Hendek patlamasında ölümden dönen, sevdiklerini yitiren kadınların “Bu kez parası olan kazanmayacak” şeklindeki feryadı temelsiz değil. Daha önceki işçi katliamı davalarında yaşananlar, kadınların duyduğu endişenin haklılığını gözler önüne seriyor.

Bu kez parası olan kazanmasın

Emek Servisi

Sakarya Hendek’teki Büyük Coşkunlar adlı havai fişek fabrikasında meydana gelen, 7 işçinin öldüğü, 127 kişinin yaralandığı patlamayla ilgili dava 6 Ocak’ta başladı. Davanın ilk gününe, patlamada yaralanan ve sevdiklerini yitiren işçi kadınların öfkesi damgasını vurdu.

“Hendek için adalet” pankartıyla yürümek isteyen ancak engellenen, duruşma salonuna alınmayan, gazetecilere dertlerini anlatmalarına bile izin verilmeyen kadınlar, “Kimse önümüze geçmesin, bizi susturmaya çalışmayın. Susmayacağız! Bu kez parası olan kazanmayacak, fabrikada üç kuruşa kölelik yapanlar kazanacak. Parası olan savunulmasın, Coşkunlar bu ülkenin sahibi değil. Biz adalet istiyoruz” diyerek feryat etti.

Henüz dava yeni başlamışken işçi ve işçi yakını kadınların akıllara kazınan bu feryadı, kuşkusuz adaletin yerini bulmayacağına dair bir endişenin yansıması.

Daha önceki işçi katliamlarına ilişkin yargılama süreçlerinde yaşananlar, bu endişenin hiç de haksız olmadığını ortaya koyuyor. Pek çok davada parası olanlar, yani patronlar ile denetim görevini yerine getirmeyen kamu görevlileri korunurken, sanıklara verilen ödül gibi cezalar dikkat çekiyor. Öte yandan işçi yakınlarının yıllarca sürdürdüğü kararlı mücadelelerin zor da olsa sonuç getirdiği görülüyor.

Bu davalardan bazılarında yaşananları derledik...

bu-kez-parasi-olan-kazanmasin-826929-1.

ESENYURT ÇADIR YANGINI DAVASI

İstanbul Esenyurt’taki Marmara Park AVM şantiyesinde 11 Mart 2012 Pazar günü, işçilerin yatakhane olarak kullandıkları üç çadırda yangın çıktı; 11 işçi yanarak hayatını kaybetti. Yaklaşık altı ay sonra açılan davada Ece Marmara Park AVM yetkilisi, Kayı İnşaat şantiye şefi ve taşeron firma Kaldem İnşaat’ın sahiplerinin de aralarında bulunduğu 13 sanık yargılandı.

Dava 9 Temmuz 2015’te sonuçlandı. Taşeron firma sahiplerinin de aralarında olduğu 4 kişiye 10’ar yıl, iş güvenliği uzmanı olan 2 kişiye 6’şar yıl, bir kişiye de 5 yıl hapis cezası verildi. Mahkeme, Ece Gayrimenkul, Marmara Park AVM, Kayı İnşaat, Miratek ve kamu idareleri yetkililerinin ise sorumluluklarının olmadığına hükmetti, 6 kişi beraat etti.
İlk günden beri adalet mücadelesi veren işçi yakınları karara itiraz etti. Yargıtay Haziran 2017’de kararı kısmen bozdu; Kayı İnşaat yöneticileri ile Miratek yöneticilerinin de yargılanması gerektiğini vurguladı.
Dava yeniden başladı. Mahkeme, Kayı İnşaat ve Miratek’in yanı sıra Ece Türkiye ve Marmara Park hakkında suç duyurusunda bulundu. Böylelikle davaya yeni sanıklar eklendi. Savcı ise geçen ekim ayındaki duruşmada verdiği mütalaada, Kayı İnşaat yetkililerinin beraatını istedi. Aileler mütalaaya tepki gösterdi. Davanın bir sonraki duruşması 27 Ocak’ta görülecek.

bu-kez-parasi-olan-kazanmasin-826930-1.

TORUNLAR DAVASI

İstanbul Mecidiyeköy’de bulunan Torun Center inşaatında 6 Eylül 2014 günü, yük asansörü 32’nci kattan zemine çakıldı; asansörde bulunan 10 işçi yaşamını yitirdi. 4 yıl süren bu davadan da adalet çıkmadı. Patronlar ve kamu görevlileri yine cezasız bırakıldı.

Mahkeme, Mart 2018’de görülen son duruşmada 2’si Torunlar İnşaat, 4’ü asansör firması, 3’ü iş güvenliği firması personeli olan 9 sanığa önce 8 yıl 4’er ay hapis cezası verdi. Ceza, günlüğü 20 liradan olmak üzere 60 bin 800’er lira adli para cezasına çevrildi. 16 sanık ise beraat etti. İstinaf mahkemesi kararı onadı.

Bu iş cinayetiyle ilgili TOKİ’ye açılan kamu davası ise Eylül 2018’de sonuçlandı. ‘Görevi kötüye kullanma’ suçundan tutuksuz yargılanan 6 TOKİ görevlisi beraat etti.

bu-kez-parasi-olan-kazanmasin-826931-1.

DAVUTPAŞA PATLAMASI DAVASI

İstanbul Davutpaşa’daki kaçak maytap atölyesinde 31 Ocak 2008’de patlama ve yangın meydana geldi. 20’si işçi 21 kişi hayatını kaybetti, 130 kişi yaralandı. Mahkeme 6,5 yıl süren yargılamasını 14 Temmuz 2014’te tamamladı. Dönemin Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın ve eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Bölge Müdürü Atakan Tanış beraat etti. Zeytinburnu Belediyesi yetkililerine 3-9 yıl arası, bina sahiplerine ise 6 yıl hapis cezası verildi. Belediye yetkililerine verilen cezaları fazla bulan Yargıtay Ekim 2017’de kararı kısmen bozdu, dava yeniden başladı. Yeniden görülen davada kusurlu olmalarına rağmen Zeytinburnu Belediyesi yetkilileri bu kez 2 yılın altında hapis cezası aldı, hükmün açıklanması geriye bırakıldı.

Sanıkların tek bir gün bile hapis yatmayacak olması, 10 yıldır adalet mücadelesi veren işçi yakınlarını isyan ettirdi. Aileler, mahkemenin yetersiz de olsa Yargıtay’dan önceki kararında direnmesini istiyordu. Adalet Arayan İşçi Aileleri, tüm sorumluların hak ettiği cezaları alması için mücadelesini sürdürüyor.

bu-kez-parasi-olan-kazanmasin-826932-1.

ÇÖLLOLAR (MEZARSIZ İŞÇİLER) DAVASI

Maraş’ta Ciner Holding’e ait Part Teknik AŞ’nin Çöllolar Kömür İşletmesi’nde 6 ve 10 Şubat 2011’de iki ayrı göçük meydana geldi, 11 işçi hayatını kaybetti. Ölen işçilerden sadece 2’sinin cenazesine ulaşılabildi. 9 işçinin bedeni hâlâ toprak altında.

Davada 9’u Park Teknik AŞ personeli, 14’ü Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) personeli olmak üzere toplam 23 sanık yargılandı. Karar 21 Ocak 2017’de çıktı. Sadece Park Teknik AŞ’de görevli 4 kişi 5’er yıl ceza aldı, bu cezalar da 91 bin 200’er lira adli para cezasına dönüştürüldü. Olayda sorumluluğu bulunan şirket patronları, kamu yetkilileri yine cezasız bırakıldı. İstinaf mahkemesi kararı onadı.

bu-kez-parasi-olan-kazanmasin-826933-1.

SOMA KATLİAMI DAVASI

Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’te Türkiye tarihinin en büyük işçi katliamı yaşandı. Soma Kömür İşletmeleri’ne bağlı maden ocağında meydana gelen katliamda 301 maden işçisi yaşamını yitirdi. 51 sanıklı dava, Temmuz 2018'de sonuçlandı.

Mahkeme, Soma Kömür İşletmeleri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’a 15 yıl hapis cezası verdi. Genel Müdür Ramazan Doğru ile İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı’ya 22 yıl 6'şar ay, İşletme Müdürü Akın Çelik’e 18 yıl 9 ay, Maden Mühendisi Ertan Ersoy’a 18 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Tutuksuz sanıkların bazıları 6 yıl ile 11 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılırken, aralarında asıl patron Alp Gürkan’ın da bulunduğu 37 kişi ise beraat etti. Davanın ilk gününden itibaren adalet taleplerini tüm ülkeye duyurmaya çalışan işçi yakınları, bu kararı duyunca gözyaşlarına boğuldu.

Yerel mahkemenin kararını onayan istinaf mahkemesi, Can Gürkan’ı tahliye etti. Aileler bu kararla bir kez daha yıkıldı ama adalet mücadelesinden vazgeçmedi. Son olarak Yargıtay’dan gelen karar, bu mücadelenin gerekliliğini bir kez daha gözler önüne serdi. Yargıtay, 37 sanık hakkında verilen beraat kararını onadı ama Can Gürkan’ın ve diğer tutuklu sanıkların cezasını bozdu. Kararda bu sanıkların 301 kez ‘olası kastla öldürme’, 162 kez de ‘olası kastla yaralama’ suçundan cezalandırılması gerektiği belirtildi.

HENDEKLİ KADINLAR ARTIK GÖRÜLMEK İSTİYOR

Hendek patlamasında dayısını yitiren ve davanın avukatları arasında yer alan Gülşen Uzuner, işçi ve işçi yakını kadınların isyanını şöyle değerlendiriyor:

“Bu işyerinde hiçbir tedbire riayet edilmiyor, üretim zorlamasıyla işçiler köle gibi çalıştırılıyordu. Davada bulunan ve tepkilerini gösteren kadınlar da neden ölmediğini şans faktörüyle açıklayabileceğimiz işçiler, yaralanan işçiler, mağdurlar. Birçoğu orada çalışıp ayrılmış işçi yakınları. Bu çalışma koşulları uzun süre devam etmesine rağmen seslerini duyuramamışlar ve patronun yoğun baskısıyla karşılaşmışlar. Aslında Hendek davasında bunun getirdiği bir öfke patlaması yaşandı.

Bu işçiler artık koşullarının görülmesini istiyorlar. Ölümden şans eseri kurtulmuş işçilerin bir feryadı bu aslında. Aslında çocuklarının, sevdiklerinin, kendilerinin hayatlarını kurtarma amacı taşıyor. Onların adalet anlayışı aslında hayatlarını sürdürmeyi sağlayacak bir talep.

Zenginler, gücü ve belli siyasal yakınlıkları olanlar yargılama süreçlerinde korunuyor, kollanıyor. Bizzat yargılama süreçleri mağdura eziyet haline geliyor. İşçilerde bunun yarattığı bir endişe var. İnsanlar davada ne kadar suçlu olduklarını ya da patronun ne kadar haklı olduğunu duymak istemiyor. Sonuç olarak gördüğünüz isyanın, bugüne kadar yaşanan adaletsizliklere bir tepki olduğunu söyleyebiliriz.”