildi. Ardından Ankara’ya o dönem içişleri bakanı olan Haldun Menteşeoğlu’na götürüldü.

Deniz Gezmiş'in sorgusu sonrası Ankara Emniyet Müdürlüğü'nden adliyeye götürülüşü...

SIKIYÖNETİM İDAM DEDİ, MECLİS ONAYLADI

16 Temmuz 1971’de Sıkıyönetim Mahkemesi, Altındağ Veteriner Okulu binasında Tuğgeneral Ali Elverdi başkanlığındaki, Baki Tuğ savcılığında toplandı. 9 Ekim 1971’de son bulan mahkemede TCK’nın 146. maddesinin ihlali gerekçesiyle 9 Ekim 1971’de idama mahkum edildi.

Verilen karar daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne getirildi. 24 Nisan 1972 Pazartesi günü yapılan Meclis oturumunda CHP lideri İsmet İnönü, idama karşı olduklarını ancak Gezmiş ile arkadaşlarının cezasının müebbet hapse çevrilmesi gerektiğini savundu. İnönü, siyasi suçlardan dolayı idam olmamasını önerdi.

Konuşmalardan sonra Meclis’te yapılan oylamada Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam kararı, 48 "ret" oyuna karşılık 273 "kabul" oyu ile Meclis tarafından onaylandı. İsmet İnönü ve Bülent Ecevit "ret", Süleyman Demirel ve Alparslan Türkeş ise "kabul" oyu kullandılar. Necmettin Erbakan ise oylamaya katılmadı.

Deniz Gezmiş, 6 Mayıs 1972 tarihinde Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile birlikte saat 1.00-3.00 arasında Ankara Merkez Kapalı Cezaevi’nde idam edildi.

Türkiye, Üç Fidan’ı hiç unutmadı…

SON MEKTUP

Deniz Gezmiş’in idamından önce babası Cemil Gezmiş’e yazdığı mektup şöyle:

“Baba;

Mektup elinize geçtiğinde ben aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum, insanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler, önemli olan çok fazla yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum.

Ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de düşmeyeceğimden şüphen olmasın, oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir, o bu yola bilerek girdi ve sonunun da bu olduğunu biliyordu.

Seninle düşüncelerimiz ayrı ama beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil Türkiye’de yaşayan Kürt ve Türk halklarının da anlayacağına inanıyorum. Cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara’da 1969’da ölen arkadaşım Taylan Özgür’ün yanına gömülmek istiyorum.

Onun için cenazemi İstanbul’a götürmeye kalkma, annemi teselli etmek sana düşüyor, kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum, bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir, son anda yaptıklarımdan en ufak pişmanlık duymadığımı belirtir, seni, annemi, ağabeyimi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım.

Oğlun Deniz Gezmiş. Merkez Cezaevi”

CAN YÜCEL’DEN DENİZ ŞİİRİ

Bizim Deniz – Mare Nostrum

En uzun koşuysa elbet

Türkiye’de de Devrim

O, onun en güzel yüz metresini koştu

En sekmez luverin namlusundan fırlayarak …

En hızlısıydı hepimizin,

En önce göğüsledi ipi…

Acıyorsam sana anam avradım olsun

Ama aşk olsun sana çocuk, Aşk olsun…

Can Yücel